İsrail’in Gazze’deki sivillere saldırısı nedeniyle sanat etkinlikleri iptal edildi. Biz de acımızı içimizde yaşayıp mesleğimizi yapmak istiyoruz. Dünyayı güzelleştirmeye çalışıyoruz ama sonunda üzülen hep biz oluyoruz.

Bize her gün yas
Fotoğraf: Depo Photos

Çok yıllar önce katıldığımız bir televizyon programında, dönemin ünlü tiyatrocuları, dizi oyuncuları ve müzisyenleri olarak yaptığımız işin özellikleri ve zorluklarıyla ilgili moderatörün sorularını yanıtlıyorduk. Programın sonuna doğru verilen bir soruya neredeyse tüm katılımcılar aynı yanıtı verdik: “Bir daha dünyaya gelsek yine aynı mesleği seçeriz ama çocuklarımızın bu işi yapmasını istemiyoruz.”

Ne kadar haklı olduğumuz- dizi film oyuncuları hariç- gün gibi ortada. Pandemi döneminde başlayan ‘görmezden gelme’ durumu tüm hızıyla devam ediyor. Bir maden ocağı çöktüğünde, bu facianın sorumluları değil bizler cezalandırılıyoruz. Mehmetçiğe pusu kurulduğunda, pusuyu kuranlar değil, bir savaş çıktığında savaşı çıkaranlar değil yine bizler cezalandırılıyoruz.

En çok barıştan yana olanlar, savaşa karşı çıkanlar, insan haklarından yana olanlar, şiddet nereden gelirse gelsin karşı çıkanlar yani bizler sürekli mağdur durumda bırakılıyoruz.

Herkes işine gücüne giderken, evine ekmek parası götürürken bizler kara kara bu ayı nasıl geçireceğimizi düşünüyoruz. Defalarca yazdım bu ülkede ekonomik durumu iyi olan sanatçıların belki de bin katı kadar günübirlik, yevmiye ile üç kuruş paraya sabahın ilk ışıklarına kadar çalışan müzisyenler var. Biz müzisyenlerin bu çalışma koşullarını iyileştireceğimize onların durumunu daha da zorlaştırıyoruz.

İsrail’in acımasız bir şekilde Gazze’deki hastaneyi bombalayıp yüzlerce sivilin öldürülmesine neden olmasına tüm müzik dünyası en yüksek perdeden sesini yükseltmedi mi? Tarkan, Şahan Gökbakar, Hadise, Mustafa Sandal, Bergüzar Korel, Oktay Kaynarca, Cenk Eren, İrem Derici, Haluk Levent, Derya Uluğ, Fazıl Say başta olmak üzere yüzlerce sanatçı tepkisini göstermedi mi? Bir de anlamadığım -ve de yine defalarca yazdığım- biz acılı bir günde nasıl şarkılar söyleyeceğimizi bilmiyor muyuz? Yıllar önce bir canlı yayında tek konuk olarak katıldığımız bir televizyon programında bir askeri uçağın düştüğü haberi gelmiş ve biz bu ortama uygun şarkıları bağırmadan çağırmadan söylemiştik.

GORA’DAN DA MI KOMİĞİZ

Yine böyle bir kriz ortamında bizim konserlerimiz iptal edilirken bir televizyon kanalında Cem Yılmaz’ın ‘Gora’sının yayımlanması üzerine de “Bizim şarkılarımız Cem Yılmaz’ın filminden daha mı komik” diye bir paylaşım yapmıştım. Ayrıca milli yas neleri kapsar diye baktığımız zaman düğünlerle, oynanacak futbol, basketbol, voleybol maçlarıyla ilgili kesin bir bilgi yok. Yerel yönetimlerin etkinlikleri için de kesin bir yasaklama yok. Konserler, dinletiler, gösteriler yerel yönetimlerin inisiyatifine bırakılmış.

Ama ben yakınen biliyorum ki birçok yorumcu arkadaşımın büyükşehir belediyelerinde verecekleri konserler iptal edildi. Bir kişi çıkıp da bizim bu yaşananlara üzülmediğimizi, kayıtsız kaldığımızı söyleyebilir mi? Hayır. Biz de acısını içinde yaşayan ama işini yapan meslek gruplarından olmak istiyoruz. Bu kadar basit. Dünyayı elimizden geldiğince güzelleştirmeye çalışıyoruz ama sonunda üzülen hep biz oluyoruz…