Son 24 saat olağanüstü bir şey yaşanmasa 31 Mart seçimleri iktidarın en sesiz seçimi olarak tarihe geçebilir. Kampanya dili sözü müziği seçmene ezberletilemedi bile. Adaylar neredeyse yok gibi. Hamza Dağ gibi hafif kıpırdayanlar ise parti amblemi bile taşımıyor.

İktidarın mutlak üstünlük kurduğu il ve ilçe sayısı bir önceki yerel seçime göre çok azalmış görünüyor. Ama yine de son karar seçmenin ve bu ancak 31 Mart gecesi öğrenilebilecek.

ERDOĞAN’IN AÇMAZI

Şubat ayı itibarıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ittifak adına sahaya çıktı. Ülkenin önemli tüm kentlerinde mitingler düzenledi. Daha önce gelmesi beklense de dün itibarıyla Erdoğan artık İstanbul’da. İlk kez büyük projelerin, güçlü vaatlerin, şiddetli saldırının olmadığı bir kampanya yürüttü. Bunun bir tercih mi yoksa zorunluluk mu olduğu tartışması çok su kaldırır. Ama gerçek şu ki son derece etkisiz bir kampanya yürüttü.

Tüm seçim boyunca sürekli tekrarladığı tek gündem CHP İstanbul İl Binasını satışı sırası gerçekleştiği anlaşılan beş yıl önceki para sayma görüntüleri. AKP adayları da kurmayları da bu görüntüler üzerine her mitingde kısa da olsa değindi Ama mevzu o kadar etkisizdi ki onlar bile konuşmalarında en çok birkaç cümle yer verebildi.

EMEKLİLER VE FİLİSTİN

AKP adaylarını ve Erdoğan’ı zorlayan en önemli konulardan biri ekonomik kriz oldu. Bu konu içinde emeklilere de ayrı bir başlık açmak gerekiyor. Tüm muhalefet partilerinin ana gündemi olan yaşlı yoksulluğu” kadar siyasi tarihi boyunca Erdoğan’ı zorlayan bir konu olmadı. Buna 17-25 Aralık operasyonları dahil edebiliriz. Basıncı o kadar kuvvetli yaşadı ki Erdoğan’ın “Kaynağımız yok” açıklamasına rağmen kurmayları son güne kadar ‘müjde’ beklentisini canlı tutmak zorunda kaldı. Geçen hafta gerçekleşen Ankara mitinginde mesele banka promosyonuna kadar geldi.  Ama bu müthiş promosyona rağmen çok açık ki Erdoğan seçim sürecinde emeklilerin gönlünü alamadı. Yaklaşık 15 milyon emekli ile gönül köprüsünde ciddi bir tahribat oluştu. Bu tahribatın ne kadarı sandığa yansıyacağını yaklaşık 24 saat sonra göreceğiz.

Yerel seçimin en tartışılan partisi hiç kuşku yok ki Yeniden Refah oldu. Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın tökezlemesini fırsat bilen fatih Erbakan rüzgârı arkasına alıp yelkenlerini şişirmişe benziyor. Yeniden Refah’ı Erdoğan karşısında güçlü kılan en önemli başlıklarından biri de bugüne Filistin ve bu bağlamda Ortadoğu dış politikası oldu. Bugüne kadar her seçimde Erdoğan’ın ağzında sakız olan meseleye ilişkin Yeniden Refah’ın talepleri karşısında geçiştiren bir dil kullanıldı.

Fatih Erbakan Erdoğan’ın açığını bulduğu her an sinir ucuna şöyle bir dokunmayı çok sevdi. Filistin en açık yara gibi orta yerde duruyor.

BAHÇELİ NEREDE?

Biri büyükşehir olmak üzere 11 il belediyesi Cumhur İttifakı’nın diğer ortağı MHP’ye ait. Bu seçimde 2 büyükşehir ve 22 ilde kendi adayları ile seçime giren MHP hem ittifak ortaklarından hem de lideri Bahçeli’den çok fazla destek alamadı. Bahçeli şubat ayı içerisinde bir iki miting ve kapalı toplantı dışında kitlenin karşısına çıktığı tek an partinin kurultayı oldu.

Seçim öncesi Erdoğan ile birlikte planlanan mitinglerin hiçbiri gerçekleşmedi. Seçimin hemen ardından en çok konuşulacak konulardan biri de Bahçeli’nin kurultay sonrası neden seçim çalışmalarının parçası olmadığı olacak.

Bahçeli’nin ağrılığını koymaması-koyamaması örgütü de etkilemişe benziyor. Aday çıkardığı illerde hasbelkader durumu idare ederken onun dışında AKP adaylarına son derece mesafeli bir görüntü verdiler.

Ankara kulislerinde bu fotoğrafın arka planında yenilgiye ortak olmama duygusunun olduğu konuşuluyor. İster bu gerekçe ister başka bir gerekçe olsun olası bir yenilgi durumunda Cumhur içi tartışma beklenilenden hızlı ve sert bir şekilde derinleşebilir.

İktidarın kendini tahkim etmesi üzerine kurulan yerel seçim hikayesinin sonuna renksiz, kokusuz ve siyasetsiz bir şekilde gelindi.

Tüm bu keyifsizlik içinde yerel seçim Erdoğan ve rejimin fütursuzluğuna yanıt vermek için bir fırsat sundu. Görünen o ki halk, muhalefetin tüm hataları ve geç kalmışlığına rağmen iktidara bu yanıtı verecek. Bu yanıtın kuvveti iktidarın önümüzdeki döneme nasıl başlayacağını da belirleyecek.