Van Gençlik ve Ekoloji Derneği (Ekogenç) Mayıs 2013’te kuruldu. Yatay örgütlenme modelini benimsedikleri için haklarında kapatma davası açıldı. Dava süresince çalışma yapmaları yasak. Çünkü devletin canını alın ama “yatay örgütlenme” demeyin.

Yasaklanan faaliyetleri neler? (Bu arada yasağı dinlemeyip 6 Aralık’ta ilk kongrelerini yaptılar.)

“Dernek, sürdürülebilir yaşam, organik tarım, enerji, iklim değişikliği, kırsal kalkınma, eğitim, kültür, sosyal politika, sanat, cinsiyet, ayrımcılık, yoksulluk, mülteci, sığınmacı, gençlik, çocuk, engelli, cinsel yönelim alanlarında faaliyet gösterir.” (Bu arada Van Valiliği de cinsel yönelim ifadesine “ahlaksızlık” suçlamasıyla dava açtı.)

Kapatma davasının gerekçesi ne?

Dernek tüzüğünün 6. maddesinde karar toplantılarına tüm üyelerin katılabileceği, kararların alınması ve değiştirilmesinde tüm üyelerin öncü rol oynayabileceği yönündeki ifade ile 2. maddesinde belirtilen yürütme kurulunun derneğin bir organı olarak sayılmaması kanuna aykırı bulundu.

Hangi kanuna?

Medeni Kanun, madde 72: Derneğin zorunlu organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetim kuruludur. Dernekler zorunlu organları dışında başka organlar da oluşturabilirler. Ancak, bu organlara zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Yatay örgütlenmeyi nasıl tanımlıyorlar?

“Hiyerarşi ve resmiyet yoktur. Yetki ve sorumluluk açısından insanlar arasında kıymet farkı öngörülmez. Karar alma mekanizması kolektiftir. Hiyerarşik anlamda liderin, yöneten-yönetilen ayrımının olmadığı, yetkinin ve gücün tabana yayıldığı bir mekanizmadır. Farklı görüşlere açık, dayatılmacı olmayan bir model.” (Sizin de aklınıza Gezi forumları geldi mi?)

Neden ille de yatay örgütlenme? Herkes gibi/devletin istediği gibi dikey örgütlenseler olmuyor mu?

“Hiyerarşik örgütlenme ataerkilliğin ayrılmaz bir parçası. Tahakküme dayanır: İnsanın insana, insanın doğaya tahakkümü. Baskı, şiddet ve ayrımcılığı getirir. Ekolojinin bütüncül misyonu ve eşitlikçi felsefesi ile kurulmuş bir dernek, hiyerarşik bir yapıda nasıl varolabilir?”

Peki dikey örgütlenme kağıt üstünde kalsa da göstermelik bir yönetim kurulu seçseler olmuyor mu? Ki böyle yapan dernekler var.

Hayır, Ekogenç her alanda şeffaf olmak istiyor. Ekogenç’e açılan dava, avukatlar Aslı Karataş, Pınar Özütemiz, Sinem Hun ve stajyer avukat Merve Sever’in, Türkiye’nin İnsan Hakları Gündemi Konferansı’ndaki sunumlarının konusuydu. “Derneğe kapatma davası açılmasıyla yatay örgütlenmenin ilk kez yargı önünde bir hak talebi haline geldiğini” ifade ettiler.

Avukat Özütemiz’e sordum: Neden ille de dernek, bu yatay örgütlenme modeli için bir derneğe, yani devletin onayına ihtiyaç var mıydı?

“Dernek kurarak hukuki olarak işlemleri tüzel kişilik olarak yapabilmek önemli. Ayrıca bu dernek tüzüğünün kabulünü, aslında politik bir mücadele olarak yürütüyorlar.”

Mücadeleleri sadece bir derneğin işleyişi için değil. Bu davayı mevzuatın değiştirilmesi ve yatay örgütlenme modelinin yaygınlaşmasında bir adım olarak görüyorlar.

Dava kaybedilirse ne olacak?

“Burada önemli olan davanın sonucundan çok kamuoyunun tepkisi. Dolayısıyla mücadele hem kamuoyuna ulaşma kanallarında hem de yargıda sürecek. Bu aynı zamanda bir ifade özgürlüğü mücadelesi.”