Şahin Eren Erzincanlı, mahkeme kayıtlarına göre muhasebeci. Gülsuyu’nda yaşıyor, Hasan Ferit Gedik davasında çete sanığı. “Yaralama, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma, bulundurma, nitelikli yaralama, kasten öldürme” suçlarından yargılanıyor

Şahin Eren Erzincanlı, mahkeme kayıtlarına göre muhasebeci. Gülsuyu’nda yaşıyor, Hasan Ferit Gedik davasında çete sanığı. “Yaralama, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma, bulundurma, nitelikli yaralama, kasten öldürme” suçlarından yargılanıyor.

Polisle ne denli samimi oldukları telefon tapelerine yansıyan sanıklardan biri olan Şahin Eren, “polis tarafından arandığı” sürede iki ayrı silahlı saldırı daha düzenledi. Aynı mahallede, İstanbul’un ortasında.

GÜLSUYU’NDAN DIŞARI ÇIKMADI
Bu üçüncü saldırıya karışana dek, polis kayıtlarına göre “firariydi.” Gülsuyu’nda 15 Şubat’ta Sinan Erdem’i silahla vurarak ağır yaraladı. Bu kez yakalandı, şimdi Silivri Cezaevi’nde.

Sözümona “firariyken” Gülsuyu’nda yaşamaya devam etti. Hatta Gedik’in geçen yıl 29 Eylül’de vurulmasından yaklaşık bir ay sonra, bu kez de aynı mahallede bir minibüs şoförünü “haraç vermediği için” bacağından vurdu. Saatlerce oturup haraç topladığı minibüs durağı MOBESE kameralarının altındaydı. Zaten telefon tapelerine göre, çete üyelerinin polisle içli dışlı olduğu malumunuz. İfadeye çağırma işlemi “ricayla” yürüyor, çete üyesi canı istemediği için ifadeye gitmiyor, polis “Sen bilirsin” diyor.

“Firariyken” Gülsuyu’nda vurduğu üçüncü kişi de Sinan Erdem oldu. Bu olayla ilgili ayrı bir dava açıldı, davanın tek sanığı. Erdem’in Adli Tıp muayenesinde, “yaşamını tehlikeye sokacak denli yaralandığı” yazıyor. İlk duruşma 1 Ekim’de görüldü.

“İSTESEYDİM ÖLDÜRÜRDÜM”
Şahin Eren, 28 Şubat’ta savcılıkta verdiği ifadesinde, Erdem’in bulunduğu yere giderek ortamın boşalmasını beklediğini, sonra da Erdem’i silahla vurduğunu kabul etti. Hatta “İsteseydim başına ateş edip öldürürdüm, amacım öldürmek değildi” dedi.

Gedik davasının iddianamesinde adı, “çete kurmak ve yönetmekle suçlanan Mehmet Turhan’ın etrafına topladığı kişilerden biri” olarak geçiyor. Çeteye yöneltilen suçlamalardan biri de - tabii ki - uyuşturucu ticareti.

Yargılanan çete üyelerinin ilişkileri Mehmet Ali Ağca’ya dek uzanıyor. Çete sanığı Yusuf Turhan’ın Ağca ile çekilmiş fotoğrafları basına yansıdı. Sonradan öğrendik ki Ağca, Yusuf Turhan’ın oğlunun kirvesiydi. Hani şu, son yazılarıyla silah kaçakçılığının detaylarını ortaya çıkaran gazeteci Abdi İpekçi’yi vurduktan sonra hapisten yardım alarak yurtdışına kaçırılan Ağca. Yolu her şekilde devletin karanlık dehlizlerine çıkan Ağca.

Devletin kentsel dönüşüme direnen mahallelere saldığı uyuşturucu çetelerinden olan Gülensu-Gülsuyu çetesi cinayet işlemeye devam ediyor. 3 Ekim’de İsmail Doğan Gülsuyu’nda çete üyelerince vuruldu, hayatını kaybetti. Kardeşi Mehmet Doğan ağır yaralı.

Adına “firari sanık” denilen ama polisin bir türlü “yakalamadığı” çete üyeleri mahallede silahla dolaşmaya, haraç istemeye, uyuşturucu satmaya, karşı çıkanları vurmaya devam ediyor. Gülsuyu da devlet de bildiğiniz gibi.