Anayasa/fiili durum/aykırılıklar ve ötesi
Başlık, kısaca üç örnekle somutlaştırılabilir:
-Anayasa: “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir”.
-Fiili durum: ‘Kabine’ toplantısı yapılsa da, Anayasa’da böyle bir birim ve toplantı tarzı YOK.
-Anayasaya aykırılık: “Parti genel başkanlığı”, CB’nin “tarafsızlık” statüsü (md.103) ile bağdaşmıyor. Bu sıfatla yürütülen işlem ve eylemler çoğunlukla parti politikalarını güçlendirme hedefine yönelik olup Anayasa dışıdır. İl Kongrelerinin bile makam araçları eşliğinde yapılıyor olması, bu vb. parti toplantılarına CB yardımcısı, bakanlar ve bürokratların katılması, parti yoluyla Devlet iktidarını kişiselleştirme sürecidir.
Anayasa ihlaller zinciri örnekleri çoğaltılabilir.
SİSTEM ÇÖKTÜ MÜ?
2017 Anayasa değişikliği yönetim tarzı, AKP-MHP ittifakınca Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi (CBHS) olarak adlandırıldı.
Son haftanın siyasal olayların özeti: “sistem çöktü”. Bu saptama ne ölçüde yerinde? Neler oldu?
-Merkez Bankası (TCBM): 7 Kasım günlü RG’den toplum, Başkanın gece yarısı görevden alındığını ve onun yerine N. Ağbal’ın atandığını öğrendi.
-Hazine Maliye Bakanlığı: 8 Kasım akşamı Bakan Albayrak, dinsel motiflerle bezeli uzun bir instigram mesajında, “bakanlık görevine devam etmemek kararı aldım” dedi. Ulusal ölçekte yaygın bir sansür uygulandı. Yabancı TV’ler, “Erdoğan’ın damadı istifa etti” haberlerini geçti.
-RG 10 Kasım: “Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen B.A.dan boşalan” gerekçesi kullanılarak “Hazine ve Maliye Bakanlığına L.E. ataması yapıldı”.
NEDEN SİSTEM DE YOK?
Sorunun usule ilişkin ve yerindelik yönü var:
-Usul; Anayasa açık: Bakanlar, “Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır”. Bakan, kendi kararını kamuoyuna duyuruyor; CB İletişim Başkanı ise, “görevden af talebi kabul edilmiştir” mesajı ile 27 saat sonra yanıt veriyor.
-Yerindelik: İktisadi bunalımın, “askıda ekmek” uygulaması eşiğinde derinleştiği bir ortamda ve TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında, TCMB Başkanı görevden alınarak yerine, CB Bütçe ve Strateji Başkanı atanıyor. Ardından, Hazine ve Maliye Bakanı görevi bırakıyor. Bu göreve, Plan ve Bütçe Komisyonu (PBK) başkanı atanıyor. PBK başkanı ise, Komisyon dışından CB tarafından belirleniyor…
Çok yazdım: Cumhurbaşkanlığı yok; çünkü Anayasa’nın öngördüğü “tarafsızlık” yerine parti başkanı, yani bütün halkın (cumhurun) değil, sadece partisini destekleyenlerin başkanı.
Hükümet yok; madde 104 ve uygulaması, daha çok hükümdarı çağrıştırıyor.
Ya sistem? “Eşgüdüm içerisinde bulunan kurumlar bütünü” olarak tanımlanan bir siyasal sistem yokluğu, son birkaç günde bir kez daha doğrulandı.
KİLER BİLE OLMADIĞININ KANITI
Genel Kurulda görüşülmekte olan yasa önerisi için PBK’da, “Komisyon, mutfak işlevi bir yana, kiler işlevi bile göremiyor” biçimindeki eleştirimi, Başkanı L. Elvan, Komisyon’a hakaret olarak algılamıştı.
Ne olmuştu? Kısaca;
-“Kamu Mali Yönetimi..” torba yasa önerisinden (7254 sy.Yasa) uzlaşma arayışı ile çıkarılan maddeler, aynı gün (16 Ekim) “İşsizlik Sigortası…” torba yasa önerisine konularak PBK’da görüşülmeye başlandı (22-23 Ekim).
-“Torba aktarımı”, resmen yokmuş gibi davranılmış olsa da, aktarılan maddeler üzerinde, yeniden konuşmama “uzlaşısı” bile sağlanmış.
-Tepkim, bu denli özensiz yasama çalışmasına idi. Nitekim, son dakika Bakanlıklardan gelen maddelerin sokuşturulması ile öneri, Komisyon’dan, ad değiştirerek çıktı: “Bazı Kamu Alacaklarının….”(2/3147).
-Bu hafta Genel Kurul’da, daha önce geri çekilen ama tekrar torbaya sokuşturulan bazı maddelerin yeniden geri çekilmesi, ‘kiler bile değil’ biçimindeki eleştirimin haklılığını bir kez daha doğruladı.
-CB iradesi doğrultusunda geri çekilen maddeler, muhtemelen yeni torbalara konulacak.
-Yine de Sn. Elvan’a bakanlık görevinde başarılar…
Bütün bunlar, Devlet’in, parti genel başkanı yoluyla neden ve nasıl yönetilemez hale geldiğinin resmi.