Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’yla 8 Kasım’da bir konserimiz oldu. Pırıl pırıl gencecik müzisyenlerle çalmak çok zevkliydi. Kent Orkestrası yaylı ve nefesli enstrümanların ağırlıklı olduğu bir grup. Gündoğarken’in düzenleme anlayışından bambaşka bir sound’la çalmak bizim için de hoş bir deneyim oldu. Bunun için başta Şef Kemal Günüç olmak üzere tüm müzisyen arkadaşlarımıza teşekkür ederim. Bir gün sonra ise Okan Bayülgen’in televizyon programı “Uykusuzlar Kulübü”ndeydik. Uzun zamandır böyle bir programa katılmamıştık. Zira pandemi döneminde müzik sektörünün içinde bulunduğu krizi duyurmak için Müyorbir (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) Başkanı olarak ya haber bültenlerinde ya da haber ağırlıklı programlarda yer almıştım. Bunun için “Uykusuzlar Kulübü”nde yabancılık çekmedim dersem yalan olur. Okan, her zamanki Okan. Zeki, esprili, bilgili ve hınzır.

KÜLTÜREL ZENGİNLİK

Bu kadar yıl başarıyla bu mesleği sürdürmesindeki en büyük etkenlerin başında ise çalışkanlığı ve ayrıntılara verdiği önem yatıyor bence. Ayrıca konuğu can kulağıyla dinlemesi ve verilen cevaplardan yeni sorular üretebilmesi de programlarını başarılı kılıyor. Biz Gökhan’la beraber Şişli Belediye Başkanı Sayın Muammer Keskin ile aynı masadaydık. Okan’ın da ilk konuğu Sayın Keskin idi. Şişli Belediye Başkanı, bir saate yakın sohbetinde ilçesindeki sanatsal ve kültürel etkinliklerden söz etti. Önümüzdeki dönem için düşündükleri projeleri anlattı. Çok keyifli bir sohbetti. Partisinin propagandasına kaçmadan ilçesinde yaşayan tüm seçmenleri kucaklayan bir konuşmaydı. Zevkle dinledik zaman zaman sorularla dâhil olduk. Bir ülkenin kültürel zenginliği evlerden sokaklara, mahallelerden caddelere, şehirlerden ülkelere yayılır gider. Dünyada yaklaşık on beş senedir bir kültür endüstrisi ve kültürel ifadelerin çeşitliliğinden söz ediliyor.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’nün, 2005 tarihinde Paris’te toplanan Genel Konferansı, 33’üncü oturumunda bunun öneminin altını çizerek üye ülkelerin sözleşmeye imza atması çağrısında bulunmuştu. “Kültürel çeşitlilik”, kabaca grupların ve toplumların kültürlerinin ifade bulduğu biçimlerin çeşitliliğini ifade eden bir kavram. Bizim ülkemiz de gerçekten bu konuda çok şanslı. Pandemi dönemi biraz sekteye uğratsa da kongre turizmi ve kültür turizmi Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından. Belki hatırlarsınız geçen yazımda da naçizane anlatmaya çalıştım artık dünyamız ekonomisini yönlendiren sektörlerin üst sıralarında, kültür ve sanat endüstrisi yer almakta. Aklımıza sadece müzik, edebiyat, sinema gibi alanlar gelmesin. Mimari çizimler de bilgisayar programları da, coğrafi şekiller de hatta kayısı, üzüm gibi yerel yiyecekler, kıyafetler bile bu alanın içerisinde.

YÜKSELİŞ SÜRMEKTE

Dijital alanın da her türlü pazarlama ve satış olanaklarını arttırması ve erişimi kolaylaştırması sayesinde milyar dolarlarla ifade edilen bu sektör her geçen gün yükselişini sürdürmekte. Onun için kültür ve sanat alanlarına sadece güzel sanatlar olarak bakmamak lazım. İyi bir şarkı, güzel bir resim, dokunaklı bir film hem duygularımıza hitap ederken hem sanat yaratıcılarına hem de sponsorlarına inanılmaz bir gelir sağlayabiliyor. Belediyeler nasıl başarılı sporculara destek olabiliyorsa, sanat eserlerine ve sanatçılara duyarsız kalmamalı. Ama hiçbir şekilde sanatçıya müdahale etmemek şartıyla… Zira siyaset ayrıştırır ama sanat birleştirir.