Çeşme, duvar ve sığırcık
Eğitimin şeklen değil fikren toplumu biçimlendirdiği bir ülkede temel hak ve özgürlüklerini kullanarak köy köy, sokak sokak, mahalle mahalle güven, huzur ve refah içinde yaşamayı kim istemez? Rant kapılarının kapatıldığı, idarecilerinin tevazu içinde, ilkeli ve dengeli bir biçimde görevlerini yerine getirdiği şehirlerin hayali elbette bahar sevinci yaratır. Geride bıraktığımız 2024 yerel seçiminde oylarımızı kullandık, artık karşıladığımız baharın çiçeklerini soldurmadan destek ve takip zamanı. Gündemin etkisiyle kent kültürü, sanatın kent kültürü üzerindeki rolü ve ortak yaşama bilinci üzerine çağrışımlar yaratan kitaplardan örnekler vermek istedim bugün.
ÇEŞME ve RÜZGAR! adlı kitapta İstanbul’un en güzel tarihi semtlerinden biri olan Çengelköy’de buluyoruz kendimizi. Hikâyede önce bir martı uçuyor ve bir taşın üstüne konuyor. Annesiyle oradan geçen küçük çocuk taşa bakıyor, annesi taşın yanında duran çocuğunun boyunu ölçüyor. Olağan bir an ve ortam gibi görünse de hikâyenin devamında bir resim öğretmenin dikkati ve organize ettiği gezi farkındalık dolu bir karşılaşmaya vesile oluyor. Çocuklara sanat ve mimarlık atölyeleri düzenleyen yazar, kentte yaşamak ile kenti yaşamak arasındaki hassas ayrıma kurgusunda yer açıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda yapılmış olan çeşmenin tarihini Çengelköy’ün geçmiş güzellikleriyle beraber anlatıyor. Çeşmeler yalnız kurnasından akan su nedeniyle mi değerlidir? Onları “çöp taşı”na döndüren hangi zihniyettir? ‘Zaman zaman içinde’ işlenen akışta çocuğun boyunu aşan çeşme gökyüzüne havalanırken okurlar duygu dolu bir sahne ile karşılaşıyorlar. Çizerin kenti resimlerken kullandığı desenler hikâyeye ayrı bir tat katıyor. Kentine ve kendine yabancılaşmak istemeyenler kitabı keyifle okuyacaktır.
GÜZEL BİR ŞEY OLABİLİR Sanatın yeni baştan yarattığı bir mahallenin öyküsü. Gerçek bir olaydan esinlenerek kaleme alınmış. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde geçmişte sıradan renksiz bir yer olan East Village bölgeye taşınan biri ressam diğeri grafik tasarımcı sanatçı bir çiftin ‘kentsel sanat zinciri’ adını verdikleri faaliyetle bambaşka bir görünüme sahip olmuş. Genç, yaşlı, çocuk, evsiz ve kimsesiz demeden herkesi inisiyatife davet eden sanatçılar sayesinde ortaklaşa “kent yaşamının keyfi” ve “kadınların gücü” adlı iki duvar resmi ortaya çıkmış. Sonrasında banklardan elektrik panolarına her yer resimler ve mozaiklerle süslenmiş. Kitapta benzer dönüşüm ateşini yaşadığı bölgedeki insanlara çizdiği resimleri armağan eden şirin bir kız çocuğu yakıyor. Küçük kızın sokakta bir duvara astığı güneş resmini gören bir ressam heyecanlanıyor ve çocuğu yüreklendiriyor. Sonrasında insanları etkisi altına alan renkler ve desenler danslarla buluşuyor. Kitabın çizimlerindeki sıcaklık da metne eklenince ortaya bir kutlama çıkıyor. Peki müzik durup polis geldiğinde neler oluyor? Cevabı giysileri rengarenk boyayla kaplanmış insanlar, göğe çizilen bir kuş ve duvarları aşan düş gücü veriyor.
SIĞIRCIĞIN ŞARKISI Kanat çırparken seyrettiği dünyanın güzelliğine hayran olan sığırcığın hikâyesi. Sığırcık gördüğü güzelliği anlatan bir şarkı söylemeye karar veriyor. Dileği kendi gibi gören ve şarkısını duymak isteyen herkes için. Ağaçkakana, baykuşa, tavus kuşuna ve karşılaştığı diğer kuşlara niyetinden bahsediyor. Her biri kendi yaşam alanından, bağ kurdukları canlılıktan, dikkat kesildikleri varlıklardan, kendi özlerinden ve bakışlarından yola çıkarak tavsiyelerde bulunuyorlar. O anlarda şiirsel etkileyici ifadelerle karşılaşıyoruz. Linol baskı tekniği ile resimlenmiş olan kitapta sığırcığın yalıçapkınıyla ırmakta buluştuğu sayfa resimli kitap okurlarının keyif alacağı bir tasarıma sahip. Taşların, gecenin, solgun çiçeğin yüceldiği akışta çok zor gibi görünse de aslında en kolay anlatılabilecek olan şey ne? Şarkı söylemek için yola çıkan sığırcık belli ki güzelliği güzellik yapan parçaları bilgece toplayacak. Dünyayı, hayatı, beraberken bir bütün olabilmeyi, biçimi ve manayı sığırcığın şarkısında bulmak isterseniz lütfen onu dikkatle dinleyiniz.
∗∗∗
Kent yaşamında eksikliğini en çok hissettiğimiz yeşil alanların korunmasını ve çoğalmasını dileyerek Sığırcığın Şarkısı kitabından kısa bir alıntı ile yazımı sonlandırmak istiyorum.
“Ağaçları anlatan bir şarkı söylemeyi unutma
Cennet ile yeryüzünün tam ortasında durup gökyüzünü nasıl taşıdıklarını anlatan…”
Kendinize ve kentinize iyi bakınız…