Dün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faiz kararı açıklandı. MB faizi 500 baz puan artırılarak yüzde 30’dan yüzde 35’e yükseltti. Böylelikle ekonomi politikalarının “rasyonele” döneceği ifade edildiği tarihten bugüne, politika faizi 4 kattan fazla artırılmış oldu. Ama hala bu seviyeyi yetersiz bulanlar için de iyi bir haberi duyuru metninde okuduk: faiz artırımları devam edecekmiş. Yıl sonu geldiğinde artık yüzde 40 mı olur, daha yüksek mi olur göreceğiz.

Başka yerlerde bu faizin nelere yol açacağını okursunuz. Ama izin verirseniz size etkisi ne olur onu yazayım.

∗∗∗

Ekonomi yönetimi faiz artışlarının “iç talepte dengelenmeye” yol açmasını bekliyor. Cümlenin afili olmasına bakmayın, vatandaşın para harcamasını zorlaştırmasını bekliyorlar. Çünkü düşünceleri o ki eğer faiz artarsa vatandaş borçlanarak harcama yapmaz, talep düşer, bunun sonucunda da enflasyon düşer. Hatırlayın, daha birkaç hafta önce Bakan Şimşek, talebin güçlü olduğunu göstermek için, kredi kartı harcamalarında ne kadar çok artış olduğundan, bunun sınırlanması gerektiğinden filan bahsediyordu.

Dolayısıyla kredi kartı faizi ne kadar yüksek olursa vatandaş da o derece az para harcar sanıyorlar.

Faiz artışlarının kredi kartı harcamalarına nasıl etkisi olmuştur diye merak edip dün BDDK’nin sitesindeki verilere baktım.

Faizleri artırmaya başladıkları Haziran ayı ortasından 20 Ekim tarihine kadar olan dört aylık dönemde vatandaşın taksitsiz kredi kartı borcu yüzde 44 artmış. MB faizi artırmış, borçlanma maliyeti artmış ama vatandaş bunu hiç umursamayarak daha fazla borçlanmış. Taksitli (faiz uygulanmayan) borçlardaki artış oranı ise sadece yüzde 9,8 olmuş. Bu dönemde ortaya çıkan enflasyonun üçte biri kadar bile artmamış.

Kredili mevduat hesaplarında da benzer bir borç artışı görüyoruz. Bankada hesabınızda para yokken ATM kartınız ile bakiyenizi eksiye düşürerek çekebildiğiniz para var ya, işte o. Faizler artmaya başladıktan sonra KHM’lerin artış oranı yüzde 26’yı geçmiş.

Bu bize ne gösteriyor? Geliri ihtiyaç duyduğu harcamalara yetmeyen vatandaş mecburen borçlanıyor. Başka ne yapabilir ki? Para yok. Vatandaşın öyle “faiz maliyeti” filan gibi hesaplamalara girmediği açık.

Dün yapılan artışla birlikte, borçlanmak zorunda kalan ve bunu da ağırlıklı olarak kredi kartı ya da KMH üzerinden yapanların omuzlarına yüklenen faiz yükünde çok ciddi bir artışa daha gidilmiş oldu.

Eğer kredi kartı borcunuz var ise (çoğu okurumuzun var), 1 Kasım’dan itibaren uygulanacak faiz oranlarının ciddi şekilde arttığına ilişkin mesajları bankanızdan önümüzdeki hafta alacaksınız. Gelen mesajda kredi karı harcama faiz oranının aylık yüzde 3,71’e, nakit çekme (KMH’lerde bu grupta) faiz oranlarının ise aylık yüzde 4,82’ye “değiştirildiğini” okuyacaksınız. Ama bu bilgi sizin gerçek maliyetinizi göstermeyecek. Bir de bunun üzerinde ödeyeceğiniz vergi ve fonları (ki toplamı yüzde 30) eklediğimizde aylık maliyetleriniz, harcamalar için yüzde 4,82, nakit çekimi için ise yüze 5,81 olacaktır.

Gelin bir de bunların yıllık karşılığının ne olduğuna bakalım. Harcamalardan kaynaklanan kredi kartı borcunuzun yıllık faiz oranı Kasım ayı için yüzde 76, nakit çekerek borçlanmanız halinde ise yüzde 97 olacaktır.

∗∗∗

Önümüzdeki ay MB faizleri bir daha artırırsa (ki MB artıracağını söylüyor) yıllık faiz yüze 100’ü geçmiş olacak.

Korkarım yıl sonu geldiğinde politika faizi yüzde 40 olursa, kredi kartı faizi yüzde 105’e filan ulaşmış olur.

Düşünsenize, 2024 yılına girdiğinizde kredi kartı faiz oranı yüzde 100’ün üzerinde ama o yıl için bekledikleri enflasyon yüze 33! Bekledikleri enflasyonun üç katı oranında kredi kartınıza faiz ödeyeceksiniz, ama gelir artışınızı “bekledikleri”  enflasyon olan yüzde 33’e göre yapacaklar.

“Rasyonele dönüşün” ne olduğunu şimdi daha iyi anlıyor musunuz?

Ne yapsınlar, irrasyonel mi olsunlar?