Seçimin ilk ve en büyük kaybedeni Erdoğan’ın şahsında Saray Rejimi oldu. Balkon konuşmasına bakınca ortada bir hezimet yok hatta demokrasinin zaferi var. Ama ses tonuna, yanındakilere ve konuşmanın satır aralarına bakınca Erdoğan’ın içinin çok rahat olmayacağı görülecektir.

Konuşma sırasında yanında ne aday ne de partiden üst düzey bir yönetici vardı. Anlaşılan herkese eşit mesafede ve sil baştan kurgulamayı deneyecek. Özellikle parti organlarında ciddi bir değişim beklentisi başladı bile.

Konuşmasında kapsayıcı vurgular vardı. Ama satır aralarına bakıldığında aslında zaman kazanmanın ötesinde anlamı olmayan cümleler kurduğu çok açık. Anlaşılan bu hafta düşünecek, bayramdan sonra harekete geçecek.

Erdoğan’ın nisan ayı içinde yapacağı olası hamleler ne olabilir şöyle bir sıralayalım isterseniz.

İLK HEDEF PARTİ

Yenilgiyi asla üzerine almayacağı için ilk hedefi parti örgütü olacak. İl başkanları ve örgütlerden sorumlu isimler peşi sıra “affını isteme” açıklaması için sıraya girecektir. Bahar temizliği mayısı bulmaz.

KABİNE DEĞİŞİR Mİ?

Değişiklik sadece parti yönetimiyle sınırlı kalmaz. Erdoğan neredeyse tüm bakanları İstanbul’a yolladı. Hepsi sahadan rapor verip durdu. Ama bu durum istenilen sonucu vermediği gibi halktan da tepki aldı. Özellikle bazı bakanların negatif etkisi bile oldu. Ekonomi, Milli Savunma, Dış ve İçişleri hariç hiçbir değişiklik sürpriz sayılmamalı. Şimşek’in adı değişecekler arasında çok fazla geçiyor. Ama kısa vadede böyle bir gelişmenin yaşanması neredeyse imkansız. O hamle seçim öncesi hamlesi olarak rezervde durur.

İTTİFAK NE OLACAK?

Erdoğan yaptığı balkon konuşmasında Bahçeli’ye teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Seçimin sonucu MHP’yle ilişkilerini gözden geçirecek bir sonuç üretmez. Ama bu Bahçeli’nin durum değerlendirmesi yapmasının önünde engel değil. Önümüzdeki günlerde sağlığı el verdiği kadarıyla ikiliyi birlikte kameraların karşısında göreceğiz. Bahçeli yeni bir yol haritası hazırlığına başlamıştır.

AJANDADAKİ HAMLELER

Erdoğan’ın kafasındaki atılacak hamleler bunlarla sınırlı değil. Bu başlıklar ilk elden yapacakları. Ajandasındaki başlıklar olduğu yerde duruyordur. Asıl mesele yerel seçim sonuçlarının, ajandasına zarar vermeden nasıl toparlanacağı.

Dört yıl boyunca (en azından üç yıl) seçimsiz bir dönem var. Bu dönemde Erdoğan’ın yapmak istediklerini birkaç başlıkta toplamak mümkün.

Birincisi ekonomide mesafe almak zorunda. Mehmet Şimşek’le birlikte önümüzdeki bir iki yıl ücretleri ile geçinenler, üreticiler ve emekliler açısından çok daha zor geçecek. 2028 seçimi öncesi “toparlama” hedefiyle bir program ve acı reçete önümüzde duracak.

Buna eşlik edecek hatta uygulanacak acı reçeteyi unutturacak siyasi hamleler gerekli. Anayasa tartışması bunlardan biri. Bir yandan tüm ülkeyi meşgul edecek diğer yandan muhalefeti parçalamak için zemin hazırlamış olacak.

Bu duruma eşlik edecek baskı yasalarını devreye sokup toplumsal muhalefetin eve hapsedilmesi ise pastanın üzerindeki çilek olacaktır.

Bu, Erdoğan’ın 28 Mayıs 2023 tarihli seçimin hemen ardından aklından geçenlerdi. O tarihten bu yana yerel seçimi hedef olarak belirlemesinin de arkasında yatan gerçek buydu. Yenilen muhalefete son darbe vurularak iş düzleştirilecekti. Ama öyle olmadı.

ÇÜNKÜ İKLİM DEĞİŞTİ

Yerel seçimin en belirgin sonuçlardan biri de ülkenin ikliminin değişmesi. Kasvetli hava dağılmaya başladı. Tek güç olarak ortalıkta dolaşan iktidarın façası fena bozuldu. AKP’nin ve Erdoğan’ın yenilme ihtimali bir kez daha görüldü. Bu durum her şeyden önce toplumun direncini artırdı.

Bu direncin muhalefet partilerinin tamamına ve TBMM’ye yansıması kaçınılmaz olacak. İşte tam o durumda Erdoğan’ın ajandası işlevsiz bir kağıt parçasına dönebilir. Bu durumu kalıcı kılacak olan ise toplumsal muhalefetin örgütü ve sürekliliği olan yaşayan bir varlığa dönüşmesi ile ilgili olacak.

Yerel seçim sonuçlarına burun kıvıranların değişen iklime bakmaları yeterli olacak.