Google Play Store
App Store

Belki fark etmişsinizdir, ülkedeki ekonomik kriz derinleştikçe iktidar tarafından açıklanan “müjdelerin” sayısı da artıyor. En son, Pazartesi akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamu bankaları aracılığıyla aylık yüzde 0,99 ya da 0,88 faiz oranlarından konut kredisi kullandırılacağı duyuruldu.

Tabi bu müjdenin sadece faiz oranına bakarsanız gerçekten iyi bir imkân olduğunu düşünebilirsiniz. Enflasyonun yüzde 70 olduğu ve artmaya devam ettiği bir dönemde yıllık yüzde 12,5 faiz oranı cazip olmanın ötesinde iyi bir fırsat. Eğer yararlanabilirseniz tabi.

Peki, bunun size bir faydası var mı? Siz de bu ucuz kredi imkânından yararlanabilecek misiniz?

Bu krediyi kullanmak için önce alacak bir ev bulmanız lazım. Yanlış anlamayın, ev yok demiyorum, alabileceğiniz bir ev bulmak zor diyorum. Mali gücünüzün yeteceği bir evden bahsediyorum.

Konut fiyatları o kadar arttık ki ev almak şöyle dursun, ev alma hayali bile kurulamaz oldu pek çoğumuz için. Artık “ortalama” fiyatların bilmem kaç milyonlar ile ifade edildiği bir dönemde nasıl olsun ki?

Konut talebini etkileyen en önemli iki unsur konut fiyatı ve eğer kredi kullanılacaksa, o kredinin taksitlerini ödeyebilecek bir gelire sahip olmaktır. Finansman maliyeti görece daha az etkili bir unsurdur. İktidarın son açıkladığı tedbir işte bu unsura, finansman maliyetine yöneliktir.

Oysa temel sorun konut fiyatlarının çok yükselmiş olması ve vatandaşın gelir seviyesinin çok düşmüş olması. Fiyatların çok hızlı yükseldiğini biliyoruz. Bunun nedenleri başka bir yazı konusu olabilir ama sonuçta ev almak isteyen birisi bugünkü fiyatlara maruz kalmaktadır.

Ev satın alma talebini etkileyen unsurlara bakalım. Kredi kullanarak almak isteyeceğiniz evin peşinat kısmını ödeyebilmek için önce belirli bir tasarrufunuzun olması lazım. Bu da genellikle konut fiyatının yüzde 20’sidir. Diyelim 2 milyonluk bir evi gözünüze kestirdiniz ve banka da size kredi kullandıracak. Peşinat için ödemeniz gereken 400 bin liradır. Geri kalan kısmı için kullanacağınız kredi için aylık yaklaşık 22.500 lira civarında taksit ödemeniz gerekir. Siz, gerekirse aç kalırım, gelirimin tamamını kredi taksit ödemesinde kullanırım deseniz bile bankalar size kredi vermez. Genel uygulamada bankalar kredi taksit tutarının üç katı kadar bir gelirinizin olduğunu belgelemenizi isterler. Bu da aylık 75 bin lira gelire tekabül eder. Eğer bu kadar kazanıyorsanız sorun yok. Ama çalışan nüfusun yaklaşık yarısının asgari ücret elde ettiğini hatırlayınca, bu “kredi müjdesinin” hedef kitlesinin siz olmadığını ve asıl amacının da vatandaşı konut sahibi yapmak olmadığını görürüsünüz.

O zaman soralım, geniş halk kesimlerinin yararlanma imkânının olmadığı böyle bir paketin amacı ne olabilir?

Asıl amaç dövize yönelmeyi engellemek mi?

Burada iki amaç olduğunu düşünüyorum. Birincisi konut sektörüne kaynak aktarmak. Bunu zaten pek çok yerde okuyorsunuz.

Ama bence bunun kadar önemli bir başka amaçları daha var: paranın dövize gitmesini önlemek.

Uzun zamandan beri kurları baskılamak için büyük “çaba” sarf ediyorlar. Merkez Bankasının rezervlerinin hızla eriyor olması bunun açık göstergesi. Artık dövizi baskılayacak enstrümanları kalmadı gibi görünüyor. Kurlarda yaşanan artış bunun bir göstergesi. Bu nedenle dövize gitme ihtimali olan kaynakların döviz gitmesini engellemenin yanında dövizi olanların da bozdurmasını, düşük faizli kredi imkânı sunarak, cazip hale getirmeye çalışıyorlar.

Şöyle ki; mevcut tasarrufu konut almaya yetmeyenler parasını bir yerde değerlendiriyor: ya TL’de ya da dövizde. Tasarruflarını ev almaya yetmeyen ve TL’de değerlendirenlerin ise döviz almalarını cazip olmaktan çıkarmak için düşük faizle kredi sunarak gayrimenkule yönlendirmek istiyorlar.

Dövizi olanların satması için sunulan “teşvik” zaten daha yüksek. Eğer bunlar döviz bozdurarak ve kredi kullanarak konut almak isterlerse, onlara sunulan aylık faiz oranı yüzde 0,88. Buradan bir miktar döviz satışı olmasını bekledikleri çok net anlaşılıyor. Ayrıca, döviz satıp, kredi kullanarak ev alacak olanlara, ilk evleri olması şartı da yok. İsterlerse onuncu evlerini alıyor olsunlar bu düşük kredi faizinden yararlanabilecekler. Diğer bir ifade ile bu grupta yer alanların oturmak için ev almalarını beklemiyorlar, yatırımlarını dövizde değerlendirmelerini engellemeye çalışıyorlar.

Hatta kur korumalı mevduatı olanların da vadesi dolduğunda bu mevduatlarını yenilemeden, paralarını konuta yönlendirmeleri isteniyor olabilir. Çünkü KKM’nin sürdürülemez olduğunu onlar da görmeye başlamışlardır.

Sanırım ana hedefleri bunlar.

Yoksa sizin ev sahibi olmanız değil.

Zaten siz ne zaman onların birinci önceliği oldunuz ki?