2005 yılının ortasından 2006 başlarına dek süren askerliğimin başlarında en sevindiğim an, vazifemi yapmam için tahsis edilen bilgisayarda sanki internet varmış gibi hissettiğim andı. Akıllı telefonların henüz olmadığı, normal cep telefonlarının da askerde yasaklı olduğu bir dönemden söz ediyordum. Böylece eğer bilgisayarımda internet varsa dünyadan o kadar kopmayacaktım. Ancak çok kısa sürede bunun bir internet olmadığını anladım. Evet, o zamanlar okuduğum bazı günlük gazetelerin siteleri kendi arayüzleriyle görünüyordu. Bu yüzüme bir tebessüm yerleştirmişti. Ancak haber ve köşe yazısı linklerinin çoğu açılmıyordu. Yani bir görevli oturmuş, belli başlı tüm gazetelerin hangi linklerinin çalışacağına karar vermişti. Örneğin; şimdi bir önemi olmasa da o zamanlar okuyup sinir olmaktan haz duyduğum Ertuğrul Özkök, yine aynı köşeden sinir bozucu bir şekilde bana bakıyor ama bu bakış her zaman onu okumamla sonuçlanacak bir eylemi başlatmıyordu. Asıl sevdiğim yazarların hepsi de “bunun linkinin çalışmasına gerek yok” grubuna atılmıştı. Bu uygulamanın adı intranetti. Yani kurumların kendi iç internet ağlarını oluşturması.


Bunu evrensel düzeyde düşünüp ülkelere veya bölgelere uyguladığınızda bölünmüş bir internetten yani Splinternet’ten söz ediyoruz. Siberbalkanizasyon olarak da rastlayabilirsiniz. Önceleri daha çok ABD ve Çin üzerinden tartışılan bu olgu, Rusya-Ukrayna çatışmasından sonra Rusya’yı da içine katarak yeniden tartışılmaya başlandı. Peki, bu internetin ivmesini ve geleceği nasıl değiştirir?

NEDEN WWW DENDİ?

İnternetin ilk yıllarında adresler genellikle dabılyu dabılyu dabılyu kısmı aktarılarak okunurdu. Douglas Adams’ın “kısaltmasını söylemek, orjinalini söylemekten üç kat daha uzun tek terim” diye andığı bu terim, world wide web’in açılımıydı ve dünya çapında bir ağa bağlandığımızı ifade ediyordu. Zaten internetin de iddiası buydu: Bütün dünyayı birbirine bağlamak. Rusya-Ukrayna çatışmasından sonra görüyoruz ki, geçen hafta 33. yaşını kutlayan bu ağ, artık pek de dünya çapında olmayabilir.

HER ŞEY HIZLA GELİŞTİ

Şimdi durup Rusya’da yaşayan biri olduğumuzu düşünelim. Bugünlerde, düne kadar günlük çevrimiçi hayatımızın merkezinde olan pek çok şeyi aniden kaybetmenin şokunu yaşıyor olacaktık. Facebook, Instagram, büyük ölçüde Twitter gitti, muhtemelen WhatsApp da gitmek üzere. YouTube ve Google şimdilik direniyor. Bu, siyasetle, politikayla, savaşla hiçbir şeyle ilgisi olmayan bir influencer dahi olsanız, etrafınızı kuşatan sistemden azade kalamayacağınızın bir göstergesi. Bunun dünyanın diğer ülkelerinde olmayacağının bir garantisi yok. Kaldı ki, Kremlin uzun süredir zaten kendini küresel internetten ayırmak istiyordu, bununla ilgili pek çok uygulaması vardı. Ukrayna işgali sonrası Batı’nın ve Batılı şirketlerin tavrı, bu istek için çok kullanışlı bahaneler verdi. James Ball’ın MIT Technology Review’de, Rusya’nın aldığı splinternet yaratma riskinin geri döndürülemez olabileceğini söylüyor.* Bu sadece Rus halkı için değil, tüm dünya halkları için internetin hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı bir süreci başlatabilir. Çünkü Çin zaten büyük bir güvenlik duvarının arkasında, Rusya da böyle sistem dışına çıkarsa, diğer ulus devletler de, kendilerini güvenlik altına almak için ya kendi ekosistemlerini yaratma yarışına girer, bunu yapamıyorsa da ABD, Rusya ya da Çin gibi devletlerin ekosistemlerinden birini tercih etme yoluna gider.** Böyle bir ortamda da dünya çapında bir ağ ve onun ideallerinden söz edilemez. Bu idealler ne kadar gerçek o da tartışmalı tabii. Kaldı ki Avrupa Birliği bile -haklı olarak- ABD’li teknoloji şirketlerini, AB bölgesi dışına veri çıkarmama konusunda bağlayıcı anlaşmalara zorluyor.

TEK SEBEBİ SAVAŞ MI?

Splinternet olgusu Rusya-Ukrayna çatışmasından sonra yeniden gündeme gelmiş olsa da bunu sadece savaş ya da politikayla ilişkilendiremeyiz. Bunda başlangıçta hiperlinklerle birbirine bağlanan dünya çapında bir ağ olarak idealize edilen internetin, Facebook, Google, YouTube, Twitter gibi platformlar üzerinde merkezileşmesinin de büyük bir payı var. Bu merkezileşme internetin hem devletlerin hem de bireyler için riskini artırdı. Herkesin hayatını kolaylaştırdı evet ama bu karşılıksız değil. Çünkü en nihayetinde savaş gibi çatışmalı durumlar söz konusu olduğunda bu şirketler birer ABD şirketi olduğunu hatırlatıyor. Şu son iki aylık süreçte bunun pek çok örneğini gördük. Kaldı ki savaş olmasa da kullanıcı verilerinin bu şirketlerde toplanması, seçmen tercihlerine etki eden Cambridge Analytica gibi skandalları akla getiriyor. Yani herhangi bir devletin böyle bir internet ekosisteminin içinde yer almayı riskli bulmak için maalesef haklı sebepleri var. Bunu da sağlayan, internetin kuruluş ideallerinden hayli uzaklaşmış olması.

Özetle; Rusya halklarının yaygın internetten böyle soyutlanmış olması, sadece Rusya halkını değil, hepimizi ilgilendiriyor. Birincisi; bunun yarın bir gün bizim de başımıza gelmemesinin hiçbir garantisi yok. İkincisi; burada alınan derslerden sonra internet hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. Yani Splinternet riski şimdi her zamankinden daha belirgin. Bence çözümü; internetin merkeziyetçi platformlardan uzak bir şekilde yeniden inşası ve interneti düzenleyen uluslararası bir yapı kurmak için tüm dünya ülkelerinin birlikte harekete geçmesinde. İkisi de şu anda çok uzak görünüyor. İşin ironik tarafıysa, insanlığın iki ay önce Metaverse ile başka bir evrene geçmeyi konuşurken, şimdi her devlet ya da kutbun kendi internetine sıkışması riskini konuşuyor olması.

*https://www.technologyreview.com/2022/03/17/1047352/russia-splinternet-risk/
**https://medium.com/skycoin/cyberbalkanization-and-the-future-of-the-internets-f03f2b590c39