Beyin ve sinir arasına sıkışmış Alevi nefreti
Bu kez Alevilere yönelik nefret söyleminin adresinde, Hipokrat yemini etmiş, Beyin-Sinir Cerrahı hekim var. Asırlardır ekilen bir tohumdur nefret. Muaviye zihniyeti ile önce Alevi inancı aşağılandı ve düşmanlaştırıldı. Yetmedi; Alevi kıyımı için “Kızılbaşların katli vacip” fetvaları çıkarıldı. Maraş’ta kırmızı çarpılı kapıları keşfedilmeden önce Yavuz Sultan Selim döneminde ”defterleri yazıla” diye fişledikleri 45 bin Kızılbaşı “defterleri […]
Bu kez Alevilere yönelik nefret söyleminin adresinde, Hipokrat yemini etmiş, Beyin-Sinir Cerrahı hekim var.
Asırlardır ekilen bir tohumdur nefret. Muaviye zihniyeti ile önce Alevi inancı aşağılandı ve düşmanlaştırıldı. Yetmedi; Alevi kıyımı için “Kızılbaşların katli vacip” fetvaları çıkarıldı.
Maraş’ta kırmızı çarpılı kapıları keşfedilmeden önce Yavuz Sultan Selim döneminde ”defterleri yazıla” diye fişledikleri 45 bin Kızılbaşı “defterleri dürüle”diyerek katlettirdi.
Doymadılar… “Yak ula yak” diyerek, Sivas insan yaktılar.
“Bir Kızılbaş öldüren, beş kez Hacca gitmiş gibi sevap kazanır” dediler. Maraş’ta Kızılbaş kıyımına devam ettiler.
Doymadılar… “Benim Kabem İnsandır” diyen Kızılbaş aşıklarını, ozanlarını ve dedelerini idam ettiler.
Doymadılar…
Nefretlerini her alanda ve her meslekten kişilerle toplumun beynine ve sinir uçlarına kadar sokmayı başladılar.
Alevilerin Cemevine “Cümbüşevi”, kadın, erkek, yaşlı, genç, unvanlı unvansız, ayrımı yapmadan herkesi “Can” olarak buluşturan Cem Erkânını “mum söndü oynuyorlar” diye damgaladılar. Doymadılar; insanlığın evrensel değerlerine aykırı karanlık düşünceleri ve nefret söylemlerini beyin ve sinir arasına sıkışmış ideolojik ve teolojik uzmanlarıyla devam ediyorlar.
Adı Mahmut Arslan. Tıp fakültesini bitirdi. “Adam oldu” diye sevindiler. Beyin ve Sinir Cerrahı uzmanı oldu!
“Tıp fakültesinden aldığım bu diplomanın bana kazandırdığı statü,hak ve yetkileri kötüye kullanmayacağıma, hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma,..saygı ve sevgi göstereceğime dil, din, milliyet, cinsiyet, takım, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime, mesleğimi dürüstlükle ve onurla yapacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim” diyerek Hipokrat yemini etti! Ama insan olamadı!
Medical Park Hastanesi’nde görev yapmaya başladı. Attığı twitle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hakka yürümüş annesini ve Alevi kimliğini hedef alarak, “Kızılbaşı niye mi yumrukladı, anasını ….. dua etsin” şeklinde hem Alevi nefretini kustu, hem de yemini ettiği Hipokrat’ın mezarda kemiklerini sızlattı! Adamda diploma ve beyin var, ama akıl tarlasında “insani değerler ve haklar” ekili değil. Genetik hücrelerinden tutun, sinir uçlarına kadar nüfus etmiş bir Alevi nefreti var. Genetik kodlarını değiştirmemiş. Sinir hücrelerinde kan yerine ayrımcılık, kin ve nefret dolaşıyor. Hızını almayıp, “Hastir ordan Yahudi dölü” diyerek İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hakaret edendir.
İnsan hangi meslekten olursa olsun, sözü ve hizmeti mezhepçilik ve ırkçılık değil, insan odaklı olmalıdır. Bir hekimin uzmanlığını insan odaklı değil, mezhep odaklı kullanması suçtur.
Alevi nefreti suçundan dolayı, Medical Park Hastaneler Grubunun “Ayrıştırıcı, saldırgan ve ağır hakaret içeren bu söylemin ülkemizin barış iklimine ağır bir darbe vuracağı muhakkaktır” diyerek, bu “sinir ucunun” iş akdine son vermesi yerinde ve doğru karardır.
Türk Tabipler Birliği’de, bu hekim için “Hekimlerin şiddet olgusunu tasvip edemeyeceği gibi her türlü cinsiyet, ırk, milliyet, etnik köken, din ve mezhep, ahlaki ve siyasi düşünce ayırımına ve ayırımcılığına karşı tutum içerisinde olacağına dair ettiği yemine sadık kalmak zorundadır” diyerek, “mesleki disiplin soruşturması” sürecini başlatmış olması, ayrımcılık, nefret söylemine karşı mücadele açısından önemlidir. Ama en acısı da en biliyor musunuz? Alevilerin bu türden ayrımcılık ve nefret söylemine karşı verdikleri haklı tepkilerine, maalesef kulak verilmemesidir. Ayrımcılık ve nefret suçları karşısında Aleviler olunca Yargı’nın sessiz kalması, AKP hükümetinin ise, Alevi nefreti üzerinde kendisine yalakalık ve yaranma içinde yükselen nefret ve kin söylemi karşısında sus pus olmasıdır.
Alevileri horlanmanın, tehdit etmenin, aşağılanmanın ve linç kültürünün önüne atmanın, bu güzelim ülkenin kadim kültürleri, inançları, dilleri ve kimlikleri ile bir arada, eşit haklarla ve huzurla yaşama istencini tehdit etmekte ve barış ortamını zedelemeye devam etmekte olduğunun görülmemesidir.