“Başınıza 128 milyar dolar kadar taş düşsün”!
“Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme” (PBYDBY) tasarlayıcıları, biçimlendirdikleri Anayasa’yı uyulması zorunlu norm olarak değil, iktidarları için meşruluk ve süreklilik aracı olarak kullanıyor.
Örneğin, Anayasa’ya göre, Bakanlar, Cumhurbaşkanınca atanır ve görevden alınır.
Hangi görev olursa olsun çekilme (istifa), kişisel bir hak; savaş ve seferberlik veya mecburi hizmet vb. durumlar dışında tamamen görevlinin tercihine bağlı.
İSTİFA DEĞİL, AF
Ne var ki, PBYDBY’de çekilme hakkını kullanamayan bakanlar, CB’den af istiyor. İşte, Resmi Gazete ifadesi: “Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen”. Oysa af, Anayasa’da suçlular için kullanılan bir kavram. TBMM’ye ait olan “genel ve özel af ilanına karar verme” yetkisine ilişkin kayıtlar, sınırlar ve yasaklar sayılı (m.87, 169).
Haliyle, “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” kuralı (md.6) karşısında R.G.’ye yansıyan af temelli kararlar, yok hükmünde.
HESAP VERME DEĞİL, TAŞ
“Kayıp 128 milyar dolar ve istifa eden Hazine ve Maliye Bakanı nerede“ soruları karşısında, Yürütme tekelini elinde tutan AKP Genel Başkanı, “af ettiği” kişiyi sahiplenmek için CHP’ye saldırdı: “ Başınıza damat kadar taş düşsün”.
ABD Başkanı ile başbaşa görüşmesinde Dışişleri Bakanlığı yerine özel bir çevirmen kullanrmasına yöneltilen eleştirilere de benzer bir kaşılık verdi: “Başınıza Tercümanım kadar taş düşsün”.
“SINIR NAMUSTUR”
Kitlesel göçlere ve “sınır namustur” söz ve yazılarıyla göçmen politikasızlığına karşı çıkan CHP, yine PBYDBY’nin hedefi oldu; kolluk güçleri, baskı, yıldırı ve gözaltılar için seferber edildi.
Ülkeyi korumak ve birlikte yaşam sürekliliğini sağlamakla yükümlü PBYDBY, “Türkiye büyüklüğünde başınıza taş düşsün” diyememiş olsa da, Türkiye, düşeyazma eşiğine sürüklendi:
Nüfus: Ülkede yaşayan insan sayısını bile bilemeyen PBYDBY, Saray(lar) harcamaları ile halkı sürekli yoksullaştırıyor.
Ülke: Resmi karar ve işlemlerle sürekli yağmalanan çevre ve ülke, kayıtsız göçmenin de baskısı altında.
Güvenlik: Demografik ve çevresel kuşatma ve yıkım, toplumun güvenlikli gelecek beklentisini tehlikeye atıyor.
NEFRET SÖYLEMİ
“Başınıza taş düşsün” bedduası, nefret ve yandaşlarını suça özendirme söylemi. Oysa siyasal iktidarın, bütün resmi işlemlerden kaynaklı sorumluluk karşısında hesap vermesi, anayasal demokrasinin bir gereğidir.
PBYDBY’nin ana sorunsalı, yürütme için hesap verebilirlik ve siyasal sorumluluk ilkelerini kaldırmış olması. Uygulamada ise, Anayasa’ya aykırı biçimde parti siyasetinin parçası haline getirilen Bakanlar, görevi bırakmak istediğinde suçlu muamelesi görüyor.
ANAYASA SOPASI
2016:“Anayasa suçu işleniyor” (MHP) gerekçesiyle demokratik kurum ve kurallar ilga edildi.
2021: Anayasa sadece meşruluk aracı değil, yönetim sopası ve suç aracı olarak da kullanılıyor (AKP-MHP).
Atatürk, Cumhuriyet ve laiklik karşıtı söylem ve eylemlerin odağı haline getirilen Ayasofya çıkışı demeçler, Anayasa ihlali ötesinde demokratik siyaseti baskılama aracı olarak kullanılıyor.
Bakanlarına istifa hakkı bile tanımayan iradenin, -Türkiye Cumhuriyeti’nin saygınlığını zedeleme pahasına- Taliban’a ısrarla uzattığı müşfik elin havada kalmış olması ise, “PBYDBY’den ibretlik manzaralar”
Kısacası, ‘Türkiye Devleti’nin dua ve beddularla nasıl yönetilemeyeceği” gerçeği, yaşamın her yerine ve anına yansıyor.
ORTAK KARAR İÇİN
Gerçek ve mecaz anlamında “ateş çemberi” içerisinde bulunan Türkiye’de kurul halinde siyasal karar düzeneği yokluğu nedeniyle ortak akıl oluşmuyor ve ülke giderek güvenliksiz bir ortama sürükleniyor.
Karar düzeneği ve ortak akıl için parlamenter rejim, Cumhuyiet’in kuruluşu kadar yaşamsal bir süreç yüzüncü yılında.
Reis değil Anayasa üstünlüğü için, kayıp paraları soranları tehdit eden değil hesap veren bir yönetim için, “sınır güvenliği namusumuzdur” diyenleri baskılayan değil, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü savunan bir yönetim için demokratik hukuk devletine dönüş ivedi ve yaşamsaldır.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne giden yolu açan Büyük Taarruz kutlu olsun!