Sene sanıyorum1985. Levent Kırca ve tüm tiyatro ekibi Hodri Meydan Kültür Merkezi’nin arkasındaki açık garajın bir köşesinde mangal eşliğinde muhabbet ediyoruz. Levent ağabey konuşmasının arasında “Ben de sizi çok seviyorum ama Sadri Alışık’ın Ayhan Işık’ı sevdiği gibi değil” dedi. Hiç unutmadım bu sözü. Gerçekten de birçok insanı seviyoruz ama bazılarını daha fazla. Her sene bir başlangıçtır ve içinde de hep bir umut taşır. Bu sene de umarım candan sevdiklerimizin sayısı artar. Ne güzel demiş şair, “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey”. Aslında her gördüğümüzü her tanıştığımızı sevecek değiliz. Bence sevmenin yollarından biri de karşımızdakini dinlemek, anlamaya çalışmak. Ama ne yazık ki her konuda o kadar çok bilgi sahibi olmadan ve önyargılı konuşuyoruz ki, konuşmaktan dinlemeye fırsat kalmıyor ve de ortaya bugün yaşadığımız olumsuzluklar kalıyor.

ÖFKENİN ZARARI KENDİMİZE

Bizim zaman zaman buluştuğumuz dört kişilik bir ekibimiz var. Ben, ağabeyim Gökhan, kızım Dilhan ve sosyolog dostumuz Nurdoğan Arkış. O masada -tabii ki Nurdoğan’ın bilgisi ve yönlendirmesiyle- sadece olumlu, bizi güldüren, neşelendiren şeylerden konuşuyoruz. Gecenin sonunda da hepimiz birbirimiz hakkında olumlu düşüncelerimizi birbirimize aktarıyoruz. O kadar iyi geliyor ki. Ben ruhumun temizlendiğini hissediyorum bu buluşmalar sonrasında. Sizlere de öneririm. Her türlü zorluğa karşı aslında bizim nasıl tepki verdiğimiz de önemli. Kendi alanımdan söz edeyim. Diyelim ki verdiğimiz bir konserde çok az seyirci var. “Bu kadar az seyirciye çalınır mı?” da diyebiliriz, bu kadar insan vaktini ayırıp, bilet parası verip bu İstanbul trafiğinde kim bilir nereden bizi dinlemeye gelmiş de diyebiliriz. Biz her zaman ikinci yolu seçtik. Hatta zaman zaman beklediğimizden az seyirci geldiği zaman sahneden seyirciyi sayıp “Tamam siz bizden kalabalıksınız, o zaman çalabiliriz” diye işi mizah yoluyla geçiştirdiğimiz de olmuştur. Her birimiz aynı olaylara farklı tepkiler verebiliriz ama unutmayalım ki sinir, kavga, öfkenin en sonunda zararı bize olur.

YÖNETMENLERİN TARTIŞMASI

Son günlerde iki önemli yönetmenimizin hem de sosyal medya üzerinden tartışmasına şahit olduk. Hem Nuri Bilge Ceylan hem de Zeki Demirkubuz hayranı olduğum iki yönetmen. Söyler misiniz kime faydası oldu bu tartışmanın? Kazananı kim? Kazananı yok ama kaybedeni milyonlarca sinema seyircisinin hayal kırıklığı. Tarihte birçok sanatçı kavgası var. Kimi uzlaşıyla biten kimi ise hâlâ devam eden. Aslında bilemiyorum böyle bir gerginliğin üretime bir katkısı olabilir mi? Ama kızgınlıkla ya da kıskançlıkla yaratılan herhangi bir eserin sanat tüketicisi tarafından beğenilme olasılığı bence çok düşük. Zira kişisel görüşüme göre bir eser onu yaratan sanatçının o anki duygularını da yansıtır. Bu tarz negatif duygular karşı tarafa da geçer. Kısaca öfkeyle kalkan zararla oturur. 2024 yılında hepimize bol kahkahalı, sağlıklı, bereketli ve mutlu günler dilerim. Kalın sağlıcakla…