Amberin Zaman gazetecidir. Meslektaşımızdır. Farklı düşüncelere sahibiz

Amberin Zaman gazetecidir. Meslektaşımızdır. Farklı düşüncelere sahibiz. O, AKP’ye bir dönem destek verirken ben o politikalara karşı devrimci muhalefetin içinde kalmayı doğru tutum olarak gördüm.

Amberin, 12 Eylül 2010 Referandumu'nda “Evet” derken ben ulemanın yeni vesayetini kurmasına karşı “Hayır” oyu kullandım.

Amberin, AKP ve Cemaat arasındaki kavgada Cemaat lehine tercih yaparken ben bunların teolojik ve ideolojik olarak ikiz kardeş olduğunu, ikisinin de ABD’ye ve küresel kapitalizme taşeronluk yaptıklarını yazdım.

Evet, farklı düşüncelerimiz var. Olsun..

Ama Amberin ile ortak yanlarımız da var: İkimiz de ötekiyiz! Gazeteciyiz! İkimiz de İsviçre’de yaşadık.

Amberin Zaman’ın “öteki”, “gazeteci” ve “kadın” kimliğine yapılan haksızlığa ve onun “Müslüman mahallesi’’nde adeta linç için hedef gösterilmesine gözümü yumamam. Üç maymunu oynayamam.


AMBERİN ZAMAN’IN YANINDAYIM
Bir TV programında gazeteci olarak mesleği gereği düşüncelerini paylaşıyor ve sorularını soruyordu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Seçmenlerin yüzde 25-30'luk bir bölümü hiçbir sorgulama yapmıyor" açıklaması üzerinde Amberin, bence de çok önemli ve doğru bir konuya temas ederek devlet ve sivil cemaatler eliyle İslamizasyonun dayatıldığı bir ülkede “Bunun tersini beklemek garip değil mi?" diye sormuştu. Çünkü Türkiye’de gerçek laiklik ihtiyacı, İslamizasyon politikalarıyla örtülüyor.

Haklıydı!

Tek din, tek dil, tek mezhep ve seçilmiş tek adam padişahlığına biat edecek tek milleti, dindar ve kindar nesil üzerinden yaratmak hedefi olan siyasal İslamcı gericilikten, hangi sorgulama kültürü bekleyebilirsiniz ki?

AKP’nin 12 yıllık eğitim sistemindeki aklın, eleştirel eğitimin, sorgulamanın artık tek bir kırıntısının dahi bırakılmadığı, düz liselerin kapatılıp imam hatiplere dönüştürüldüğü, 12 yılda Kur’an kurslarının 10 kat artarak 25 bine çıktığı, İlahiyat fakültelerinin 3 kat artarak 72’ye çıktığı, Diyanet’te imam sayısının 2 kat artarak 150 bine çıktığı, cami sayılarının 100 bini aştığı, eğitimin 4+4+4 sistemiyle  dinselleştirildiği, okulların mescide dönüştürüldüğü, siyasetin daha çok “Allah”, “Kur’an,”, “cami” ve “dua” üzerinden Sünnileştirilerek inşa edildiği ülkede, Amberin Zaman bu soruyu sormasın da ne sorsun?

RTE’ye göre “Yüzde 99'u Müslüman olan bu halka, saygısızca hakaret ediyormuşuz”! Ortada ne hakaret var ne de yüzde 99 Müslüman. Hepsi resmi ideolojinin ve egemen ulemanın palavralarından ibarettir!

Memlekette din ya da mezhep müdürü var da biz mi bilmiyoruz? Kimin Müslüman olduğuna devlet mi karar verecek?  Nüfus cüzdanlarının “din hanesine” zorla yazdığınız “İslam” sayesinde ifade ettiğiniz “nüfusun yüzde 99’u Müslüman” palavrasını daha ne kadar yutturacaksınız?

RTE, Sünni-Türk çoğunluğu arkasına alarak asırlardır farklı olanı inkar etme, imha etme ve linç etme adına “Müslüman milleti” galeyana getirmek için kullanılan tahrik yolunda yürüyor. Yandaş medyanın manşetlerinde,  RTE’nin ise miting meydanlarında Amberin’i hedef göstermesi,  inkarcı ve imhacı geleneksel devlet aklının halen uhrevi ve ideolojik fabrika ayarlarında değişiklik olmadığını gösteriyor.


LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ KINIYORUM
Yandaş medyanın ve RTE’nin gazetecilik mesleğini yapan Amberin Zaman'a yönelik basın özgürlüğünü ve düşüncelerini ifade ettiğinden dolayı “edepsiz kadın, haddini bil!” demesini kınıyorum. Basın ve düşünce özgürlüğüne tahammülü olmayan zihniyet, elindeki cehalet tırpanı ile önüne gelen muhalif aklın tüm farklı fikirlerini ve düşüncelerini tek tek biçeceklerini sanıyor.

RTE, Başbakan ya da Cumhurbaşkanı diye farklı olana karşı işlediği suçları “dokunulmazlık” zırhına sığınırak yapıyor. Oysa kadın gazetecilerin dile getirdikleri talepte olduğu gibi siyasilerin kişilere yönelik suçları dokunulmazlık zırhında çıkarılmalı ve cezaya tabi tutulmalıdır.

Amberin’e yönelik (aslında muhalif gazetecilerin tümüne)  ifade edilen çirkin, tehdit içeren ve hedef gösterici ifadelerin kötü sonuçlar doğurması endişesiyle karşı karşıyayız.

Bu sözler basın emekçilerini hedef gösteren siyasal acizliğin ifadesidir. Saldırının hedefinde sadece Amberin değil, kadına, ötekiye, basına ve düşünce özgürlüğüne hakaret var!  Türk ve Sünni olmayana aba altında sopa gösterme sevdası var!

Amberin’e yapılan hakaret ve had bildirme tehdidi ve şiddet üreten söz, hepimize söylenmiştir!

Dün Hrant Dink’i derin devletin katillerine hedef gösterenler gibi, bugün Amberin Zaman’ı “yüzde 99’u Müslümana” linç için hedef göstermesini ve oy için istismar etmesini kınıyorum.

Amberin Zaman yalnız değildir!