Aklını kullanan çocuklar
Yazımın başlığı sevgili Özlem Özyurt’un yakın zamanda raflarda yerini alan kitabına ait.
Kendisiyle geçmişte Kipatlı Günler’de Parasını Yöneten Çocuklar adlı kitabı özelinde bir çekim gerçekleştirmiştik. Özlem finans gibi gayet analitik dinamiklerin hüküm sürdüğü bir dünyada kariyerini sürdürüyor. Paralel olarak yazın dünyasına kurgu ve kurgu dışı eserlerle katkı sunuyor. Örneğin, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Uykucular ve Kakaocular Ülkesi adlı kitabı toplum olarak halimizi ahvalimizi anlamak adına değerli bir çalışma. Değinmişken bir kenara not edebilirsiniz.
Bugün Aklını Kullanan Çocuklar kitabından bahsedeceğim.Aklımızı kullanmadan hareket etmenin bedelleri ağır oluyor. Bilgi çağıyla tezat, uyuşmuş, yılmış, hazıra konan ve enerjisini sadece tüketim araçlarına ulaşmaya kullanan kitle psikolojisini yorumlayıp iyileştirebilmek adına bu kitabın her yaştan okurun kitaplığına konuk olması isabetli olacaktır. İçeriğe dair ipuçları vermek isterim.
Aklını Kullanan Çocuklar kitabı dört ana başlık, otuza yakın alt konu başlığı, mini sözlük, içeriğin ruhunu yansıtan cici bir şarkı sözü ve zengin kaynakçayı kapsıyor. Yazarın “Dijital çağda yaşam becerilerini kaybetmeyen çocuklarımız olması dileğiyle” notu ile açılan kitapta aklını kullanan çocuklar kulübü üyelerinin sevinçli ve gözleri ışıldayan illüstrasyonu okuru karşılıyor. Louis Pasteur’un “Şans Yalnızca Hazır Olan Zihinlere Güler” sözü içeriğin devamını okumak için okurda heyecan uyandırıyor. Keşif, ‘bulmak’ kavramı, farklı bilgi parçalarının birleştirilmesi meselesi hem ilham veren hem de talihsiz açıklamaları ile yanılgıya düşen tarihi figürlerden örnekler ile açıklanıyor. Yeni bir dilin, girişimci ruhun, hayal gücünün başarıya ulaşmadaki etkisinin yanı sıra kişinin ilgi alanını keşfedebilmesinin önemi de başarıya giden yolda bir pencere açıyor. Yazar duygu ve düşüncelerini ortaya koyabilmeleri için okurlarına etkileşimli sayfalar hazırlamış. Büyük başarılara imza atmış sporcu, yazar, bilim insanlarının başarıya ulaşmadan önceki başarısızlıklarını birer motivasyon aracı olarak örneklemiş. Sayfalarda Walt Disney, Salvador Dali, Elon Mask ile karşılaşmak an meselesi. Beynin yapısı ve farkındalık kavramı, şaşırtılan bellek bölümü dikkate değer. Michelangelo’nun çocuklar için en büyük tehlike olarak işaret ettiği tavır, üzerine düşünülmesi gereken öneme sahip. Kitapta ‘gelişen zihin’ ile ‘sabit zihin’ karşılaştırmasını okumak ve yönergeler eşliğinde zihin ve duygu egzersizi yapmak keyifli. ‘Bakış açısı’ ve ‘geri bildirim’ üzerine düşünme olanağı sağlayan sayfaların devreye girmesi harekete geçmeyi teşvik edici. Çocukların kendilerine armağan edilmiş olan doğal yetenekleri keşfine, sürekli gelişim ve zorluklarla başa çıkma becerilerine katkı sunacak, duygu ve içgüdülerini akıl ile dengeleyecek bir kitap.
∗∗∗
Aklını kullanmak dedik ancak akılcı davranırken ve sahip olduğu hakların bilincindeyken büyük haksızlıklara uğramak, katı bir hukuksuzluğun ortasında kalmak bir insan için ne yaman sınavdır.
Heinrich Von Kleist’in tüm öykülerinin yer aldığı Düello adlı kitapta ‘Michael Kolhaas’ adında bir hikâye var ki tarihteki bir kayıttan yola çıkılarak yazılmış olan o hikâyede dürüst, çalışkan, hayırsever ve adil bir örnek vatandaş olan at taciri Kolhaas’ın karşılaştığı haksızlıklar karşısında büyük hayal kırıklığına uğraması ve adalet duygusunda aşırıya kaçmasının onu bir hayduda dönüştürmesi anlatılır. Elbette bu dönüşüm bir günde olmaz. Kolhaas aklını kullanan her insan gibi mücadelesini sabırla, akla ve hukuka uygun olarak çözmek ister ama hiyerarşik yapı, kraldan çok kralcılık, ailecilik, hukuksuzluğu bir yaşam biçimi olarak benimsemiş olanlar ve liyakat sorunları hak arayışına darbe vurur. Bir bakarız genç adam çok zıt bir noktaya sürüklenmiş. Adaletin kılıcını kuşandığını düşünürken adaletsizliğin simgesi haline gelmiş. Böylesi bir çaresizlikte parçalanmış bir yürekteki öfke ateşini yatıştırabilmek önemli bir vazifedir.
Yiyun Li’nin Kazkafanın Kitabı adlı romanında ‘insanın gözünü kör eden hakiki öfke insanın gözünü kör eden hakiki cesarete benzer’ ifadesi yer alır. Bu ifadeye romanın kahramanı Agnes’in “acımak beni acınası olana yakınlaştırmazdı” düşüncesi eklemlenir. Belki bizler de böyle bakabiliriz çevremizde olup bitene… Hatta zihnimizin içindeki kalabalık düşünce metropollerine. Metropolün meydanlarında koşturmaya çalıştığımız parlak yeleli, özgür ruhlu atlarımıza, onlara el koymaya çalışan fedailere, endişe ve korkularımızın seyrine, inandığımız ölçüde başarabileceklerimize… Kimsenin gerçekte kim olduğunu bilmediği bir yerde huzuru aramak ise elbette ayrı bir hikâye.
∗∗∗
BirGün bir bahar bebeğiydi. Artık yirmi yaşına girdi. İyi ki doğdu. Emeği geçenleri selamlıyorum. Yirmi yılın son dört yılında dünyanın daha güzel bir yer olması umuduyla çocuk kitaplarının ruhundan topladığım parçaları bu köşeye taşıyorum. Devamı ümidiyle…