Pakistan’ın radikal İslamcı örgütlere destek verdiği sır değil. Afganistan’da Sovyetlere karşı palazlandırılan mücahitlerin merkez üssüydü Pakistan. Sovyetleri ve sonrasında da “ezeli düşmanHindistan’ı kuşatma projesinin ürünüydü mücahitler. Tabii bu cihatçı ihraç etme projesinde Pakistan yalnız değildi. Atılan her adım ABD desteğiyle yapıldı. Washington-İslamabad ittifakı uzun yıllar radikal İslamcı örgütleri kullanmada kusursuz işledi. Kullanılan cihatçılar zamanı geldiğinde de El Kaide lideri Bin Ladin örneğinde olduğu gibi miadını doldurunca bertaraf edildi.

ABD ve Pakistan ilişkileri bu sıralar sallantıda. İki ülkenin arasına kara kedi girdi. Washington “kadim dostu”nu satma hazırlığında. Virginia’daki Fort Myer askeri üssünde geçen hafta ABD’nin “yeni Afganistan stratejisi”ni açıklayan Trump, Pakistan’ı terör örgütlerine ev sahipliği yapmakla, ‘teröristler için güvenli liman’ olmakla itham etti, olası bir müdahalenin sinyallerini verdi.

Ezeli düşman Hindistan da oyunda!

Trump bununla da sınırlı kalmadı, Pakistan’ın ezeli düşmanı Hindistan’ı da oyuna dahil ederek İslamabad’ı dört bir taraftan kuşatacağını gösterdi. Trump’ın açıklaması sonrası Hindistan’dan “Başkan Trump’ın Afganistan’ın karşılaştığı zorlukların ve sınır ötesinde teröristlere güvenli liman ve diğer şekillerde verilen desteğin üstesinden gelme çabalarını arttırma kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz. Hindistan da benzer endişeleri ve hedefleri paylaşıyor” denildi.

Trump’ın yeni Afganistan stratejisini açıklamasından birkaç gün sonra ise Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Taliban’ı ülkesinde barındırdığı gerekçesiyle Pakistan’a hedefe aldı ve işin içine nükleer silahları da koyarak, “Pakistan nükleer bir güç ve silahlarının güvenliğiyle ilgili endişelerimiz var” dedi.

Pakistan neden hedef tahtasında?

Pakistan’ın yeni stratejinin merkezine oturtulmasına en sert tepkiyi gösteren ülke Çin oldu. İslamabad ile yakın ilişkiler geliştiren Çin, Rusya dahi “yeni strateji”yi “mağlup süper güç” gibi ifadelerle tatlı-sert bir tepkiyle geçiştirmeye çalışırken, ilk kez bir ülkeye yüksek sesle sahip çıktı, Pakistan’ın hedef alınmasına izin vermeyeceğini deklare etti.

Çin’in bu görülmedik tepkisinin ve ABD’nin Pakistan’ı hedef tahtasına oturtmasının arka planında ne var? Bütün bu restleşmelerin ve de yeni stratejilerin arka planında yeni hegemonya ve paylaşım savaşı var.

Seçim kampanyasında Afganistan ve bölgeden çekileceğini, “önce Amerika” diyerek daha izolasyonist bir politika sürdüreceğini açıklayan Trump, askeri bürokrasinin de bastırmasıyla bir seçim vaadini daha yutarken, ABD’den boşalan boşluğun Çin tarafından doldurulacağını gördü. Bütün bu alelacele hayata geçirilen “yeni stratejiler” de Çin ve Rusya’ya bir mesaj niteliğinde.

Pakistan’ın jeopolitiği Çin için önemli

Çin ve Pakistan ekonomik, güvenlik ve diplomatik alanlarda yakın iş birliği içinde. Ve bu yakınlaşma da ABD’nin bölgesel çıkarlarına aykırı. Pakistan bir kama gibi Çin-İran-Hindistan arasında her üçüne de komşu jeopolitik konumuyla stratejik önemde.

ABD’nin izlediği Çin’i çevreleme politikası ve Asya-Pasifik stratejisi Pakistan’ın jeopolitiğini Pekin için vazgeçilmez kılıyor. Pekin’in yeni “İpek Yolu” ya da “Bir Kuşak, Bir Yol” projesinde Pakistan’a özel bir yer vermesi bu jeopolitiğin bir sonucu.

Pakistan’ın güneyinde Umman Körfezi’nin ve Arap Denizi’nin kuzeyindeki Gwadar Limanı’ndan başlayıp kuzeydoğudaki Keşmir üzerinden Çin’deki Sincan Uygur Bölgesi’ne ulaşan güzergâh ABD’nin uykularını kaçırıyor.

Son iki yıl içinde iki ülke arasında gerçekleşen karşılıklı üst düzey ziyaretler ve bu ziyaretler sırasında imzalanan anlaşmalar Pakistan-Çin Ekonomik Koridoru’nun Pekin için ne kadar önemli olduğunun göstergesi niteliğinde.

Bu yakınlaşmayı kendi bölgesel çıkarlarına aykırı göre Trump ABD’si bir ay içerisinde Pakistan’a ki önemli “Çin’den uzak dur” ihtarı çekti. İlk olarak Washington’un bastırmasıyla Pakistan BaşbakanıNavaz Şerif temmuz sonunda yolsuzluktan yapmaktan görevden alındı. Üç hafta sonra ise ikinci bir hamle geldi, Pakistan birden bire kendisini “yeni Afganistan stratejisi”nin içinde buluverdi.

Kızışan paylaşım savaşları ABD’yi hamle yapmaya itiyor

Trump, Amerika’nın atacağı adımları planlamada ‘zaman temelli’ yaklaşımdan ‘koşullara dayanan’ bir yaklaşıma geçiş yaptığını duyursa da, kızışan paylaşım savaşları ABD’yi hamle yapmaya itiyor.

Trump’ın ABD-Hindistan ilişkilerinin geliştirilmesi ve Hindistan’ın Afganistan’ın ekonomik gelişmesine katkıda bulunabileceği konularındaki sözleri daha geniş bir bölgesel yaklaşıma işaret ettiği kadar Pakistan’a yönelik bir uyarı anlamını da taşıyor.

Çin-Rusya-Pakistan yakınlaşmasına karşı, ABD-Hindistan-Japonya yakınlaşması. Kapışma ve mevzilenme tam gaz.

Türkiye’nin Pakistanlaşması tartışılırken galiba Pakistan Afganistanlaşacak. Bunun emarelerini Trump’ın açıkladığı ABD’nin “yeni Afganistan stratejisi”nde görmek mümkün.

ABD emperyalizmi yeni hegemonya savaşında saldırgan yüzünü bir kez daha gösterirken, Pakistan ise “şeytanla aynı yatağa girmenin” ve Selefi köktendinciliği beslemenin faturasını ödeyecek gibi.