Twitter, diğer büyük sosyal platformlarının aksine sosyal medya düzenlemesini kabul edip Türkiye’de temsilci atamadığı için erişilememe tehlikesiyle karşı karşıya. Hiçbir şey değişmezse Türkiye nisan ayının ortalarında Twitter’a erişimini yarı yarıya, eğer sonraki bir ayda da bir şey değişmezse yüzde 90 oranında kaybedecek. Halihazırda Twitter, bu ay verilen reklam yasağı cezasıyla Türkiye’deki reklam gelirini de büyük ölçüde yitirmiş durumda. Buna karşılık, İçişleri Bakanı dahi (Twitter’da uğradığı bir hakarete karşı), iyi işlemediğini düşündüğü adalet mekanizmasına dair sitemini halen Twitter’dan yolluyor.

Peki, tüm büyük sosyal medya platformları temsilci atarken Twitter niye atamadı? Halen bir temsilci atamaması Twitter’ın Türkiye’den vazgeçtiği anlamına mı geliyor, yoksa tam tersi mi? Bu haftaki Köşe Vuruşu’nun soruları bunlar.

TALEP KONUSUNDA DÜNYA REKORTMENİYİZ

İfade Özgürlüğü Derneği kurucularından Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in Twitter üzerinden aktardığı veriye göre dünya genelinde 2012 yılından 2020’nin ilk 6 ayına kadar geçen süre zarfında Twitter’dan en çok hesabın kapatılmasını 99 bin 840 hesapla Türkiye talep etmiş. 74 bin 660 taleple Endonezya ikinci. Hesap kapatmada ise Türkiye 2 bin 501 hesapla bir numarada, arkasından 340 hesapla Rusya geliyor. Twitter’dan kaldırılan tweetlerde de Türkiye 12 bin 165 tweetle bir numarada. Rusya 7 bin 334 tweetle ikinci sırada, 2 bin 759 tweetle Hindistan üçüncü sırada. Tüm bu verilerin gösterdiği iki şey var: 1-Türkiye, Twitter’a fena halde entegre 2-Türkiye Twitter’daki akıştan fena halde rahatsız. Buna karşılık Twitter, Türkiye’den yapılan başvurularda 2020’nin ilk 6 ayında yüzde 0,33 içerik çıkarma oranı yakalamış, bu oran bir önceki sene yüzde 0,31’miş. Bir temsilci ataması halinde bu oranların bu yüzde sıfırlı hallerinde kalmayacağı açık.

DİĞER PLATFORMLAR NİYE TEMSİLCİ ATADI?

Facebook (Instagram), Google (YouTube), Tiktok gibi önemli platformlar ise bir süre direndikten sonra temsilci atama kararlarını açıkladılar. Düzenleme ilk gündeme geldiğinde de Facebook ve Google şirketlerinin reklam hacmini kaybetmemek için belirli pazarlıklar sonrası razı olacakları şeklindeydi. Nitekim Facebook’un temsilci atama kararı açıklamasında “İlkelerimize uygun olmayacak bir şekilde hareket etmemiz için ısrar edilmesi halinde temsilcimizi geri çekeceğimizi belirtmek isteriz” şeklinde bir vurgu var. Bunu “Pek içimize sinmedi ama reklam pastası o kadar büyük ki kaybetmeyi göze alamıyoruz” şeklinde okuyabiliriz.

TWITTER NİYE ATAMIYOR?

Twitter, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde Facebook ve Google şirketleriyle kıyaslanabilecek bir reklam gelirine sahip değil. Ayrıca arama motorlarıyla veri optimizasyonu anlaşmaları ve veri analiz kuruluşlarına veri satışından da gelir elde ediyor ama Amerika dışındaki gelirleri oransal olarak epey düşük. Dolayısıyla Twitter bir ticari kuruluş olarak Türkiye’yi kaybetmekten ziyade meseleye daha ilkesel yaklaşma şansına sahip. Zaten Amerika’da da sürekli içerideki konuşmanın kalitesini artırmaya vurgu yaparak diğer platformlara göre daha ilkesel pozisyon aldığı biliniyor. Bu yüzden eğer Türkiye’de temsilci atamayı kabul ederse Türkiye’den fazlasını kaybedebilir. Çünkü bu, benzer tüm ülkelerin aynı şeyi talep etmesi, Türkiye’de davalar ve ağır para cezalarıyla karşılaşma olasılığı demek. Yine de kapalı kapılar ardında bazı pazarlıkların yapılma olasılığını tamamen göz ardı etmeyelim. Diğer yandan Twitter’ın bu öznel durumu, Türkiye’de iktidara da “Biz temsilci atamak için davet ettik atamadılar, bakın atayan platformlar Türkiye’de kaldı, biz vazgeçmedik, onlar vazgeçti” deme şansı veriyor. Twitter için zor bir karar olacağı kesin ama Türkiye için de zor bir karar bu. Çünkü Twitter hem kamuoyu oluşumunda hem de özellikle muhalefetin enerjisinin atılmasında önemli bir yere sahip; adeta bir düdüklü tencere işlevi var.

Bana kalırsa, Türkiye’de faaliyet gösteren bir sosyal medya platformunun Türkiye’de temsilci bulundurması ilk bakışta çok doğal ve zaten olması gerekliymiş gibi geliyor. Kaldı ki Amerika’daki son gelişmelerden sonra içeriğin moderasyonu konusunda sosyal medya platformlarına çok iş düştüğü anlaşıldı. Türkiye’de bir temsilcisi bile olmayan bir platform etkin moderasyonu nasıl yapsın? Ancak Türkiye’deki adalet mekanizmasının kendine özgü şartları ve aşırı talepleri de Twitter’ın doğasından vazgeçmesi demek. Bu açıdan eğer hiçbir şey değişmezse, asıl Twitter’dan vazgeçen Türkiye olacak gibi duruyor.