Son günlerde herkes Z Kuşağı’ndan bahsediyor. Seçimlerin kaderini değiştirecekler, iş hayatında çok farklılar, onlarla nasıl iletişim kuracağız, onları nasıl çalıştıracağız… Bir kısım, “Bunlardan bir şey olmaz, Bunlar nasıl hayatta kalacak?” diyor, herkes bir şeyler söylüyor, herkes onlara farklı anlamlar yüklüyor. Peki, onlar ne durumda? Bu denilenlerin ne kadarı, onları nasıl etkileyecek? BBC’nin haberine göre, ortada endişe verici bir durum var. Şimdi biraz araştırma sonuçlarına ve anketlere bakalım, biraz kafanız karışabilir ancak önemli. Lütfen okumaya devam edin.

İş bulma sitesi Indeed tarafından 2021 yılında yapılan bir anket, Y kuşağı ve Z Kuşağı çalışanlarının sırasıyla yüzde 59 ve yüzde 58 ile en yüksek tükenmişlik oranlarını bildirdiklerini gösteriyor. Y Kuşağı’nı hadi anlayabiliriz ancak 1990’ların sonunda doğmuş gençlerin, hatta çocukların tükenmişlik oranı gerçekten kaygı verici. ABD merkezli iş yönetimi platformu Asana tarafından 2022’de yapılan bir anket, diğer yaş gruplarına kıyasla daha fazla Z Kuşağı çalışanının tükenmişlik hissi bildirdiğini gösterdi. İngiliz çalışanlarla 2021’de yapılan bir anket, tüm yaş gruplarında ortalama yüzde 73’e kıyasla Z Kuşağı katılımcılarının yüzde 80’inin pandemiden bu yana daha fazla tükenmiş hissettiğini gösterdi. Vergi ve yönetim danışmanlığı hizmeti sunan uluslararası firmalarından Deloitte’un 2021 yılında yaptığı bir ankete göre, Y Kuşağı katılımcılarının yüzde 41’inin ve Z Kuşağı katılımcılarının yüzde 46’sının mali durumları konusunda her zaman ya da çoğu zaman stresli hissediyor. Microsoft’un Mart 2022’de yayınladığı en son İş Eğilimi Endeksi, Z Kuşağı katılımcılarının yüzde 70’inin önümüzdeki yıl içinde bir yan proje aracılığıyla ek gelir elde etmeyi düşündüğünü gösteriyor.

BİTMİŞ DURUMDALAR

Farkındaysanız bu araştırmaların hepsi yabancı kaynaklı. Amerika ve İngiltere gibi güçlü ülkelerde yapılmış araştırmalar. Bu anket ve araştırma sonuçlarının Türkiye çarpan katsayısı en az iki hatta üç katı diyebiliriz. Ülkemizde işsizlik inanılmaz boyutlarda. Yükselen ve ne zaman duracağı belli olmayan enflasyon, döviz kurları ve yağmur gibi yağan zamları ciğerlerinde hissetmeyen eminim yoktur. Hissetmeyenler de zaten bu sistemden zengin olmaya devam eden küçük bir azınlık var ama onlar bizim konumuzun çok uzağında.

Ben işim gereği gençlerle çok yakın görüşme şansına sahibim. Hem Türkiye’nin her yerine gidiyorum hem de üniversitelerde konuşmalar yapıyorum. Yani belki bir anket değil ama onların nabzını tutabilecek bilgilere sahibim diyebilirim.

Gençler bırakın tükenmeyi, bitmiş durumdalar. En ufak bir gelecek beklentileri kalmamış durumda. Onların o gözlerindeki bakışı görmenizi isterim. Normal şartlarda pırıl pırıl parlaması gereken o gözler solmuş… Ne olacaklarını, ne yapacaklarını bilemez haldeler. Ülkemiz her kesimden, her yaştan yurttaş için umut fakiri bir ülke. Bizim gibi yetişkinler biraz daha dayanıklıyız ancak onlar daha neyin ne olduğunu bilemeden çaresizce beklemekten başka bir şey yapamıyor. Koskoca bir ülkenin milyonlarca gencini öncelikli olarak rehabilite etmek zorundayız. Ondan sonra memleketin kalanını da toparlamak gerekiyor. Seçim herkes için bir umut olacak gibi görünüyor. Sihirbaz dokunuşuyla kısa sürede her şey normalleşmeyecek belki ama umut olduğu sürece insanoğlu inanılmaz bir varlık. Her şeye dayanabiliyor.

Size yine bir Amerika verisi söyleyeyim. Bu veriyi herhalde ülkemiz için beşle çarpmak mantıklı olacak. Belki çok daha fazlasıyla… ABD nüfus sayımı verilerinin analizi, 1960’tan 2017’ye kadar ev fiyatlarının yüzde 121 artığını, hane gelirinin ise sadece yüzde 29 arttığını gösteriyor. Bugün yükselen enflasyon nedeniyle tüm dünyada fiyatlar artarken işçi ücretleri aynı oranda artmıyor.

KAYIP KUŞAK…

Gelelim ülkemize! Son üç ayda bizde artan satılık ve kiralık ev fiyatlarını düşünün! İmkânsıza koşuyoruz. Z Kuşağı, kayıp kuşak olarak tarihe karışabilir. Sermaye sahibi olamadıkları için yönetici gibi daha iyi gelir, çalışma standartlarına sahip olamadıkları için hep stres içindeler. Yükselemeyeceklerini, mevcut standartlarından yukarı çıkamayacaklarını düşünüyorlar. Çok haklılar. Dönelim ülkemize. İş aramaktan vazgeçmiş büyük bir kitle var ülkemizde. TÜİK rakamlarında işsiz olarak görünmüyorlar. Evde oturup bekliyorlar. Düşünsenize ailenize yük olduğunuzu hissediyorsunuz, üretemiyorsunuz, arkadaşlarınızla dahi görüşmeye çekiniyorsunuz. Hoş arkadaşlarınızın durumları pek farklı değil. Bu psikoloji insana her şeyi inanın yaptırabilir. Bir de bunun yanında sosyal medya üzerinden yaşanan, empoze edilen ultra güzel hayatları gördükçe kafaları iyice karışıyor. Bu büyük görünmez kitle çok tehlikeli bir çukura ya düştü ya da düşmek üzere. Bol para, kaliteli hayat, endişesiz bir ömür için bu çocukları her türlü kötülüğün içerisinde çekmek mümkün. Uyuşturucu, dolandırıcılık, hırsızlık… Ne ararsanız bu çocukların etrafında kol geziyor. Onların düştüğü bu dev çukur hepimizi yutacak. Kayıp Z Kuşağı, kayıp ülkeye dönüşecek. Amerika’ya, İngiltere’ye gelişmiş ülkelere hiçbir şey olmaz. Biz düşünelim! Ne olacağız biz, başımıza bir şey gelecek mi? Z Kuşağı o çukurdan düşmeden kurtulabilecek mi?

Teknoloji yazmam gerekirken sürekli farklı alanlarda yazılar geliyor aklıma. Teknoloji gelişmeye, hayatı kolaylaştırmaya devam ediyor. Ana konumu takip ediyor, notlarımı alıyorum. Korkunç gündemimizden, endişelerimizden fırsat bulursam hepsini size anlayacağım.