Suriye ordusu Rusya’nın hava, Hizbullah ve Şii milislerin kara desteğiyle Türkmen Dağı’nı cihatçılardan geri aldı. Bayırbucak Türklerinin eteklerinde yaşadığı Türkmen Dağı rejimin kalelerinden Lazkiye’ye ulaşmak için kilit önemde. Bir diğer stratejik yönü de Akdeniz’e ulaşmak isteyen cihatçıların ikmal yollarının üzerinde yer alması. Dağın düşmesiyle cihatçıların sıcak sulara ulaşma hevesi şimdilik yarım kaldı. Türkiye üzerinden kara yoluyla militan getirmekte zorlanmaya başlayan cihatçılar için Akdeniz’e ulaşıp deniz üzerinden savaşçı ve silah sevkıyatı daha az maliyetli olacaktı. Ama olmadı, iki yıllık ablukaya rağmen.
• • •
Türkmen Dağı’nın düşmesiyle birlikte içeride tıpkı her ramazan döneminde Uygur meselesinde olduğu gibi milliyetçi hezeyan doruğa çıktı. Manipülatif haberler, doğruluğu tartışmalı bilgiler, yıllar öncesine ve başka katliamlara ait fotoğraflar birdenbire servis edilmeye başladı. Daha düne kadar Türkmen Dağı’nın yerini dahi bilmeyenler, kulaktan dolma bilgilerle bindirilmiş kıtalar şeklinde sokaklara çıktı. Hedef alacakları ülkenin bayrak ve konsolosluğunu ayırt edemeyen güruhlar tehditler savurmaya başladı.
• • •
Bir tarafta hükümet öte yanda milliyetçi çevreler “Türkmen Dağı düştü, katliam yapılıyor” propagandasına başladı. Düştü dedikleri şey ise bir ülkenin kendi dağlarından yabancı cihatçıları temizlemesi! Ancak günlerdir tedavüle soktukları argümanlardan sadece bir tanesi doğru. Evet o bolgede IŞİD yok. Bu doğru. IŞİD yok ama El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra var, Ahrar’uş Şam var, Sultan Murat Tugayı var, Fetih Ordusu var. Vurulan bölge Fetih Ordusu’nun kontrolünde. Geçen mart ayında Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin hamiliğinde kurulan Fetih Ordusu kuruluşundan birkaç ay sonra Hatay sınırındaki İdlib’i ele geçirmişti. Fetih Ordusu’nun en büyük bileşeni El Nusra. AKP hükümetinin en büyük desteği sağladığı örgütlerden Ahrar’uş Şam da çatı örgütü Fetih Ordusu’nun bir diğer büyük gücü. Dağınık haldeki silahlı güçleri bir araya getirmek amacıyla kurulan Fetih Ordusu, Riyad-Doha-Ankara tarafından ABD’nin icazetiyle büyük umutlarla kurulsa da İdlib’i düşürmek dışında bugüne kadar beklenileni elde edebilmiş değil.
• • •
Esad’ın memleketi ve ‘rejimin kalesi’ olarak nitelendirilen Lazkiye’ye yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunan stratejik Gımam Tepesi de önceki hafta düşmüştü. Gımam, 45 Tepesi, Zuveyk köyü, Acısu Kavşağı, Kızıldağ’ın bir kısmı artık rejim güçlerinin kontrolünde. Günlerdir yoğun çatışmaların yaşandığı, Yayladağı’na 5 kilometre mesafedeki Kızıldağ, bölgedeki en yüksek dağ olması nedeniyle stratejik önemde. Kızıldağ, Türkiye sınırına 500 metre mesafede bulunan bölgenin en doğu ucu olan Yamadı’ya kadar atış üstünlüğü sağlıyor. Geri kazanılan Acısu bölgesi de batı sahil kesimi ile kuzey hattındaki son nokta. Kızıldağ ve güneydeki 45 Tepesi ile birlikte adeta bir üçgen oluşturan bölge, rejim için stratejik öneme sahip.
• • •
Türkmen Dağı ve dolayısıyla Bayırbucak bölgesinden cihatçı unsurların püskürtülmesi Suriye İç Savaşı’nın seyrini değiştirecek kapasitede. Bayırbucak’ı tamamıyla kontrol ederek Akdeniz sahilini güvenceye alan rejim, bundan sonra İdlib, Cisr-el Şuur ve Halep’e buradan bir koridor açma arayışına girişecektir. Silahlı grupların birleşerek kurduğu Fetih Ordusu nisan ayında Cisr-el Şuur, mayısta ise İdlib’i almış buna karşılık rejim içeriye Akdeniz hattını doğru çekilmek zorunda kalmıştı.
• • •
Muhaliflerin kontrolundeki İdlib ile rejimin denetimindeki Lazkiye arasındaki dağlık alanda kalan Bayırbucak Türkmenleri Hatay Yayladağı sınırından içeriye doğru uzanan hatta yaklaşık 30-40 kilometrelik alana yayılmış durumdalar. Türkmenlerin büyük kısmı AKP’nin bütün kışkırtmalarına rağmen rejimin yanında. Türkmen soydaş kartı tutmuş değil. Bunun yanında muhalif saflarda yer alan, cepheye sürülen Türkmenler de var, oran olarak az olsalar da. AKP hükümeti her seferinde Türkmenleri kullandı. Cihatçılara gönderilen silah dolusu MIT TIR’ları Türkmenler üzerinden kamufle edilmek istendi. O TIR’ların rotasının Ahrar’uş Şam olduğunu bütün dünya bilmesine rağmen.
• • •
Türkmen Dağı’nın ardında yaşananlara milliyetçi-muhafazakâr manipülasyondan etkilenmeden bakılmalı. Bu bir AKP manevrası. Mezhep kimliğini kullanarak İhvan kardeşliği üzerinden Suriye’ye girmek isteyen AKP hükümetinin planı boşa düşünce, bu sefer de soydaş kartı devreye sokuldu. Şimdi Türkmen kartı üzerinden olası bir Suriye müdahalesi ısıtılmaya çalışılıyor. Ancak bu oyunun da tutması mümkün değil. Çünkü artık Suriye’de savaş bir vekalet savaşı olmaktan çıktı, küresel aktörlerin bizzat kendilerinin de dahil olduğu IŞİD belasının öncelikli hedef seçildiği yeni bir evreye dönüştü. AKP’nin şark kurnazlığının bu yeni denklemde işi bir hayli zor.