Onbeşler: “Yaralarım tuz içinde kanıyor/uyku basmış ela gözler sönüyor” (Ruhi Su, “Onbeşlere Ağıt”tan)
Özgürlük: “Özgürlük geldiği gün/o gün ölmek yasak!” (Cemal Süreya, “Tek Yasak”)
Pir Sultan Abdal: “Hızır Paşa bizi berdar etmeden/Açılın kapılar şaha gidelim!”
Rotatif: “antenler yalan söylüyorsa/yalan söylüyorsa rotatifler/kitaplar yalan söylüyorsa…” (Nazım Hikmet, “Ellerinize ve Yalana Dair”den)
Sevdadır: “Göğü kucaklayıp getirdim sana/kokla/açılırsın”(Arkadaş Z. Özger)
Şeyh Bedreddin: “Yağmur çiseliyor/Serez’in esnaf çarşısında/bir bakırcı dükkanının karşısında/Bedreddinim bir ağaca asılı.” (Nazım Hikmet)
Temmuz: “Bir oğlum olacak adı Temmuz/uykusuz/korkusuz/beter mi beter/ben beynimi satarak yaşıyorum/o benden proleter” (Hasan Hüseyin)
Umut: “Dayan kitap ile/dayan iş ile/./Umut ile, sevda ile, düş ile” (Ahmed Arif, “Anadolu”dan)
Ümit: “Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim/akarsuyun meyve çağında hayatın/serpilip gelişen hayatın düşmanı” (Nazım Hikmet)
Vatan: “Sana düşman bana düşman/düşünen insana düşman/vatan ki bu insanların evidir/ sevgilim onlar vatana düşman” (Nazım Hikmet)
Yeryüzü: “Bitmedi daha sürüyor o kavga/ve sürecek/yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!” (Adnan Yücel)
Zindan: “Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı/macera değil/yaşamak, ‘sade’ yaşamak” (Ahmed Arif)
HAZİRAN SENSİN
Bir haziran sabahı çektirmişsin bu resmi göğü kucaklayan nar sesleri arasından bulutlar saçlarında ipek bir yazma… Çocuklara dağıtıyorsun dudağının kıyısına iliştirdiğin özgürlüğü Eski bir şiirde hüküm sürüyor dizelerin bir ağaç büyütmüşsün cümlelerden gövdesi yaz, dalları haziran… Kuşlara serpiyorsun avuçlarında biriktirdiğin sözcük kırıntılarını
Asırlık bir Bektaşi dergahında geziniyor gözlerin, baktığın çerçevelere sığdırıyorsun yüzünü bir elin ceylan, bir elin aslan… Yaralarıma üflüyorsun haziran esintisine karışan nefesini
Şimdi haziran senin gençliğindir uykusunu almış bir aşık gibi uzak kederden…
VAHAP EREN
24 Haziran 2020
***
Açıklama
1. Geçen hafta yazdığım ‘Özür Haftası’ başlıklı yazımda, referandumda ‘Hayırcı’ olduğumu net biçimde belirtmiştim.
2. Nisan 2010’da yapılan kahvaltıdan hemen sonra Varlık dergisinin Haziran 2010 sayısında da özür diledim. Yani 10 yıl gecikmeli özür diliyor değilim.
Yazı, “Şiirdir, Geçer” kitabımda da yer almaktadır.
3. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine bağlıyım. Devrimlerin daha da ileriye götürülmesi, yaygınlaştırılması, Cumhuriyet'in tam demokrasiye kavuşması ve gerçek bir halk yönetimi kurulması için 50 yıldır çabalayan bir Cumhuriyetçi, demokrat ve sosyalistim. CHP ve sol partilere, demokrasi güçlerine oy verdim her zaman ve onlar için de çalıştım.
4. Ne AKP destekçisiyim ne liberalim, hiçbir zaman da olmadım. En küçük etkinliği olmayan konformist muhaliflerden de değilim, şimdi bana parmak sallayan, muhalifliği kendinden menkul kokmaz bulaşmazlardan da. Her zaman yazdım, çizdim, eyledim, konuştum. Sayısız dergi yanında, 20 yılı aşkın süredir yazdığım Radikal, Cumhuriyet, BirGün gazetelerindeki köşe yazılarım ve 30 civarındaki deneme, düzyazı kitabım ortadadır. Her özür, özeleştiri gerektirir, bunlar benim özeleştirilerimi de içeren metinlerdir.
5. Laikliğin savunulması, demokratikleşme, Türkiye’nin sivilleşmesi, parlamenter rejimin güçlendirilmesi başta olmak üzere bugün daha da ağırlaşan pek çok sorun yıllar önce de vardı. 12 Eylül’den sonra da kronik bir hal aldı. İster kahvaltı, ister gazete, söyleşi, söz aldığım her yerde bunları söyledim. 5 yıldır nerdeyse tümünü kaleme aldığım PEN Yazarlar Derneği bildirilerini de bu doğrultuda yazıyorum.
6. Özür insanın vicdanıyla ilgilidir. Bazıları hisseder, bazıları hissetmez. İsteyen diler, isteyen dilemez. Ben diledim, ama kimseye dayatamam. Beni bağışlamasını dilediğim insanlar elbette var, ama bunlar, okumadıkları yazıdan hareketle başlık atan gazeteler, internet siteleri, okuduğunu anlamazlıktan gelen gazeteciler, yazarlar ve sosyal medyada küfrü basanlar, asıp kesenler değil elbette. Günah keçisi değilim, kimse kurbanını benim üzerimden kesmesin. Beni yargılayanlara da ben sormak isterim: Cumhuriyet, demokrasi, laiklik için siz ne yapıyorsunuz? Belki sizin de bu vesileyle dönüp kendinize bakmanız iyi olabilir. Bir de merak ediyorum: Sahi kaçınız benim yazımın tamamını okudu?