Facebook şimdi de bireylerin ruhsal durumunu analiz edip intihar eğilimde olup olmadığını algılayacak. Pozitif ve negatif yanları olan bu durumu gelin tartışalım

Sosyal medyadan dost olur mu?

‘Facebook Cumhuriyeti’ başlığımı hatırlarsınız. Birkaç hafta önce yazdığım yazımda halkını bu kadar iyi tanıyan bir başka devlet yok demiştim. Şimdi Facebook’a bunu doğrular nitelikte bir özellik daha eklendi. İntiharların engellenmesi için geliştirilen bu sanal araç sizce ne kadar işe yarar? Ne kadar doğru?

Sizin de mutlaka denk geldiğinizi düşündüğüm 3. Sayfa haberlerinden aşina olduğumuz bir durumdan bahsedeyim. ‘“İntihar etmeden önce Facebook profilinde bunu duyurdu” şeklinde başlayan haberlerden bahsediyorum.

Facebook’un bu sistemi nasıl çalışıyor biraz onu anlatayım; Ruh sağlığı kurumlarıyla ortak yapılan çalışmalar sonucu geliştirilen araçlar, kullanıcıların arkadaşlarını bu yolla korumasını amaçlıyor.

Araçlar, intihara meyilli olduğu düşünülen arkadaşın gönderisinin işaretlenmesi ile çalışmaya başlıyor. Bunun ardından Facebook kullanıcıya mesaj göndererek birinin onun için endişelendiğini belirtiyor ve güvendiği bir arkadaşla konuşma, danışma hattını arama ya da yardımı reddetme seçenekleri sunuyor. Sosyal ağ ayrıca konuşmalarda yardımcı olmak için kelime önerilerinde bulunabiliyor.

Facebook, kişiyi daha iyi anlamak amacıyla hizmet verdiği dillerin konuşulduğu tüm ülkelerde bu konuda hizmet veren yerel partnerlerle anlaşmaya vardı. Böylece yerel dil ve kültürlerin önem kazandığı bu gibi durumlarda daha hassas olabilecek. Daha önce ABD’de ve İngiltere’de belli gruplar üzerinde denemeleri yapılan araçlar artık dünya çapında kullanılabilecek.

İntihar ABD’de başlıca ölüm sebepleri arasında onuncu sırada; 15-24 yaş grubunda ise 2. sırada yer alıyor. Bu intiharların en büyük sebebi tedavi edilmeyen depresyonlar olarak görülürken sanal zorbalığın da bu konuda önemli rol oynadığı belirtiliyor.


Kötü tarafları neler?
Şimdi bunun iyi tarafları var kabul edelim ama bana göre kötü tarafları da var. Nasıl mı? İyi tarafı şu; Gerçekten fark edilmeyen bir detay bu sosyal mecrada fark edilebilir. Arkadaşının paylaşımlarından onun bir sıkıntısı olduğunu, işin içerisinden çıkamadığını anlayabilirsin. Özellikle uzak mesafelerde olanlar için bu platform ona ulaşmak, dertleşmek, yardımcı olmak mümkün. Belki seninle konuştuktan sonra aslında düştüğü sıkıntılı durumun o kadar vahim olmadığını görüp iş daha büyümeden sarpa sarmadan çözülebilir. Basit bir çözümü yoksa profesyonel destek alması için telkin edilebilir. Sonuç yine olumlu olacaktır.


Olumsuz tarafına bakacak olursak, bu özellik yüzünden depresyondaki kişi paylaşımlarını Facebook üzerinden yapmayabilir. “Şimdi herkes üzerime gelecek, annemin babamın kulağına gidecek” gibi endişelere kapılırsa içine kapanabilir. Farklı görüşler yorum olarak alta yazılmaya başlandığında kişinin kafası daha da karışabilir. Sonra en doğru çözümün kendisinin bulduğu olduğu kanısı ortaya çıkabilir. Bir diğer taraftan Facebook bu konuda eminim bir sorumluluk almıyordur. Yani depresyonda olan kişiye platform üzerindeki tartışmalardan sonra bir şey olsa, Facebook nasıl bir cevap ile karşımıza çıkar? Tahminimce ‘biz platformu sağlıyoruz, insanlar kendileri tartışıp çözüm bulmaya çalışıyor, burada olan beni değil kullanıcıları bağlar’ der çıkar işin içinden. Böyle bir şey olduğunda da kullanıcılar şunu diyebilir mi? “Aman abi bulaşmayayım başıma kalır. Bir de konuşmalarımız burada kanıt olarak kalıyor demez mi?” Bence der. Güzel, iyi niyetli düşünülmüş bir araç gibi görünse de etik tarafı bence tam olarak oturmuş görünmüyor. İş birliği yaptıkları ruh sağlığı merkezleri ile ilgili daha geniş bilgiler verilmeli bence. Nasıl aşamalardan geçildi, ruh sağlığı merkezleri tam olarak nasıl görüşler verdi, bunlar net bir şekilde ortaya konmalı.

İş karışmaya başladı
Bu işin bir boyut atlamış şekli biliyorsunuz yapay zekânın tüm sistemi tarayarak sorunlu kişileri tespit edip edindiği tecrübeler ile depresyonlu kişiye telkinlerde bulunması olabilir. Her bireyi analiz edip 10 yıldır neler paylaşmış ve neylerden hoşlanıp hoşlanmadığını neye gülüp gülmediğini bilen bir kişi pozisyonunda olacak bir yapay zekâ düşünün. Belki annemizden, babamızdan daha iyi tanıyor bizi. Bu iş gittikçe karışık bir hal almaya başladı. Gerçekten yapay zekâ ile ilgili etik değerler, sınırları çok net bir şekilde belirlenmeli. Anayasası olmalı. Bunun içinde şimdiden çalışılmalı diye düşünüyorum. Düşünsenize çocuk depresyona girmiş, sizi değil yapay zekâyı konuşmak için kendi yanına istiyor. Bu kez anneler, babalar, abiler, kardeşler bunalıma girmez mi? Durumlar karışık anlayacağınız. Ben size belki çok uç noktalardan örneklemeler yapıyorum. Bildiğiniz gibi en zor halini görelim ki kendimizi hazırlayalım diye.

Son olarak yine yeni Facebook aracına dönecek olursak, işin bir de şaka tarafı var ki bu daha da tatsız. Malum sosyal medyada esprili iş yapmak, hatta bu yaptığını paylaşmak pek bir seviliyor. Sizin isminizin yanında bulunan butona tıklayarak intihar eğiliminde olduğunuz uyarısını yaparlarsa, millet buna inanırsa, başlarsa altına telkinlere, ikna çalışmalarına ne olur. Belki bu mesajlar ve sizin ‘sözde’ psikolojik durumunuzu gören patronunuz işinize son verirse, iş arkadaşlarınız sizden uzaklaşırsa o zaman siz de gerçekten bir depresyona girmez misiniz? Biliyorsunuz dijital dünyada bir yafta yapıştırmak çok kolay ama bunu ortadan kaldırmak neredeyse imkânsız ya da çok yıpratıcı değil mi? Böyle şaka mı olur demeyin ne kadar farklı karakterde insanla bu dünyayı paylaşıyoruz bir bilseniz. Neyse ben size son gelişmeleri aktardım, sizde bu konuda yorumlarınızı benimle paylaşırsanız Facebook ortamında tartışmamızı sürdürürüz! facebook.com/geraytimurakkurt sayfasında bu haberin altında buluşalım. İyi bir hafta sonu dileklerimle…