6 Şubat’ta Hatay’da verdiğim konser sonrası konuştuğumuz, dertleştiğimiz insanlarda inanılmaz bir dayanışma duygusu vardı. Bir de ortak bir öfke. Ağırbaşlı, ömür boyu sürecek büyük bir öfke. Bunu kimse hafife almasın.

Acıyı bal eğledik
Fotoğraf: BirGün

Bütün Türkiye’yi derinden etkileyen deprem felaketinin üzerinden tam bir sene geçti. Bizler için bu felaket eskisi kadar gündemde değilse de özellikle Hatay’da yaşayanlar hem kaybettiklerinin yasını tutarken hem de normal hayata dönebilmek için büyük bir mücadele içerisindeler.

6 Şubat’ın birinci senesinde sevgili Suavi’nin davetiyle insanlara azıcık da olsa moral verebilmek, şarkıların, türkülerin iyileştirici etkisini de arkamıza alarak Hatay’ın Serinyol Yerleşkesi'ne gittik. Hatırlayacaksınız Suavi depremin haberini alır almaz Hatay’a gitmiş, gece gündüz demeden çalışarak “Dostlar Yerleşkesi”ni hayata geçirmiş, yüzlerce ailenin barınma ve yemek sorunlarını çözmüştü.

Okurlarım bileceklerdir, bu sayfada birçok kez şarkılarımızın sadece eğlence amaçlı olmadığını, ağıtlarımızın, bozlaklarımızın da bulunduğunu ve yas ortamında da nasıl bir repertuar yapacağımızın da bize bırakılmasını yazmıştım.

Yazmıştım yazmasına da ilk kez böyle bir ortamda şarkılarımızı söyleyecektik. Açıkçası biraz tedirgindim ama doğrusunu yaptığımızı da biliyordum.

Aylin Aslım, Onur Akın, Hüseyin Turan, ağabeyim Gökhan ve ben İstanbul’dan, İbrahim  Kasımoğulları da İzmir’den yola çıkmıştık. Suavi ise zaten Hatay’daydı. Serinyol’a vardığımızda konteynerlerin vinçlerin, iş makinelerinin arasına belki de Dünya’nın en önemli sahnesi kurulmuştu. Paletlerin üzerine eski bir halı serilmiş, plastik sandalyeler paletlerin boşluklarına gelmeyecek bir şekilde yerleştirilmiş alçakgönüllü bir ses sistemi kurulmuş, bir sokak lambasının sahneye çevrilmesiyle de ışık sorunu çözülmüştü. O gün aynı zamanda yerleşkenin içerisinde özellikle çocuklara okuma sevgisini aşılamak için kurulan bir kütüphanenin de açılışı yapılacaktı. Bizler de kulis olarak bu konteynerde sahne sıramızı bekliyorduk.

Kırk yıllık profesyonel müzik yaşantımda sayısını hatırlayamadığım konserler verdim, sahneye çıktım. Ama 6 Şubat’ta verdiğim konser kadar kendimi iyi hissettiğim, insanlara iyi geldiğimi düşündüğüm ve iyi ki müzisyen olmuşum dediğim bir konser hatırlamıyorum. Orada yüzlerce insan şarkılarımızı hep birlikte ama sessizce söyledik. Şarkı söylerken ağlayanlar, birbirlerinin omuzuna yaslananlar, elele tutuşanlar o kadar etkileyiciydi ki anlatamam.

Bir şarkı arasında sahneye çıkan Hatay’lı bir genç kız 6 Şubat’ın doğum günü olduğunu ama artık ömür boyu doğum gününü kutlayamayacağını söyledi.

Bu deprem felaketinde hiçbir ihmali olmayan bir genç, sanki bunların sorumlusu kendisiymiş gibi bundan sonra doğum gününü kutlamayacağını söylüyor ama imar affını çıkaranlar, binaların depreme dayanıklılığını kontrol etmeyenler, Hatay’a yardım için üç gün sonra gidenler pişkince koltuklarında oturuyorlar. Ne desek boş.

Konser sonrası konuştuğumuz, dertleştiğimiz insanlarda inanılmaz bir dayanışma duygusu vardı bir de ortak bir öfke. Ama nasıl desem; ağırbaşlı bir öfke. Kızmadan, bağırmadan, çağırmadan, yıkmadan, yakmadan ama ömür boyu sürecek büyük bir öfke... Bunu kimse hafife almasın.

Son olarak Hatay’da bize evini açan, ailesiyle birlikte eksiksiz ağırlamak için koşuşturup duran Emirhan Güzel’e ve 2 gün boyunca hep bizimle olan Serkan Hepsağ’a da tüm ekip adına teşekkürü bir borç bilirim.

Kalın sağlıcakla…