Malumunuz Koronavirüs salgınından Freelonya kırılıyor. Kırılıyoruz ama ezilmiyoruz!

Çin imparatorluğunda patlak veren malum virüs salgını hızla dünyaya yayılırken önce bizim Freelonya’yı es geçti. Ülke çok cazip olduğu için herkesin gözü üzerinde ve etrafı düşmanlarla çevrili. Hatta tepeden tırnağa içi ve dışı düşmanla kaplı.

O yüzden hemen ayak oyunları başladı. Önce Dünyanın Bankası tahrik edici bir duyuru yaptı. 3 Mart tarihli duyuruda, Koronavirüsle mücadelede bulunan ülkelere 12 milyar dolar yardım yapılacağı belirtildi. Bu tahrik edici hareketin üzerinden bir hafta geçti geçmedi ilk vaka Freelonya’da da görüldü.

İki aydır Çin ve Roma imparatorluklarını ve Acemi ve Farsı kasıp kavuran ve on binlerce hasta ve binlerce ölüme yolaçan virüs bu tahrik edici duyuru üzerine memlekete de bulaştı. Sanki böyle bir paraya desteğe ihtiyaç varmış gibi. Ondan sonra vaka sayıları hızla arttı maalesef ama ölüm sayılarına sınırlama getirdik. Ölümden bahsedenleri ve bahsetmek isteyenleri de terörist ilan edince istatistikler makul seviyelere çekildi. Zaten Freelonya’da ölüm Allahın emridir, gerisi teferruattır.

Adı batsın Dünyanın bankası uslanmadı ve küstah tahriklerine devam etti. Nisan ayı sonuna doğru ölüm sayılarının yeterince artmadığını görünce 100 milyon dolar vermeye karar vererek tahriklerine devam ettiler.

Halbuki Freelonya’da biz bize yetiyorduk. Hatta bizim sultan biraz tarihe meraklı. Netflix’te Ertuğrul’un Çadırı, Kürtlerin Vadisi, Hürrem’in Aynası gibi diziler izleyip kültürünü geliştirmiş. O yüzden imparatorluk hevesleri edinmişti. Dili tam anlamasa da ‘ecdat’ ‘reyiz’ vesaire epey ilerletti.

Zamanının süper gücü olan Osmanlının Kanunisi gibi oraya buraya yardımlar yapmak istedi. Tuğrasını heryere basma merakı biraz abartı oldu ama Freelonya’nın Sultanı kimmiş herkes öğrendi. Vezirleriyle konuşup ‘yav, zaten bizimkiler ölümden korkmaz, şehit olur’ maske, önlük, eldiven vesaire toplayalım Britanya kraliçesine, Alman imparatoruna falan hediye gönderelim dedi. Süper fikirdi. Hem çok üretir içerde de Freelonyalılara yok pahasına satardık.

İş bitirici Freelonya Sultanı ve avanesi fena sükse yaptılar. Hediye edilenin on katı da satın almaya karar verdi batının zavallı krallıkları.

Nankör bunlar tabii. Gönderilen onbinlerce malzemeyi tek tek test etmeye kalkmışlar. Neymiş efendim 6900 test edilen kitten 2400’ü standartlara uygun bulunmamış. Ey Britanya, sen kimsin ya! Halbuki biz bu test ve teftiş işlerini iyi biliriz. Freelonya’da adettendir. Test edilecek kitler mükemmel yapılır ve gelen müfettişe kolaylık olsun diye seçilip önüne konur. Mührü basarsın ve her şey şahanedir. Tek tek hepsini test etmek ne oluyor! Sultan’ın kadim muhalifleri bile duruma bozulup ‘Böyle bir şey olabilir mi?’ diye isyan ettiler.

Freelonya, Freelonya olalı böyle nankörlük görmemişti.

Bir taraftan dünyanın bankası tahriklerde bulunuyor, bir de bu nankörlüklerle uğraşıyoruz. İçerden de nankörlük bitmiyor. Vezirlerden biri bana nanik yapıyorlar diye istifa etmeye kalktı.

Neyseki Freelonyalıların genleri sağlam virüs hasta ediyor ama öldürmüyor. Bütün dünya o yüzden kıskançlıkla izliyor. Bütün ülkelerde vaka sayıları ve ölüm sayıları orantılı bir şekilde artarken Freelonya’da test edilen her 10 kişiden birinin hastalığa yakalanmış olduğu görülüyor ve vaka sayıları hızla artarken ölümler neredeyse yerinde sayıyor. Dünyanın her yerinde hastalığa yakalananların 3’te 1’i iyileşirken Freelonyalıların 3’te 2’si iyileşiyor. Mecbur bir kıskançlık yaratıyor.

Hikâyeye kendimi fena kaptırmışım. Neredeyse inanacaktım ki bir gürültü ile uyandım.