Merkez Bankası Başkanı H. Gaye Erkan, İstanbul Sanayi Odası’nda yaptığı konuşmada “Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız” demiş. Bu açıklamada üzerinde durulması gereken ifade, sanırım “daha yüksek bir maliyetle de olsa[…] azimli ve kararlı” olmaları. Tabi bu açıklama üzerine sosyal medyada pek çok “piyasacı ekonomist” “yaşa, bravo, işte duymak istediğimiz bu” gibi yorumlar paylaştılar.

MB Başkanının söylediği ve piyasacıların alkışladıkları sözlerin meali şu:  bizim enflasyonu düşürmek için uyguladığımız politikalar birilerine bir bedel ödettirecek, biz de bu bedeli ödettirmekten geri durmayacağız.

O zaman soralım, enflasyonu düşürmek için kimlere bir bedel ödetmeyi göze almışlar?

Enflasyonun patlamasına yol açan yanlış ekonomik kararlara imza atanlar mı bir bedel ödeyecek? Onların bedel ödemeyeceklerini biliyoruz.

Peki, enflasyonun yüksek olduğu yıllarda anormal derecede yüksek karlar eden şirketler kesimine mi bir bedel ödettirecekler? Sanmıyorum ki onların hedefinde böyle bir şey olsun.

Geriye kim kaldı? Evet, güzel kardeşim, sorumlusu olmadıkları bir durumun faturası emekçilere, emeklilere, düşük gelir grubunda olanlara kesilecek. Asıl bedel ödettirmeyi hedefledikleri kesim bunlar.

Bunu ilk olarak çalışanların maaşlarına ve emeklilerin aylıklarına 2024 yılı için yapılacak artışlarda göreceğiz. Biliyorsunuz, Bakan Mehmet Şimşek bu artışların 2024 yılı beklenen enflasyonuna göre yapılması gerektiğini birçok kez ifade etti. Bekledikleri enflasyon yüzde 36.

∗∗∗

Eğer güçleri yeterse maaş artışlarını bununla sınırlandırmak istiyorlar. Oysa biz biliyoruz ki 2023 yılının ikinci altı ayında toplam enflasyon yüzde 40’lar seviyesinde olacak. Öncelikle gerçekleşen enflasyonun yol açtığı kaybın giderilmesi lazım. Bunun üzerine de bekledikleri enflasyonu koyarlar ise olabilir. Ama niyetlerinin o olmadığını biliyoruz.

Sadece artışı sınırlı tutmayacaklar, yılın ikinci yarısı için bir artış daha yapmak niyetinde değiller. Yılda iki kez artış yapılması işini unutmamızı istiyorlar. Üstelik bunu, 2024 yılının ilk altı ayında enflasyonun çok yüksek çıkacağını beklediklerini, kendi yayınladıkları raporlarda söylemelerine rağmen ifade ediyorlar. İşte size bedeli böyle ödettirecekler. Enflasyon artacak, elinize geçen paranın satın alma gücü hızla düşecek ama sizin kaybınızı telafi etmek için bir artış yapmayacaklar.

Sadece ücret artışlarını sınırlı tutmayacaklar, bunu yanında artan vergileri de vatandaşın omuzlarına yükleyecekler. Son altı ayda artırdıkları vergileri biliyoruz. İşte bundan daha fazlasını size ödettirecekler.

∗∗∗

Dün yayınlanan büyüme verilerinde en hızlı artan grubun ne olduğunu biliyor musunuz? Milli gelirin yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 arttığını söyledikleri açıklamada, net vergi gelirinin yüzde 16,5 oranında büyüdüğünü söylüyorlar. Neredeyse büyüme hızının üç katı vergi geliri artışı olmuş. Kim ödemiş bu vergiyi? Deterjan alırken yüzde 20 KDV ödeyen emekli, ikinci kez MTV ödeyen bir çalışan, maktu ÖTV’si 3 katına çıkarılan, akaryakıtı alan kamyon sürücüsü vs. siz ödeyeceksiniz! Üstelik bu ödediğiniz yüksek vergiyi bile yeterli bulmuyorlar. Bakan Şimşek dün yaptığı bir açıklamada “vergiyi tabana yayacaklarını” söylemiş. Tabanda kim var hatırlıyor musunuz? Kredi kartı borcu faizi üzerinden yüzde 30 da vergi ödeyen, telefon alırken yüzde 50 vergi ödeyen, markete gidince bir çok ürüne KDV yanında ÖTV de ödeyen sizler bulunuyorsunuz. Hiç bu iktidardan vergiyi artık tavana yayalım açıklaması duydunuz mu? Duymazsınız.

Ama bunlar daha iyi günleriniz. Anlı şanlı “piyasacı ekonomistler” yaptıkları “analizlerde”  yerel seçimlerden sonra iktidarın “daha kararlı” bir biçimde yeni politikaları hayata geçireceğini söylemiyorlar mı? Hiç merak etmiyor musunuz, bu politikaları neden hemen şimdi uygulamıyorlar da seçimlerin geçmesini bekliyorlar? Madem ülke ekonomisini düze çıkaracak araçları var ise bunları kullanmak için neden 31 Mart’ın geçmesini bekliyorlar?

Evet, siz anladınız. Hani şu “daha yüksek bir maliyet” konusunda “azim ve kararlı” olanlar var ya, işte o azim ve kararlılıklarının arkasında yatan unsurun size ödetilecek bedel olduğu gerçeğidir.

Bu bedeli ödemeye razı olacak mısınız?