“İleri demokrasi” palavrasıyla AKP’nin cemaatçi feodal, dinci otoriterlik ve İslamcı faşizm karakteri örtülüyor.
Davutoğlu’nun yengesi H. Özkaradayı’nın “Akkoyunlar Manisi” ile Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’nun “Ağa” itirafları bu örtüyü biraz da olsa kaldırmamıza yardımcı oluyor.
 
CUMHURBAŞ(BA)KANI “AĞA” İMİŞ
Cumhurbaş(ba)kanını sadece “Türkiye’yi tüccar devlet adamı anlayışıyla yöneteceğiz” dediği için “Patron” olarak tanımadık! “Patron” olduğunu bizzat AKP iktidarının rant dağıtımlarından pay alanların “Tape”lere yansıyan konuşmalarında da, ona “Patron” denildiğine tanık olduk.
Fakat bugün yeni bir şey daha öğreniyoruz ki, “Patron” aynı zamanda bir “Ağa” imiş!
Anayasa Profesörü Burhan Kuzu CNN TÜRK’te katıldığı haber programında dile getirdi. Yeni kabinede ya da parti yönetiminde “görev” beklerken, Yeni Cumhurbaş(ba)kanına sesleniyor ve “Ağanın eli tutulmaz” diyordu.
Burhan Kuzu Cumhurbaş(ba)kanını “Ağa” olarak tanımlarken, Davutoğlu’nun yengesi Özkaradayı ise AKP seçmenini “Akkoyunlar” tanımlıyor.
Bir Anayasa Profesörü düşünün! Görev isterken, Cumhurbaş(ba)kanına “ağanın eli tutulmaz” diyerek ekranlardan sesleniyor.
AKP’liler parti içi ve dışı ilişkilerde “ileri demokrasi” ve “hukuk” diliyle değil, feodalizme ait kültürel kodlarla siyasal iletişim kuruyor.
Bilinmeli ki, “Ağanın eline muhtaç” olan, ağalık düzenine boyun eğmek zorunda olandır. İradelerini koşulsuz AKP’nin “Ağa”sına teslim eden bir kitle için, parti içi katılım kanalları tıkalı, düşünce özgürlüğü ve çoğulculuk yok demektir.
Feodalizme dayalı hukuk anlayışıyla “seçilmiş padişahlığı” mutlak kılmak için çırpınan Burhan Kuzu, Türkiye’yi “Ağa”nın feodal ve muhafazakârlık düzeninde yaşamak istiyor. AKP’nin “Ağa eline” muhtaçlık üzerinden işlediğini açıkça itiraf ediyor.
 
İCRACI MI, İMZACI MI?
AKP’de demokrasinin kırıntısı yok. Tek adamın sözü var. Alınan kararlarda ve atamalarda tek ama tek onun söz hakkı var. Diğerleri tek adamın her dediğine biat etmek zorundadır. İtiraz edenin sonu malum: Aforoz edilmek!
Cumhurbaş(ba)kanı köşke çıkarken dahi, AKP yönetimine ve yeni hükümetin kabinesine tek onun ayar verdiğine ülke olarak tanıklık ettik. AKP seçmeni ve yöneticileri sadece “Ağa”sından medet bekliyor!
Siyasal noterlik adres değiştirmiştir. Cumhurbaş(ba)kanlığı noterlik yapma işini TBMM’ye taşımıştır. İcracı Çankaya’ya Cumhurbaş(ba)kanı, imzacı TBMM’de Noter olarak atanmıştır.
 
AĞA’NIN ‘AKKOYUNLARI’
Siyasetin feodal ve dinci otoriterlik zemininde, tek adam ve “Ağa” üzerinden inşasına “onay” veren psikolojinin arkasındaki “yeni sosyolojiyi” tanımamıza da, Davutoğlu’nun ailesinden Hariye Özkaradayı yardımcı oluyor. Yazdığı manidar mani “Akkoyunlar akışır, birbirlerine bakışır, Ahmet ağabeyime Başbakanlık yakışır” diyor.
Mani oldukça manidar. Yorumu siz okuyuculara bırakıyorum.
Bu maniyi muhalif bir kişi dillendirmiş olsaydı, AKP ve onun yandaş medyası “AKP seçmeni koyun yerine koyuluyor” diye ortalığı velveleye verirdi.
Oysa bu mani açıktan seçmen psikolojisindeki biatkar, edilgen ve cemaatçi tavrın en tipik örneği olarak, etkin, eleştirel ve sorgulayıcı siyasal tavrın önüne geçen ümmetçiliğe dayalı “yeni sosyolojiden” başka bir şey değildir.
Türkiye’de “uçuruma doğru koşan koyun, sürü psikolojisi” ile sandığa koşan ve siyasal “ağa”lara biat etmiş böyle bir seçmen kitlesi varlığı tartışma götürmez.Bu hakikati ifade etmek aynı zamanda “halkı kim koyun yerine koyar?” sorusuna cevap bulmamızı zorunlu kılıyor.
Seçmeni yani halkı “koyun” yerine koyan sorgulayan ve eleştiren muhalefet değildir. Halkı “koyun” olarak gören onu dindarlık ve çıkar üzerinden otoriterliğe ve parti ağalığı düzeni koşulsuz biat ettiren kirli siyaset kültürü, gericilik, feodalizm ve teokratik rejimden yana tutum alanlardır.
Siyasetin, demokrasinin ve insan haklarının ayaklar altında çiğnendiği, eğitimin ümmetçi dindar ve kefen giyen kindar nesil yetiştirme hedefi olan bir ülkede hangi katılımcı, sorgulayıcı ve eleştirel siyaset ilişkisinden bahsedilebilir ki?
Gerçek laikliğe, demokrasinin, hukukun evrensel ilke ve değerlerine tecavüz eden AKP kendi seçmenini koyun yerine koymaktadır.
Toplumsal çeşitliliğimizi zorla Sünnileştirmek isteyenler, devlet ve İslamcı sivil cemaatler eliyle “dindar toplum” projesiyle aptallaştırmayı hedefleyenler, “Aile hekimliği” modelini, “Aile imamlığı” üzerinden sürdürenler “Siz AKP seçmenini koyun yerine koyuyorsunuz” diye feryat ediyorlar.
Feodal ve dinci otoriterlik sisteminde, “Ağa” kendine biat edenleri modern kölesi gördüğü için korku, baskı ya da çıkar vaatleriyle onların üzerinde baskı kurarak onların lideri olur. Güç, kibir ve doyumsuzluk zehirlenmesiyle kendilerini Tanrı sanırlar.
21. yüzyılda “böyle şey olmaz” diyenler, kanımca zalimin zulmü ve acı hakikatlerin “yeni” yüzleriyle yüzleşmek zorundadırlar!