Festival yasakları halkı cezalandırmaktır
Coğrafya kaderdir denir ama ben buna pek katılmıyorum. Bence bulunduğumuz coğrafyayı yönetenler kaderdir.
Çok yıllar önce sergilediğimiz “Her Şey Şahane” isimli bir müzikli gösterimiz vardı.
Oyunun sonunda ben ön sıralarda oturanlara takılır ve güle oynaya bitirirdik bu oyunu. Bir Tekirdağ gösterimizde takıldığım insanlardan birisi şehrin valisi çıkınca oyundan sonra apar topar gözaltına alınmış bütün geceyi nezarethanede geçirmek zorunda kalmıştım. Karakoldaki memur arkadaşlara niye göz altına alındığımı sorduğumda ise “sayın valimize hakaret etmişsiniz” cevabını almıştım.
Sayın valimize tabii ki hakaret etmemiştim ama oyun sonundaki bu interaktif durumu karşılıklı eğlenceli etkileşimi “devletimize hakaret” olarak algılayan işgüzar bir koruma memurunun ihbarı yüzünden geceyi bodrum katında geçirmiştim.
Bence vatandaşın devlete olduğu kadar devletin de vatandaşına karşı çok önemli sorumlulukları var. Bu sorumluluklar devlet tarafından genellikle birtakım yaptırımlar yoluyla gerçekleştiği için ise hiç bir zaman sağlıklı bir ilişkimiz olamamıştır bu yapıyla.
Uzlaşmak, çözmek yerine yasaklamak çok daha kolaydır bu ülkede. Demokrasinin olmazsa olmazları yürüyüşler, toplantılar, paneller, protesto eylemleri -eğer iktidar kanadından değilse- hemen kolluk güçleri tarafından ve de orantısız güç kullanılarak bastırılmaya çalışılır. Son zamanlarda konserler ve festivaller de bu antidemokratik uygulamalardan nasibini aldı.
En son olarak da 20. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ nin Tunceli merkez bölümü iptal edildi.
Aslında bu festivalin şarkılarla, türkülerle, açık oturumlarla, panellerle tüm Dersim halkının katılacağı bir şenlik havası içinde geçmesi gerekirken yine gergin bir atmosfer yaratılarak iktidarın istediği oldu.
Özellikle festivalin konser ayağı Türkiye’deki müzik yasaklarına ve konser iptallerine dikkati çekmek isterken, kendisi de bu yasaklamaların bir parçası oldu.
Durumu özetleyecek olursam,
Munzur Kültür ve Doğa Festivali Tertip Komitesi bu festivalde yer alacak sanatçıları, konuşmacıları ve etkinlikleri günler öncesinden valiliğe bildirmiş. Bu program doğal olarak Dersim halkının dilini, kültürünü, inancını ve doğasını savunan sanatın özgürce yaşam bulduğu bir perspektifle hazırlanmış.
Ve diğer belediye festivallerinden farklı olarak, sadece konserlerle değil toplumsal farkındalığı artırmak için bir dizi mini çalıştayı da programına katmıştı.
Ama gelin görün ki yine bir takım hassasiyetler, önyargılar bir festivalin daha yöre halkıyla buluşmasını engelledi. Unutulmasın ki burada cezalandırılanlar müzisyenler, aktivistler, yazarlar, çevre gönüllüleri değil bizzat Dersim Halkı’nın kendisidir.
Olabildiğince tarafsız bir gözle neden bu duruma gelindi neden böyle oluyor bu iptallerin önüne geçmek için neler yapılması gerekiyor bir bakalım. Ve bazı sorulara yanıt arayalım. (Yeni Dersim Gazetesi’nden Caner Aktan’a da verdiği bilgiler için teşekkür ederim)
Bir Festival Tertip Komitesi var ve bu festivalin içeriğini onlar hazırlıyor. Valiliğin böyle bir programa müdahale etme yetkisi var mı yok mu?
Dersim’deki otel ve yatak sayısı malum. Dersim dışından gelecek katılımcıların ve sanatseverlerin daha önceki festivallerde olduğu gibi kamuya ait öğrenci yurtlarında konaklaması niye sağlanmadı? (Tadilat, boya, badana vs sebep olamaz. Zira bu 3 günlük festivalin tarihi zaten belli. Eğer bir bakım yapılacaksa 22-24 Temmuz tarihleri dışında başka günler de seçilebilirdi)
Festival boyunca konserlerin yapıldığı Şehir Stadyumu’na bu sene niye izin verilmedi?
İki müzik grubunun (Grup Yorum ve İsyan Ateşi) bırakın konser vermeyi, şehre bile sokulmamasındaki hukuki gerekçeler neler? (Lütfen huzur ve güven ile başlayan cümleler kurmayın.)
Yozlaşmaya, asimilasyona ve doğa katliamlarına karşı yürüyüş ve basın açıklaması niye engellendi?
Korkarım yıllar önce Milli Eğitim için söylenen bir söz valilerimiz tarafından
“Şu festivaller olmasa bu şehri ne güzel idare ederim”e dönüşmez…