Önce Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine saldırdılar.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, annesi Hatun Tuğluk’u defnetmek için dokuz aydır tutulduğu Kandıra Hapishanesi’nden ‘cenaze izni’ almıştı. Ankara’da cenazesini kaldırıp dönecekti. Cenazeye saldıranlar gülerek, İçişleri Bakanıyla fotoğraf çektirirken, Hatun Tuğluk mezardan çıkarıldı, güvende olsun diye Dersim’e götürüldü. Bakan bey, “Bir fotoğrafla istifa mı edeceğim” dedi, diğer açıklamasına ‘Aşağılıksınız!’ diye başladı.

Hatun Tuğluk şimdi Dersim’de. Kızı Aysel Tuğluk, ‘ikinci’ cenazeye katılamadı, annesinin mezarını göremedi.

Sonra avukat Özgür Yılmaz’ı gözaltına aldılar. İlk gözaltına alınışı değildi ama bu sonuncusunda, nezaretteyken babasının ölüm haberini aldı.

Avukat Yılmaz 12 Eylül’de gözaltına alındı, 16 Eylül’de babasını kaybetti. Onun babası da Ankara’da defnedilecekti. Babasını defnedebilmesi için kampanyalar yapıldı, yetkililer arandı, milletvekilleri çağrı yaptı.

Binyıllardır insanlığın en temel ritüellerinden olan, son yüzyılda da ‘gömme hakkı’ diye hukuken kavramsallaşan vedalaşma için, Yılmaz’ı tanıyan tanımayan herkes uğraştı. Neyse ki bu kez, ‘izin çıktı’.

Özgür Yılmaz İstanbul’daki nezaretten Ankara’daki cenazeye yetiştirildi. Diğer avukatlar bir haftadır gözaltında.
İki cenazeden aylar önce, başka bir cenaze Hatay’dan kalktı.

Üçüncü cenaze, tutuklu olduğu kentte defnedilen kardeşini uğurlayamadığı gibi, ertesi gün başka kente sevk edilip ailesiyle bile görüştürülmeyen Sadık Altınöz’e ait.

Sadık Altınöz, Hatay T Tipi Cezaevi’nde tutukluydu. Ağabeyi 19 Şubat 2017’de hayatını kaybetti. Kardeşinin öldüğünü kendisine iki gün sonra söylediler.

Ailesi de Hatay’da yaşıyor, ağabeyinin cenazesi de aynı kentten kaldırıldı. Ama Sadık Altınöz’e cenazeye katılma izni verilmedi.

Bir de üzerine, 22 Şubat’ta Hatay’dan Van F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi. Bu süre içerisinde ailesiyle iletişim kurmasına da izin verilmedi.

Ancak, ağabeyinin ölümünden beş gün sonra, 23 Şubat’ta ailesiyle telefonda görüşmesine ‘izin verildi’.

Cenazeye veya mezara gidemediği gibi, kilometrelerce öteye gönderildi. Ailesinin ziyarete gitmesi için uzun otobüs yolculukları yapması gerekiyor.

Sadık Altınöz, cenazeye ‘güvenlik gerekçesiyle’ gönderilmedi. Yani cenazeye katılması güvenli değilmiş. Kendi kardeşinin cenazesinde ne gibi bir güvenlik riski oluşturacağı meçhul, en azından resmi yollardan açıklanmadı.

Devlete sorsanız dünya lideri ama bir mahpusun aynı kentten ring aracıyla, birkaç saatliğine cenazeye katılmasının güvenliği sağlanamadı. Ankara’daki bir mezarın güvenliğinin sağlanamadığı gibi.

Zaten devlet de herkese eşit güvenlik vaadinde bulunmamıştı.

(Milli) güvenlik devleti.