Google Play Store
App Store

Ekonomideki kötü gidişat erken seçim taleplerinin şiddeti ve sıklığını artırdı. Hoş, erken seçim olmasa da en geç 2023 yılında bir seçim var ki, onun için de fazla vakit kalmadı. Tam bir yıl önce ABD’deki başkanlık seçimi öncesi sosyal medyada alınan önlemleri hatırlıyorum. Hedeflemeli siyasi reklam yasağından artan moderasyona, Twitter’da alıntısız retweet yapmaya getirilen frenlemeden yanlış bilgi içeren tweetlerin işaretlenmesine (platformlardan atılan Trump’ın tweetleri başta) kadar olağanüstü hâl ilan edilmiş gibi bir hava vardı. Bu önlemlerin bir kısmı seçimden sonra kalıcı oldu. Maalesef dünyanın geri kalanındaki seçimler söz konusu olduğunda, platformlar, ABD seçimlerinde gösterdikleri ya da göstermeye zorlandıkları özeni göstermiyorlar. Çünkü birkaç hafta önce yine bu köşede* belgeleriyle değindiğim gibi tüm ülkelerin demokrasisi Facebook için eşit önemde değil.

Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda, erken ya da zamanında seçim halinde, sosyal medyanın buna hazır olup olmadığı ve neler yapılması gerektiği sorusuna cevap arayacağım.


SİYASİ REKLAM AB’NİN GÜNDEMİNDE

Hedeflemeli siyasi reklamın önemi, insanların en hassas oldukları konuları nokta atışı tespit edip, kişiye özel yalanlar üretmeye imkân vermesinden geliyor. Geçen hafta Avrupa Komisyonu’ndan sızan bilgilere** göre; Facebook, Google ve çok sayıda siyasi partiye, hedeflemeli reklamlarda kullanıcıları nasıl hedefleme biçimlerine dair büyük para cezalarının gelmesi gündemde. Ayrıca yeni AB yasa tasarısına göre; ırk, din, cinsel yönelim gibi kategorileri içeren hedeflemeli siyasi reklamların da yasaklanması söz konusu. Tasarının bir başka detayı ise bu konudaki şeffaflık talebi. Yani, eğer bir hedefli siyasi reklam yapıldıysa, platformların bununla ilgili bilgileri şeffaf bir şekilde ulaşılabilir hale getirmesi gerekiyor. “Hangi siyasi parti ya da odak, hangi kriterleri kullanarak, kimleri hedefledi?” bunun herkese açık olması söz konusu. Bunların bir kısmı zaten platformlar tarafından sunuluyor ama zorunlu hale gelmesi aynı şey değil. Zaten Facebook ya da yeni adıyla Meta da bu tartışmalarda ön almak için, 9 Kasım’da; sağlık, ırk, etnik köken, siyasi bağlantı, din ve cinsellikle ilgili hedeflemeyi kaldıracağını açıklamıştı. Yani onlar da tehlikenin pekâlâ farkında ama bunun yasal altyapısının düzenlenmesi şart.

SORUN SİYASİ REKLAMDAN BÜYÜK

Aslında hedeflemeli siyasi reklamdan çok daha büyük bir sorun var. O da Facebook başta platform algoritmalarının etkileşimi artırmak için öfkeli akışı ödüllendirmesi. Bu halledilmesi gereken acil bir sorun. Bu durum sorunun sadece siyasi değil, ticari bir nitelik kazanmasını da sağlıyor. MIT Technology Review’de çıkan bir incelemeye*** göre, Facebook ve Google gibi teknoloji devleri, küresel yanlış bilgiyi bilmeden ya da önemsemeden finanse ediyorlar. Facebook’un Hızlı Makaleler (Instant Articles) özelliği üzerinden gidelim. Burada ürettiğiniz makale ya da habere tıklama başına para verildiği için bu birilerinin iştahını kabartıyor. Böylelikle gerçek veya yalan olduğuna bakmadan insanların ilgisini çekerek daha fazla tıklama almak üzerine bir endüstri kuruluyor. Bunun adı “Tıklama Tuzağı Çiftlikleri” koyulmuş. 2020 ABD seçimlerinin en az bir yıl öncesinde Makedonya ve Kosova’da kurulan tıklama tuzağı çiftliklerini eski Facebook Veri Bilimcilerinden Jeff Allen tespit etmişti. Burada dikkat edilmesi gereken şey şu, bu çiftlikler her zaman siyasi amaçla kurulmuyor. Hangi tarafa yaradığına bakmaksızın seçim öncesi gerilimli gündemde heyecanlandırıcı ve öfkelendirici sahte içerik üreterek tıklama almaya çalışıyorlar. Çünkü platformlar ne olduğuna bakmadan bunun karşılığında önemli paralar ödüyor. Ticari amaçla kurulan bu çiftliklerin, siyasi ajandalara sahip güçler tarafından ele geçirilmesi de oldukça mümkün. Başka bir yöntem de seçimden çok önce kurulan Facebook gruplarının seçim öncesi aniden dönüşüvermesi. Örneğin; “haydi x takımının cefakâr taraftarı kaç kişi olduğumuzu gösterelim” diye bir grup kurabilir ve seçim sürecinde aniden siyasi amaçlı içerik pompalamaya başlayabilirler. Bunun örneği de çok.

Görüldüğü üzere, sosyal medyanın ortamı, herhangi bir ülkede herhangi bir seçimde sağlıklı bir ortam sağlamaya hazır değil. ABD seçimi öncesi alınan olağanüstü önlemlerin de diğer ülkelerde olup olmayacağı bilinmiyor. Türkiye’de Ekim ayında meclise geleceği söylenen sosyal medya düzenlemesini ise Kasım biterken hâlâ göremedik. Bu düzenleme bu konulara nasıl yaklaşacak bilmiyoruz. Düzenleme salt mevcut iktidarı koruma amaçlı gelirse, iktidar dahil kimseye bir faydasının olmayacağı açık. Diğer yandan sosyal medya düzenlemesi dediğimiz şeyin salt sansür olarak anlaşılmaması için de bu konulara dikkat etmek şart. Türkiye’de geleneksel medya yaygın olarak ele geçirildiği için sosyal medya muhalefete bir nefes alma olanağı sunuyor olabilir ama kötü niyetli odaklara da başka fırsatlar sunuyor. Hiçbirini göz ardı edemeyiz.

* https://www.birgun.net/haber/facebook-icin-butun-ulkeler-esit-bazilari-daha-esit-364896
**https://www.politico.eu/article/political-ads-europe-facebook-google
*** https://www.technologyreview.com/2021/11/20/1039076/facebook-google-disinformation-clickbait/