En bilindik reklamcılık numarasıdır. Ürünün ambalajını değiştirir, bir yerine de patlangaç marifetiyle “Yeni” ibaresi iliştirirsiniz yeni olur

En bilindik reklamcılık numarasıdır. Ürünün ambalajını değiştirir, bir yerine de patlangaç marifetiyle “Yeni” ibaresi iliştirirsiniz yeni olur. Özellikle sakız ve şampuan gibi ürünlerde bu ambalaj meselesi hayatidir. “Yeni formül” gibi bir lakırdı da eklediniz mi algılar şelale. Bu Yeni Türkiye meselesi de o istikamette ilerliyor. Birileri bir şeylerin “yeni” olduğuna milleti ikna ederken kendi attığı yalana inanan çoban misali “Yeni Türkiye Medyası” diye bir şey olduğuna da ikna oldular. Nasıl, Ertuğrul Özkök, medya dışı sermaye işgali ve promosyon furyası nedeniyle gazetecilik yapılmasına imkân kalmayan 90’lı yıllarda “sit-com gazetecilik” gibi bir şey uydurmuştu ya, işte öyle bir tazyiğe ihtiyaçları var. Bunun farkında oldukları için hazır Yeni Türkiye diye bir ambalaj değişikliğine gitmişken Yeni Türkiye Medyası diye bir kavramı da çoktan çiğnemeye başladılar. Bana sorarsanız, olaylar bir “şampuan reklamı” senaryosunda ilerliyor. Bunu biraz açmak istiyorum bu haftaki Köşe Vuruşu’nda.

AHENKLE DANS EDEN…
Özellikle cemaatle yollar ayrıldıktan sonra, eski iyi günlerde, yani birlikte işlenen günahlardan, AKP tarafını sıyırmak için yandaş gazetecilerin bu “ahenkle dans etme” yeteneğine çok ihtiyaçları var. Tam karşı cenahta da tersine, büyük patronu rahatsız etmeden gazetecilik yapmak için bu dans yeteneği gerekli. Bir de Yok Böyle Dans programında dans eden Güneri Civaoğlu gibi gazetecilerimiz var ama, onların konumuzla ilgisi yok.

ESKİ ŞAMPUAN / YENİ ŞAMPUAN
Yine bilindik bir reklam formatıdır. Ekranı ikiye bölersin; eski şampuanla yıkanmış saçları bir tarafa, yeni şampuanla yıkanmış saçları bir yana koyar bir de “sonuç ortada” lafını patlatırsın olur biter. AKP öncesi Türkiye’de, özellikle 90’lar Türkiye’sinde de gazeteciliğin hali o kadar sefildi ki, oradan bol bol malzeme toplamak mümkün. O rezil manşetlerden birini alıp “aha eskiden böyleydi” demek çoğu zaman yeterli görünüyor. Bunu kendilerinin, Türkiye Gazetesi gibi geçmişi olan gazetelerde yazdığını unutup yapanlar bile var. Boş zamanlarında Türkiye Gazetesi arşivinde dolanmalarını tavsiye ederim. Bir de o saçlar eskiden de kirliydi, ama şimdi kel be kardeşim. Yani gazetecilik şeklen de olsa vardı, şimdi ona bile ihtiyaç yok. Tek gazete bir kişinin iki dudağı.

NEŞE’NİN KEPEK SORUNU
Şampuan reklamlarında sabit bir sorun, bir düşman, bir problem vardır. Neşe’nin kepek sorunu gibi. Bu Yeni Türkiye medyasının varlık motivasyonu da hep bir düşman yaratmakta gizli. Bir süre “darbecilik”, “Ergenekonculuk” üzerine çalışıldı. Gezi sürecinde “faiz lobisi”, “dış mihraklar”, OTPOR sakızı işlendi. Şimdiyse varsa yoksa “paralel.” Tamam haber değeri vardır da, başka manşet mi olmaz arkadaş? Örneğin; Yolsuzluk hiçbir zaman sorun olmuyor. Yolsuzluk, şampuan reklamındaki Pro Vitamin B5 gibi, Jojoba özü gibi sistemin devamı için gerekli motor sanki.

YIKA VE ÇIK
Malum 17 Aralık’tan sonra iş iyice Yıkama işine döndü. Tamam, 17 Aralık iyi niyetli bir operasyon değildi de, tüm “yolsuzluk dosyalarını” yıkayıp aklamak ne vakittir gazetecilikten sayılıyor? Görmezden gelmeyi geçtim, sürekli bir pislik temizleme gayretinin adı ne zamandır gazetecilik oldu? Yeni Türkiye’niz ilk günkü ışıltısında kalsın diye yapılan bu işin adını “tellaklık” koymak isterdim, ama hem “tellaklık” işini yapanları aşağılamak, hem de bir iş yapılıyormuş algısı yaratmak istemem. Bu gazeteciliğin sloganı baştan belli: Yıka ve çık!

YAĞ TERAPİSİ
E-posta kutuma düşecek “Bu hafta yazı biraz gevşek mi olmuş ne?” minvalli iletilere peşin peşin cevap vereyim. Üst üste birkaç hafta sırf analiz yapınca bu hafta, biraz eğlenelim istedim. Sümme hâşa, Ertuğrul Özkök’ün, Çankaya Köşkü’nün yemek takımını 1 sayfa anlattığı yazıları kadar eğlenceli olamaz tabii ama idare ediverin artık. Hem, Yeni Türkiye Medyası’nı hep jöle üzerinden anlattık ama bir kere de şampuan reklamı üzerinden anlatmışız çok mu? Gördüğünüz üzere bir şampuan reklamındaki her şey de mevcut. Diğerine hiç olmazsa reklam deyip geçiyorsun, ama o formülle ciddi ciddi gazetecilik yapınca çok komik oluyor. Geçen bir şampuan reklamında “Yağ Terapisi” diye bir şey duyar gibi oldum. Bu Yeni Türkiye Medyası’ndan sonra, inanın çok ihtiyacımız olacak.