Artan hayat pahalılığı nedeniyle, geçim gittikçe zorlaşmakta. Özellikle sabit geliri olanlar fiyat artışları karşısında her gün daha çok zorlanmakta, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamamakta. Sabit gelirliler arasında en zor durumda olan grup ise emeklilerimiz. Mayıs ayından beri 7 bin 500 lira olan “en düşük” emekli aylığında herhangi bir değişiklik yapılmadı. Bu dönemde birikimli enflasyon yüzde 35 olmasına rağmen emekli aylıklarında tek kuruş artış alamayanlar büyük bir beklenti içine girdi ve aylıklarının iyileştirilmesini beklemeye başladı.

∗∗∗

Aradan 6 aya yakın zaman geçmesine rağmen emekli aylıkları değişmeyen bu gruba “Cumhuriyet’in Yüzüncü Yılı” nedeniyle, bir defaya mahsus, 5 bin lira “ikramiye” verileceği duyuruldu. Aylıklarında kalıcı iyileştirme olmadığı için hayal kırıklığına uğrayanlar, “hiç yoktan iyidir” diyerek bu paranın ödenmesini beklediler.

İlk açıklamalarda bu ikramiyelerden sadece çalışmayan emeklilerin yararlanacağı duyuruldu. Aldığı aylık ev kirasını bile karşılamaya yetmediği için çalışmak zorunda kalan, temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ek gelir yaratmak durumunda olanlara yönelik iktidarın bu ayrımcı tutumu hakkaniyetle bağdaşmamakta.

İkramiyelerin ödeme tarihi gelip çattığında bundan yararlanamayacak olanların kapsamının iktidar tarafından nasıl genişletildiğine de tanıklık ettik.

Çiftçi Kayıt Sistemi(ÇKS)’ne kayıtlı olan emeklilere de bu ikramiye ödenmiyor. Böyle bir uygulamaya dair bir açıklama olmamasına rağmen, banka hesaplarında ikramiyenin yatırılmadığını görünce bu durumun farkına varıldı. İktidarın sessiz sedasız, en yoksul kesim üzerinden ince hesaplara giriştiği ortaya çıktı.

Pek çok yerden gelen haberlerden anlaşılıyor ki sisteme kayıtlı olduğu için 5 bin liralık ikramiyeyi alamayacak olanlar, kayıtlarını sildirip sistemden çıkmaya çalışıyorlar. Eğer ÇKS’de bulunmanın getirisi 5 bin lira ya da daha fazla olsaydı bu insanlar kayıtlarını sildirmezlerdi.

Peki, iktidar en zorda olanlara bile ödeme yapmaktan neden kaçınıyor? Bu sorunun yanıtı ekonomi yönetiminin “sıcak para” bulmak için kapı kapı dolaştığı finans merkezlerinde yaptığı açıklamalarda mevcut. Ne diyor ekonomi yönetimi? “Bütçe disiplinini sağlayacağız.”  Bunu neden yabancı fon yöneticilerine söylüyorlar? Onlara vermek istedikleri mesaj gayet net: siz endişe etmeyin, biz bütçe olanaklarını öncelikli olarak size yapacağımız faiz ödemeleri için kullanacağız, korkmadan gelin.”

∗∗∗

Gördüğünüz gibi iktidarın önceliği vatandaşın refahını artıracak işler yapmak, kamu kaynaklarını vatandaş için kullanmak değil. Büyük umut bağladıkları sıcak para bir an önce Türkiye’ye gelsin, bu onların birincil amacı. Ama bugüne kadar para getiren de olmadı. Bundan sonra gelir mi? İktidar, o paralar gelsin diye size daha büyük bedeller ödetmekten geri durmayacaktır.

Birkaç hafta içinde asgari ücret görüşmeleri başlayacak. 2024 yılında ücretlere hangi oranda artış yapacaklarını göreceğiz. Ama bu konudaki temel yaklaşımlarının ne olduğunu biliyoruz: önümüzdeki yılın beklenen enflasyonu kadar artış yapmak istiyorlarmış.  Eğer bunu size teklif ederlerse, önce 2023 yılının ikinci yarısında oluşan birikimli enflasyon kadar bir artış isteyin, üstüne de satın alma gücünüzü korumak için, beklenen enflasyon kadar ilave bir artış talep edin. Temmuz- Ekim dönemi için gerçekleşen enflasyon, TÜİK verilerine göre yüzde 30. Bir de Kasım ve Aralık verilerini eklediğimizde 2023 yılının ikinci yarısı için muhtemelen yüzde 40’ın üzerinde bir enflasyona ulaşacağız. İşte bu ikisinin toplamından azına razı olmayın.