Şimdilik halen panik yapılacak bir durum yok diyebiliriz. Şu ana kadar Çin haricinde sadece 2 ölüm görüldü ve vakaların yüzde 99.5’inden fazlası Çin’de. Eğer küresel çaba sürdürülecek olursa, bu salgının da üstesinden gelmemiz mümkün olacaktır

Vuhan Korona virüsü* hakkında neler biliyoruz?


2019-nCoV takma ismiyle bilinen Vuhan Korona virüsü, 8 Şubat 2020 itibariyle Dünya genelinde 34 bin 945 kişiye bulaştı ve 725 kişiyi öldürdü. Bu istatistikler çerçevesinde öldürücülük oranının yüzde 2 civarında olduğunu söyleyebiliriz – ki bu salgın başından beri istikrarlı bir şekilde bu seviyede kaldı. Hastalığın temel üreme katsayısı (R0 sayısı), yani her 1 hastanın ortalamada kaç diğer kişiye hastalık bulaştırdığını gösteren sayı 2,2 civarında hesaplanıyor. Bu sayının 1’den büyük olması, yerel salgınların küresel salgına dönüşme potansiyeli olduğunu gösteriyor; bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü küresel kriz ilan etti ve Dünya çapında salgını durdurma eforlarına hız verdi. 1’den küçük R0 sayıları ise salgının genellikle kontrolden çıkmayacağı anlamına geliyor.

Kıyas olması bakımından, sezonluk gribin öldürücülük oranı yüzde 0.05, R0 sayısı 1,3 civarında. 2003 yılında yaşanan SARS salgınının öldürücülük oranı yüzde 10 civarındaydı, temel üreme katsayısı 2-4 arasındaydı. 2012 yılındaki MERS salgınının öldürücülük oranı ise yüzde 35, temel üreme katsayısı 0,7 civarındaydı. Yani 2019-nCoV, gripten daha hızlı yayılma ve daha çok can alma potansiyeline sahip; ancak şimdilik kuzeni SARS’tan daha az öldürücü ve daha yavaş bulaşıyor. Diğer kuzeni MERS’ten hızlı yayılsa da ona göre çok daha az ölümcül. Zaten bu nedenle 2019-nCoV, SARS’ın kontrol altına alındığı noktada bulaştığı insan sayısından çok daha fazla kişiye bulaştı; ancak bu kadar yaygın bulaşmaya rağmen (oransal olarak) daha az kişinin ölümüne neden oldu. Kıyas olması için, 2009 yılındaki domuz gribi salgını Dünya çapında 151 bin ila 575 bin kişiyi öldürmüştü.

Tabii yeni salgınlar çok fazla gündem yaratarak insanların yaygın ölüm nedenlerini gölgeleyebiliyorlar. Örneğin sadece son 30 günde, istatistiki olarak 1,4 milyon insan kalp ve damar hastalıkları, neredeyse 1 milyon insan kanser, yarım milyon insan solunum hastalıkları, 100 bin kadar insan trafik kazaları, 79 bin insan HIV, 66 bin insan intihar, 33 bin insan cinayet, 15 bin insan alkol nedeniyle öldü. Her 30 günde bir bu sayılar aşağı yukarı aynı şekilde kendini tekrar ediyor! Fakat bunları “normalleştirdiğimiz” için, fark etmiyoruz.

Ancak tabii ki salgın devam etmekte olduğu için ve virüs de yeni evrimleşmiş bir virüs türü olduğu için eldeki sayılar zamanla değişebilir. Dahası, bazı kişilerde semptomların daha zayıf seyretmesi dolayısıyla hasta olan kişi sayısı daha yüksek olabilir. Fakat güzel bir haber olarak, Çin’den gelen yeni hasta sayıları 2 gün üst üste yavaşladı. Ayrıca hastaların 2 bin 344’ü tamamen iyileşti. Yine de Dünya Sağlık Örgütü, henüz sevinmek için erken olduğunu söylüyor.

Kaynağı henüz belli değil

Geçen haftalarda aşılardan bol bol bahsetmiştik. Konuyu o seriye bağlamak adına, kızamık için R0 değerinin 12-18 arasında olduğunu söylemekte fayda var. Yani 2019-nCoV’dan 9 kata kadar bulaşıcı! Aşılar işte bu nedenle önemli! 1920’lerde kızamığın öldürücülük oranı yüzde 30’lardaydı, yani yaklaşık olarak MERS kadar ölümcül idi ama ondan 25 kata kadar daha bulaşıcıydı. Aşılardan sonra bu oran yüzde 0,3’e kadar geriledi; ancak aşıların düzenli uygulanmadığı, beslenme ve sağlık problemlerinin olduğu bölgelerde öldürücülük oranı halen yüzde 28’lerde. Aşılar, bu ölümcül hastalığa karşı bir duvar görevi görüyor ve hepimizi koruyor.

2019-nCoV’a dönelim. 1960’tan beri tanıdığımız Korona virüsler, konakları için nadiren ölümcül oluyorlar; ama SARS, MERS ve şimdi de 2019-nCoV gibi Korona virüs örneklerinde olduğu gibi, kimi zaman ölümcül hale gelecek biçimde evrimleşebiliyorlar. Virüslerin köken aldığı canlılara “virüs rezervuarı” diyoruz. Ancak insanlara virüsün bulaşma kaynağı her zaman ana rezervuar olmayabiliyor; aracı hayvanlardan da bulaşabiliyor. Örneğin SARS insanlara misk kedileri aracılığıyla, MERS ise develer aracılığıyla bulaşmıştı. 2019-nCoV’un ana kaynağı şimdilik net değil. Başta çok-bantlı bungarus yılanı (Bungarus multicinctus) olduğu düşünülse de, daha olası adaylar arasında yarasalar, pangolinler ve rakunlar bulunuyor. Bu konuda araştırmalar devam ediyor.

Virüs, hastalarda pnömoni (zatürree) geliştirebiliyor. Hastaların yüzde 90’ında ateş, yüzde 80’inde bitkinlik ve kuru öksürük, yüzde 20’sinde nefes darlığı, yüzde 15’inde solunum yetmezliği görüldü. Bakteriyel pnömonilerin aksine viral pnömonilerde balgamlı öksürük görülmeyebilir. Ateş yerine subfebril ateş denilen daha düşük vücut sıcaklıkları da olabilir. Bunlara dikkat. Semptomların şiddeti genelde hafif-orta arası olarak, “nezlede olduğu gibi” şeklinde tanımlanıyor. Şu ana kadar vakaların yüzde 15-20 arasının ciddi bir tehlikeye dönüştüğü ve hastanede ventilasyon gibi bir müdahaleyi gerektirdiği belirlendi. Risk grubu ise neredeyse bariz bir şekilde yaşlılar ve halihazırda hasta olan insanlar: 4 Şubat 2020 itibariyle, Çin’de ölen 425 kişinin yüzde 80’inin 60 yaş üstü olduğu ve yüzde 75’inin halihazırda devam eden başka bir hastalığı olduğu belirlendi.

Ölenlerin çoğu 60 yaş üstü

Hastalığın tedavisi yönünde çalışmalar da tam hız devam ediyor. Nature dergisinde yayınlanan bir makalede hem remdesivir, hem de anti-sıtma / anti-otoimmün ilacı olarak kullanılan klorokin’in 2019-nCoV’u efektif olarak durdurabildiği gösterildi. Ancak bu deney, birçok diğer deney gibi hayvan dokuları üzerinde yapıldı. Buna rağmen ilacın umut verici olmasından ötürü Çin, remdesivir’i hastalar üzerinde deneyeceğini duyurdu. 2 Şubat 2020’de 270 civarı hasta ile başlayan Faz-3 Klinik Araştırma (randomize, çifte kör, plasebo-kontrollü deney), 27 Nisan 2020’de bitecek ve sonuçlara bağlı olarak adımlar atılacak.

Şimdilik halen panik yapılacak bir durum yok diyebiliriz. Şu ana kadar Çin haricinde sadece 3 ölüm görüldü ve tüm vakaların yüzde 99,5’inden fazlası Çin’de. Çin, durumu kontrol altına almak için milyonlarca kişiyi barındıran şehileri karantinada tutuyor. Eğer Çin durumu kontrol edebilir, küresel çaba sayesinde de ilaçlar tespit edilebilirse, bu salgının da üstesinden geleceğiz. Bu süreçte size düşen, genel hijyen kurallarına uymak ve temizlik önlemlerini almak: Ellerinizi sık sık yıkayın, ağzınıza burnunuza çok dokunmamaya çalışın, başka bir sebeple hastaysanız evden çıkmayın, semptomlarınız az önce anlattıklarıma benziyorsa Sağlık Bakanlığımız tarafından belirlenen 25 hastaneden birine gidin, sıklıkla dokunduğunuz yüzeyleri dezenfekte edin, öksürürken ve hapşırırken bir mendil kullanın ve sonrasında mendili çöpe atın. Güvenilir, bilimsel kaynaklardan haber almayı sürdürün, yalanları ve komploları yaymayın. İyi pazarlar.