Seçim anketlerinde sıklıkla seçmen davranışlarını “gönül bağı” diye açıklayanları izlemekteyiz. Mesela seçmen açlık çekse bile gönül bağı olduğundan AKP’den vazgeçmezmiş! Oysa karasevdada bile böyle şey olmaz, siyasette gönül bağı hiç olmaz. Siyasette menfaat bağı vardır, ideolojik bağ vardır, aidiyet duygusu böyle oluşur. İllaki duygusal ilişki olarak gönül bağı kastediliyorsa, yıllar önce bir reklam filminde Cem Yılmaz’ın “tamamen duygusal” demesiyle birlikte dilimize “para” yerine yerleşmiş olan o ifade anlaşılabilir.

***

Düzen partilerinin seçmenle “tamamen duygusal” ilişkileri olabilir. Bu anlamda servet onlar indinde “Allah vergisi” (doğuştan, yaradılıştan gelen özellik ya da yetenek!) gibidir, yani öyle herkese nasip olmaz! Ayrıca yirmi yıldır “halkımızın” önemli bir kesiminde ahlaksızlık da yaygınlaştırılmıştır. Artık “tamamen duygusal” bir tavırla, acaba bana da bir şey düşer mi deyip yolsuzluklara, hırsızlıklara ortak olmaya heveslenen bir toplumsal çürüme başlamıştır. Kimin ve kimlerin “böyle” kesimlerin “Allah vergisi” bir rol modeli haline geldiğini ise herkes biliyor. Anketlerde o rol modelinin oy oranını da büyük ölçüde o “gönül bağı”(!) oluşturuyor.

En berbat siyaset ise haramiler düzenini görmezden gelmek bir yana onun bir parçası olmaktır. Sadece “ey yerel oligarklar” diye seslenmekle yetinip o oligarkları bir vakitler pışpışlayan Babacanların ve Davutoğullarının harami düzenini sürdürecek programının ardına dizilmektir.

***

Geçenlerde SOL Parti, harami düzenine karşı ve yaşanan yoksulluğa çözüm için kendi ekonomi programını açıkladı. “Zenginlerin Değil Halkın Programı” başlıklı metin, yoksulluğa karşı somut çözümleri içeriyor. Dikkat çeken çözümlerden birisi de “servet vergisi”.

SOL Parti’ye göre, zenginlerin daha yüksek miktarlarda vergi vermesini hedefleyen bu sistem, yurttaşlar arasında gelir adaletini sağlamanın yanı sıra yoksullukla mücadele için kaynak artırımını da hedefliyor. Nasıl mı? Emekçilerin ödediği dolaylı vergiler azaltılacak ve bunun yerine zenginlerden daha yüksek vergi alınacak.

Evet, son dönemde “oligarklar” herkesin diline düştü. İşte bu oligarkların toplamına oligarşi diyoruz. Toplumda ancak yüzde 1 gibi bir kesim olan oligarşinin “sınıfsal bakımdan” en ciddi rakiplerinin, yani sosyalistlerin, devrimci mücadeleyi benimseyen partilerin oranı da yine yüzde 1 civarındadır. Oligarşinin amacı hep yüzde 1 “kalarak” siyasi ve ekonomik gücüne güç katmak iken, sosyalistlerin amacı yüzde 99 “olarak” onların tekellerine ve tekerlerine çomak sokmaktır. SOL Parti de o “Allah vergisi” yüzde 1’in önde gelenlerinden Murat Ülker örneğini vererek, servet vergisinin neden önemli olduğunu şöyle açıklıyor: “Türkiye’nin en zengin insanı Murat Ülker’in toplam serveti 70 milyar lira. Bu servetin yalnızca günlük faiz getirisi 34 milyon lira yapıyor. Bir yurttaşın Murat Ülker’in zenginliğine ulaşması için 2 milyar yıl çalışması gerekiyor. Murat Ülker’in 8 saniyelik kazancı 4 kişilik bir ailenin aylık geliri. Oysa bütçe, bu ailelerin vergileriyle yapılıyor. Yurttaşın sadece ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergi kalemleri bütçenin yarısını oluşturuyor. Bütçenin üçte ikisi çalışan 80 milyonun dolaylı vergileriyle oluşturuluyor. Hâlbuki Ülker gibi zenginlerden alınacak makul oranlı zamana yayılan vergilerle, çalışan nüfusun üzerinden bütçe yükü kaldırılabilir.”

***

Kılıçdaroğlu’nun “yerel oligarklar” dedikleri de elbette SOL Parti’nin hedefinde yer alıyor:

“Adaletsizlik sadece bütçenin yapılışında değil, dağıtımında da mevcut. 5’li çete içerisinde Cengiz İnşaat’ın tek bir ihaleden aldığı miktar 57 milyon lira. Aynı Cengiz İnşaat’ın iki yıl önce 500 milyon liralık vergi borcu tek kalemde silindi. Şirketin sadece İstanbul Havalimanı ihalesinden aldığı bütçe garantisi bugünkü parayla bir yıllık bütçeye eşit. 80 milyon insan, Cengiz’in ihalelerini ödüyor. Cengiz gibi birçok yandaş şirket varlıklarını vergi cennetlerinde tutuyor, yurttaşın vergileri üzerinden zenginleşirken 1 kuruş vergi ödemiyorlar, ödeyeceklerini de iktidar affediyor! Emekçi halkın sırtından zengin olanlar, bu ülkenin değerleri üzerinden varlıklarını yaratanlar karşılığını verecek.”

SOL Parti elbette kısa vadede iktidara gelemeyecek, ama “Allah vergisi” diye yutturdukları harami düzeni yıkılana dek bu servet vergisi programı için devrimci mücadele devam edecek.