Son dönemde yapılan ve yapımı devam eden köprülerin maliyeti ve bu köprülere verilen taahhütler ortalama vatandaşın pek ilgisini çekmiyor. Sonuçta “ama yol yapıyorlar, köprü yapıyorlar” değil mi? Dün gazetelerde, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün verilerine dayanarak yayımlanan bir haberde, Türkiye’de TEM, Boğaziçi ve FSM köprüsü gibi tüm paralı otoyol ve köprülerden geçenlerden 2018 yılında elde edilen gelirden […]

Son dönemde yapılan ve yapımı devam eden köprülerin maliyeti ve bu köprülere verilen taahhütler ortalama vatandaşın pek ilgisini çekmiyor. Sonuçta “ama yol yapıyorlar, köprü yapıyorlar” değil mi?

Dün gazetelerde, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün verilerine dayanarak yayımlanan bir haberde, Türkiye’de TEM, Boğaziçi ve FSM köprüsü gibi tüm paralı otoyol ve köprülerden geçenlerden 2018 yılında elde edilen gelirden uzun uzun bahsedildiğini ve büyük bir başarı olarak sunulduğunu gördük. Söz konusu habere göre paralı yol ve köprülerden elde edilen gelir %23,3 artarak 1,8 milyar liraya ulaşmış. Buna Yap-İşlet-Devret (YİD) olarak işletilen köprüler dâhil değil. Açıklanan rakamın sadece gelir olduğunu vurgulamak gerekir. Köprü ve otoyollar için yapılan bakım-onarım ve operasyonel maliyetleri bu gelirden düşersek elde kalan net para miktarını bulabiliriz. Ancak haberin detayında bu bilgi yer almıyordu, sadece gelir rakamı beyan edilmiş. Karayolları’nın idaresinde olan tüm otoyol ve köprülerden 2018 yılında elde edilen bu 1,8 milyar lira (maliyetler hariç) geliri bir kenarda tutalım.

Şimdi YİD olarak yapılan ve özel sektör tarafından işletilen Osmangazi Köprüsü için devletin vermiş olduğu garantiler nedeniyle vatandaşların vergilerinden ödenmek zorunda olan maliyete bakalım.

Yapılan sözleşmeye göre devlet köprüyü inşa eden konsorsiyuma yıllık 40 bin araç geçiş garantisi vermiş. Araç başına da 40 dolar ödeme taahhüt edilmiş. Geçmeyen araçlar için bu tutar, geçen araçlar için ise araç sahiplerinin ödedikleri tutar ile taahhüt edilen miktar arasındaki fark kadar bir ödeme de devlet tarafından işletmeciye yapılıyor.

Açıklanan verilere göre Osmangazi Köprüsü’nden günde ortalama 20 bin araç geçiyor ve geçen araçlardan KDV dâhil 103,5 lira alınmaktadır. KDV hariç hesaplandığında, geçen araçların sahipleri tarafından işletmeciye ödenen net tutar 95,8 liradır. Diğer köprü ve otoyollardan geçiş ücretine uygulanan KDV %18 iken Avrasya tüneli, Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri için uygulanan KDV oranının %8 olduğunu da vurgulamak gerekir.

Buna göre, günlük ortalama 20 bin araç geçtiği için, taahhüt miktarını tutturmak için geçmeyen 20 bin araç için, araç başına 40 dolar ödenmektedir.

Geçen araçların ödediği KDV hariç. 95,8 liranın bugünkü kurdan karşılığı yaklaşık 18 dolardır. Diğer bir ifade ile devlet köprüden geçen araç başına köprü işletmecisine 22 dolarlık bir ödeme daha yapıyor.

Bu verileri kullanarak Osmangazi Köprüsü’nün işletmecisine bir yıl içerisinde ödenecek tutarı hesaplayalım. Günde 20 bin, yılda ise 7,3 milyon köprüden geçmeyen araç için toplam 292 milyon, geçen araçlar için ise 160 milyon olmak üzere yılda toplam 452 milyon dolar ödeme yapılacaktır. Dolar kurunu 5,30 alarak liraya dönüştürdüğümüzde devlet tarafından ödenecek toplam tutarın yaklaşık 2,4 milyar lira olduğu görülür.

Şimdi yazının başında bir kenarda tutalım dediğimizi, diğer tüm köprü ve otoyollardan elde edilen 1,8 milyar liralık gelirle karşılaştıralım. Bu gelir Osmangazi Köprüsü’nün bir yıllık taahhüt edilen 2,4 milyar liralık ödemesine yetmiyor, sadece %75’ini karşılayabiliyor. Bir de üstüne 600 milyon lira daha koymak gerekiyor ki konsorsiyuma söz verilen rakama ulaşabilelim.

Bu da gösteriyor ki Karayolları’nın işlettiği otoyol ve köprülerin tamamı Osmangazi Köprüsü’ne çalışıyor ama yine de yetmiyor. Olsun, “yol yapıyorlar, köprü yapıyorlar!”