Bugün, 18 Nisan 2024

Öbür gün, 20 Nisan 1924: Anayasa’nın 100. Yılı.

Önceki gün, 16 Nisan 2017: Anayasa değişikliğinin 7. Yılı

İki karşıt kutup: Anayasa ve siyasal tarih açısından birbirine bu denli zıt iki anayasal ve siyasal bilançoya rastlamak zor.

Neden ve nasıl?

İKİ DEVLET MİRASI

1924, Cumhuriyet anayasacılığının simgesi olarak yüzyıllık kurumlar, kurallar ve değerlerin en güçlü eşiği.

1921 Devlet’i kuran Anayasa; 1924 ise, Devlet’in yani Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Anayasası.

 Meclis Hükümeti ile 192 oldukça özgün. 1924 ise, 1909’a daha yakın; çünkü, Meclis hükümetinden parlamenter rejime doğru kaymayı temsil ediyor.

1924, 1928 ve 1937 değişiklikleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini ortaya çıkarıyor.

1961 Anayasası ile parlamenter rejim, klasik kurum ve kuralları ile kuruluyor. 1982’de yürütme ve Cumhurbaşkanı ağırlıklı sapmalar olsa da parlamenter rejimin ana düzenekleri korunuyor. 1987-2004 çizgisindeki değişiklikler, ‘hukuk devleti onarımı’ ile örtüşüyor.

Cumhuriyet’in 3 Anayasası ortak paydaları:

-TBMM önünde sorumlu Hükümet,

-Devlet başkanı olarak sorumsuz ve yansız CB,

-Kurul olarak yönetim ve toplu siyasal karar düzenekleri.

MİRAS’IN REDDİ

2017 Anayasa değişikliği, bunların hepsini tasfiye ettti. Bununla, aslında, Cumhuriyet anayasacılığı kazanımlarını değil yalnızca, (Devlet başkanlığı ve hükümet ayrılığının nüvesinin atıldığı Fatih dönemine gitmeksizin) 1876’da başlayan anayasal ve siyasal kazanımları da.

Hangi ortamda? OHAL ortam ve koşullarında, üstelik mühürsüz oy ve zarflar geçerli sayılarak.

İki Devlet mirasını reddeden AKP-MHP ikilisi şu üçlü durumu yarattı:

- Özü boşalttı: Cumhuriyet’in üçlü ortak paydası kurum ve yetkileri, tek kişiye verilerek, ‘insan haklarına dayanan laik ve demokratik hukuk devleti”nin içeriği boşaltıldı.

-Açık aykırılık: Tek kişi, çoklu anayasal yetkilerle yetinmedi; anayasal statüsü ile bağdaşmadığı halde parti başkanı oldu.

-Fiili durum: Uygulama ise, her ikisinin ötesinde dezenformasyon, fiili durum, istismar ve ikiyüzlülüklerle örülü.  Anayasadışılıktan birkaç örnek: 2017’de;

-Anayasa ve yasa tekeli yasamaya bırakıldı; ama hemen bütün yasa önerileri bürokrasiden geliyor; Anayasa çıkışları da Meclis dışından.

-Hükümet kaldırıldı, ama Yasama ve yürütme koalisyonu (Cumhur İttifakı), TBMM’yi işlevsiz kıldı.

-Bakanlar, yürütme ve siyaset dışına çıkarıldı; ama seçim sahasına sürülerek AKP-MHP’ye oy devşirme makamları olarak kullanıldı.

 Bu ortamda kotarılan Kişi+Parti+Devlet (K+P+D) füzyonuna, 31 Mart ile merkez+yerel halkası eklenmek istendi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistem (CBHS), tam bir sanal kurgu, bürokratlar grubu olarak ‘fiili kabine’ görüntüsü bile fikir verici…

Ele geçirilen anayasal yetkiler ve bunların keyfi biçimde sürekli kötüye kullanılması,  yürürlükte olanları da uygulanamaz kıldı.  Yargı yetkisi, bunların başında geliyor.

Denetimsiz ve keyfi yönetim,  “devlet, toplum, ülke” üçlüsünde onulmaz tahribat, kırım ve kıyımlara yolaçtı.

“Türkiye ahalisi” (1924), 31 Mart’ta aslında “çifte füzyon”a ‘ hayır’! dedi.

Bu nedenle, sanal CBHS için “gözden geçirme, güçlendirme, tadilat, tamir” vb. söylemler, “yalancı anayasacılık” ifşasından başkası değil.

ANAYASAL YURTSEVERLİK

Bu ortam ve koşullarda doğru, gerçek ve temiz bilgi yaymak, anayasal yurtseverlerin hareket eşiği olmalı.

Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBDBY) ürünü üç anayasa hali ( özü boşaltma, aykırılık ve fiili uygulamalar) ve bunun sürdürülemezliği asla göz ardı edilmemeli.

1. Parti CHP’ye çok yönlü sorumluluk düşüyor. Şimdilik:

-Yürürlükteki Anayasa’ya saygı istemini,  TBMM içinde ve dışında sürekli kılmak,

-PBDBY yerine, Cumhuriyet mirasını ileriye taşıyacak ‘anayasal demokrasi’ hedefine odaklanmak.

“Hangi yüzle yeni Anayasa istiyorsunuz?” anlamlı başlığını atan (16 Nisan)

BirGün’e, “demokratik anayasa” mücadelesinde nice ‘0’lı yıllara!

2024, çok yönlü toplumsal seferberlikle 1924 ruhunun canlandığı yıl olsun!