Yok artık!

Yok artık bu kadarı da olamaz dediğimiz ne çok şey ile karşı karşıya kaldık. Olup bitenleri normalleştirme eğilimi gösterdiğimiz kasvetli bir dönemden geçiyoruz. Yalnızca birkaç gün içinde okuduğum ve izlediğim haberler, şehirde, yolda, doğada karşılaştığım olaylar iç sızlatan türden. 2000lerin başında inovasyon spotu ile biçimlendirdiğimiz dünya 2024’te sürdürülebilirlik çırpınışları içinde. Huzurlu bir zihin ile yaşamak, mana arayışını korumak ve şevkle üretmek gün geçtikçe zorlaşıyor.

Misal, X partinin verdiği ret oyuna rağmen Y belediye meclisinden Z mahallesine +1 ek kat onayı çıkmıştır yazılı seçim pankartını okuyunca bir deprem anında çok bilinmeyenli can pazarı yaşanacağını bilmek içimi ürpertiyor Medya aracılığıyla milyonlara izlettirilen suçların yine milyonların gözü önünde aklanması kalp sızlatıyor. Otomobilin camından yarılanmış puroyu asfalta fırlatan, uyarılınca da pişkince ikinci purosunu yakan modernizm makyajlı görgüsüzlük can sıkıyor.

Huzur hakkımız elimizden alındı. Temel ihtiyaçları dahi karşılamak zorlaştı. Doğal yaşam ihlallerinin ise sonu gelmiyor. Bir büfenin önünde üç öğrenci iki içeceğin parasını denkleştirmeye çalışıyorsa, toprağını savunan köylülere davalar açılıyorsa, bir emekli hayatımda hiç tatil yapmadım diyorsa, gençlerin gözleri yaşam ateşiyle parlamak yerine yorgun bakıyorsa kabule zorlandığımız her şeye karşı net bir tavır değişikliğine gitmeliyiz. Toplumun dezavantajlı kesimleri başka bir yaşamın mümkün olduğuna dair inanç tazeleyebilmeli.

Bugün bahsedeceğim kitaplarda insanın hafızası, zamanın seyri, doğanın bizler için ne ifade ettiği ve dünyanın keşfe değer olduğu gerçeği var. Okurlarında yaşam için harekete geçme isteği uyandıracak olan bu kitaplar dilerim ihtiyaç duyan okur kitlesine de ulaşır.

YOK ARTIK! Evrendeki en çılgın ve akıl almaz gerçekleri BÖVAS (bilgi öğrenme ve anlama sistemi) adlı robokarakter aracılığıyla matrak bir dille anlatıyor. Uzay, İnsan, Dünya, Bilim, Hayvanlar, Matematik başlıkları altındaki bilgiler genel kültüre katkı sunduğu oranda bilgiyi sosyal paylaşıma açmak adına okuruna ilham veriyor. Etkileşimli SIRA SENDE! yönergeleri keyifli. Geçmişin çocuk ansiklopedilerinin belirli bir alana odaklanmış versiyonu gibi de düşünebileceğiniz kitap meydan okumalarıyla okul araştırma ödevlerine de renkli katkılar sunabilir.

EFSANE MACERALAR

Trende Macera adlı kitabın yazarı okurlarını bu kez Dünya’nın 12 muhteşem tren rotasını keşfe çıkarıyor. Farklı kıtalarda seyreden trenler heyecan verici duraklarda duruyor. Her rota merakı harekete geçiren ayrı bir ruha sahip. Trenle seyahatlerin gizemli ve heyecanlı yönü de dikkate alındığında kitap özellikle gençleri sınırları zorlamaya, özgür seyahat haklarını talep etmeye yönlendirebilecek güçte. Okurken kent kültürü, tarih ve doğadan izler bulacak, bilgi dolu bir yolculuk rehberine sahip olacaksınız. Filmlere ve kitaplara ilham veren tren yolculuklarının yaratıcılığa, yalnızlığa, ayrılığa ve kavuşmaya tanıklık eden istasyonlarından geçeceksiniz.

TÜRKİYE’NİN GÖÇMEN KUŞLARI

Ülkemiz kuşların göç rotalarında hayati bir konuma sahip. İnsanların dikkatini doğaya çekme çabasında olan ve son yıllardaki çalışmalarında “yaban hayatı” fotoğrafçılığına odaklanan yazar ülkemizin pek çok yerinden göçmen kuşları gözlemleyebileceğimizi hatırlatıyor bizlere. Farklı mevsimlerde ve sürelerde bir döngü içinde hareket eden birbirinden özel göçmen kuşları fotoğrafları eşliğinde özelliklerini, konakladıkları bölgeleri, karşılaştıkları tehditleri okuyacaksınız.  Gökkuzgun ile tarlalara, kara leyleklerle ıssız kayalıklara, kırmızı tüylü çütre ile ormanlık alanlara uçacak,  Ara-Bul-Tanı-Sev başlıklı sayfalarda kuşlara dair bildiklerinizi oyunlaştıracaksınız.

DOĞA DEDEKTİFLERİ, BİTKİLERİN GİZLİ YAŞAMINI KEŞFEDİYORUZ

Birimiz hepimiz hepimiz birimiz sloganıyla açılan kitap günlük yaşamda ilişki içinde olduğumuz varlıklara değinerek bitki çeşitliliğinin insanlar için önemine dikkat çekiyor.  Çocukların kolayca anlayacağı sevecen ifadelerle bitkilere dair merak edilen sorular yanıtlıyor. Bitkiler aile kurar mı? Ağlar mı? Temizlik yapar mı? Yok artık! tadında şaşırtıcı bilgileri de barındıran kitap bitkilerin suda ve karada ekosisteme katkılarını ve ömürlerini anlatıyor. Nesli tükenme tehlikesi altında olan bitkileri kendi dillerinden ayrıntılı çizimler eşliğinde dinlemek ister misiniz? Çocukları gözlem yapmaya davet eden kitapta son sözü yine bitkiler söylüyor. 

TOPRAK, YERYÜZÜNDEKİ YAŞAM BAĞIMIZ

Türkiye’nin ilk Toprak Bilim Okulu’nun kurucusu ve TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi olan yazar toprak çeşitliliği bakımından ülkemizin özel bir yere sahip olduğunu belirterek toprağı ve işlevlerini biyoloji, ekoloji ve ekosistem konularına da pencereler açarak ele alıyor. Gördüğümüz ve göremediğimiz katmanlarıyla toprak şaşırtıcı. Yapısı, oluşum süreçleri, içindeki mikroorganizmalar, rengi, tadı, kokusu ile keşfetmeye değer. Kitabın etkinlikler sayfası okura araştırma, gözlem ve deney şansı sunuyor. Eğitimcilere rehberlik eden sayfaların da yer aldığı kitap yeryüzündeki yaşamı sürdürebilmenin doğru tutum ve davranışlarımızdan geçtiğini bir kez daha hatırlatıyor.

ZAMANIN GİZEMLERİ saatlerin gösterdiği zaman ile tecrübe ettiğimiz zaman arasındaki ayrıma bilimin gücünü ve kurgunun lezzetini katıyor. Leo ve Polina adlı ikiz kardeşlerin jeolog anneleriyle çıktıkları keşif yürüyüşünde yaşadıkları üzücü kazanın çocukların hafızası üzerindeki etkisini okuyoruz. Hikâyenin dönemeçlerinde 250 milyon yıl önceki dünyadan, popülasyonların soy bilimine, hafızanın işleyişinden, zihinsel performansa zarar veren hastalıklara, şimdiki zamanı anlamamızı kolaylaştıran masallardan, görelilik teorisine, zamanı ölçmek için kullanılan en eski araçlardan, zamanın efendisi olmayı kolaylaştıran yazarlık mesleğine uzanıyoruz. Fizik, Yerbilim, Sinirbilim, Biyoloji ve Tıp  edebiyat ile kol kola giriyor. Annelerinin yamaçtan aşağıya yuvarlandığı gören çocuklar her şey ile hiçbir şey arasında beliren uçurumda buluyorlar kendilerini. Hikâyede anneannesinden aldığı tavsiye ile gerçek-kurgu zamanda Leo’nun kız kardeşinin hafızasına dokunuşları özenli. Babalarının komada yatan eşi ile kurduğu iletişim dikkate değer. Toplanacak bir çocuk odasının yaşam etkisi ne olabilir? Unuttuğumuz anlar bize neden endişe verir? Unutmak bir gereklilik midir? Zamanla başa çıkmada yazının yeri nedir? “Yazmak dünyayla ilgili düşler kurmamızı ve onu sarsmamızı sağlar” diyen metin saatleri ve yaşlarımızı umursamayan, bizlere sarsıcı sürprizler hazırlayan zamanı kucaklıyor, 3300 yıllık peynir ile 17 günlük derin uyku arasında merak duygusunu yücelten bir bağ kuruyor. Her bir dakikada bir buçuk saniyemiz çalınıyor olsa da “bir kayanın aynı yerinden, üzerinde aynı insanların bulunduğu anda kopma riskinin sıfıra yakın olması” içimizi rahatlatıyor.

Muazzam bir canlılık içindeyiz fakat zamanın hızlanmış olmasından şikayetçiyiz. Bizi doğadan koparan, sevgiden uzaklaştıran her şeyin bu histe payı var. Okuyarak, anlayarak, yok etme değil yaşatma paydasında buluşarak bir karşı duruş sergileyebilir miyiz? Bu bahar dilerim…