Google Play Store
App Store

Hatırlarsanız The Wall Street Journal’ın, eylül ayında yayınladığı belgeleri büyük yankı uyandırmıştı. Hatta Facebook’un Metaverse müjdesi ve Meta ismine dönüş sürecini, bu olumsuz gündemi değiştirmek için hızlandırdığıyla ilgili fikirler de var. Aynı zamanda bu belgelerin kaynağı olan eski Facebook çalışanı Frances Haugen’in Avrupa turu da devam ediyor. Çünkü Facebook bir dünya şirketi ve bu yüzden Facebook ile ilgili belgeler, tüm dünyayı ilgilendiriyor. İşte bu haftaki Köşe Vuruşu’nun derdi tam da bununla ilgili. Çünkü belgelerden sızan taze bilgilere göre, Facebook için dünyadaki tüm ülkeler aynı önemi taşımıyor. Peki, bu eşitsizlik nasıl ifşa oldu ve Facebook için dünya ülkelerinin hiyerarşisi nasıl oluşmuştu? Bu yazıda cevaplamaya çalışacağım.


FACEBOOK İÇİN HANGİ ÜLKELER ÖNEMLİ?

The Verge’e editör olarak katkıda bulunan, aynı zamanda Platformer News isimli kendi blogunda makaleler yazan Casey Newton, yüzlerce sayfa tutan Facebook belgelerine sağladığı özel erişimle geçen hafta iki yayında da eşzamanlı bir makale yayınladı.* Newton’ın incelediği belge, 2019 yılında küresel ağdaki sorunları incelemek için bir araya gelen Facebook çalışanlarının notlarına dayanıyor. Bu notlara göre şirket, dünyayı katmanlara ayırmış durumda. Buna göre; Brezilya, Hindistan ve ABD en yüksek öncelik olan sıfırıncı katmana yerleştirilmiş. Onları Almanya, Endonezya, İran, İsrail ve İtalya’nın yer aldığı birinci kademe izliyor. İkinci kademede ise Newton’ın isimlerini açıklamadığı 22 ülke yer alıyor. Dünyanın geri kalanı ise üçüncü kademede yer alıyor. Türkiye’nin bu 22 ülke arasında yer alıp yer almadığını bizzat Casey Newton’a mail atarak sordum, yazıyı yazıp yolladığım sırada henüz yanıt gelmemişti. Eğer yanıt gelirse güncelleme yapacağım.

ÜLKELER HİYERARŞİSİNİN ANLAMI NE?

Bu kademelerin önemi şu. Facebook, yüksek önem verdiği ülkelerde, özellikle seçim dönemi gibi kritik dönemlerde, ağı sürekli olarak izlemek ve denetimini sağlamak için War Room (Savaş Odası) adını verdiği özel çalışma grupları kuruyor. Üçüncü kademede kalan dünyanın geri kalan ülkeleri içinse böyle bir ayrıcalık geçerli değil. Ancak bir moderatör içerikle ilgili bir şeyleri fark edip bildirmişse bir inceleme yapıyor. Haliyle bu, sürecin çok daha yavaş ilerleyeceği anlamına geliyor. Facebook ya da yeni adıyla Meta, dünyanın neredeyse her yerinde faaliyet gösterip, tüm dünya insanları üzerinden gözetim kapitalizmi değeri elde ederken, bazı ülkeleri daha önemli görmesi kabul edilemez. Çünkü bu aynı zamanda şu demek: ABD’nin seçimi önemli ama Türkiye’nin veya Pakistan’ın seçimi o kadar önemli olmayabilir. Kaldı ki; Facebook’un Myanmar, Etiyopya, Pakistan gibi ülkelerde bir yanlış bilgi sınıflandırıcı ekibinin bile olmadığı, kanlı çatışmalar içinde olan Etiyopya’da nefret söylemini bile sınıflandırıp sistemden kaldıracak bir mekanizmasının bulunmadığı ve dünyanın bazı dillerinde içerik denetimi konusunda tamamen çaresiz kaldığı biliniyor. Hal böyle olunca, Facebook ile ilişkiler büyük önem taşıyor.

TÜRKİYE KRİTİK BİR SEÇİME GİDERKEN

Eğer daha erken bir seçim olmazsa, bildiğimiz üzere Türkiye 2023 yılında, dönüm noktası diyebileceğimiz bir seçime gidecek. Bu seçim öncesinde hem iktidar tarafında hem de muhalefet tarafında sosyal medyanın düzenlemesiyle ilgili görüşler var. İktidar bu alanı terör ve dezenformasyona karşı düzenlemeyi düşünürken, muhalefet bu düzenlemenin bir sansür yasası olacağını dillendiriyor. Ekim ayında Meclis’e geleceği söylenen bu düzenlemeden henüz bir ses yok. Ancak geçen perşembe günü, Facebook Ortadoğu Kuzey Afrika ve Türkiye'den Sorumlu Direktör Azzam Alameddin, Facebook Türkiye ve Azerbaycan Kamu Politikaları Direktörü Sezen Yeşil ve Facebook Türkiye Tüzel Kişi Temsilcisi Avukat Ali Ozan Karaduman’ın TBMM Dijital Mecralar Komisyonu ile bir toplantı yaptığını öğrendik. Bu toplantıda komisyonun Facebook’a “Biz sizin önem hiyerarşinizde kaçıncı katmandayız?” diye sorulup sorulmadığını bilmiyoruz. Henüz sosyal medya düzenlemesi konusunda ‘hapis cezalarıyla ilgili’ birkaç kulis bilgisinden başka bir şey de duymadık. Facebook haliyle bir muhatap kabul edilip Meclis’te kabul edilirken, komisyonun, düzenleme konusunda; sivil toplum kuruluşları, bilim insanları, muhalefet temsilcileri ve gazetecilerden bir görüş alıp almayacağını da henüz bilmiyoruz.

Diğer yandan Facebook belgeleri adı verilen belgelerin kaynağı olan Frances Haugen’in Avrupa temasları İngiltere’de başladı. Brüksel’de AB milletvekilleriyle bir araya geldikten sonra da Paris’e geçecek. Yani bu ülkeler sadece Facebook’u değil, Facebook hakkında en kritik belgeleri sızdıran eski çalışanını da dinliyor. Üstelik İngiltere Parlamentosu’nda, Haugen’in çözüm önerileri bile eski şirketine karşı insaflı davranıyor şeklinde yorumlandı ve yeterli bulunmadı. Çünkü bir siyasi iktidarı değil, uzun vadede demokrasiyi korumak için endişeliydiler. Peki, Facebook, demokrasiyi korumak korusunda faaliyet gösterdiği her ülkede aynı hassasiyeti gösteriyor mu? Belgeler öyle demiyor. Gerçeğini ise yaşayıp göreceğiz. Facebook, bunun için bir açıklama yapmak isterse, yine bu köşede yayımlayacağım.

*https://www.theverge.com/22743753/facebook-tier-list-countries-leaked-documents-content-moderation