Ağır ekonomik kriz koşullarında yerel seçimlere doğru ilerliyoruz. Bu süreçte iktidar bloğu en çok siyasetsiz bir seçim süreci istiyor. Sahici anlamıyla siyasetin konuşulmaya başlanması, gündelik yaşamda derinden hissedilen krizin “siyasallaşması” anlamına gelecek. Bu gerçeğin farkında olarak hareket eden Neo-MC ittifakı ise, bütün çelişkilerine rağmen siyasi geleceklerinin ittifaka mahkum olduğunun farkındalar. Kaba çıkarlarını, koltuk sevdasını “devletin bekası” söylemi altına gizleyerek siyaseti halkın gözünden kaçırıp saray koridorlarına hapsediyorlar.

İktidar bloğunun siyasetsizleştirme politikasına karşı en iyi yanıtı tam da onların korktuğu gibi gündelik yaşamı siyasallaştırarak verebiliriz. Yerel seçimler, hepimizin parçası olduğumuz gündelik hayatın siyasallaşması için önemli fırsatlar sunuyor. Siyasetin, yoksulluğa, yozlaşmaya, istibdada karşı itirazı, yaşamın içerisinden nasıl yükselteceğini düşünmesi gerekir. Ancak iktidar bloğunun “siyasetsizlik” oyununa düşen “muhalefet”, neredeyse bütün seçimlerde, basitçe aritmetik hesaba indirgedikleri “ittifak” arayışları üzerinden “karşı siyaseti” üretebileceği yanılgısına kapılmış durumda.

İttifak, siyasetin doğasına içkin ve kategorik olarak ittifaka karşı çıkılmaz. Ancak ittifak arayışının kendisinin kurucu bir siyaseti inşa etme ihtimalinin olması gerekir. Siyaset sosyolojisinin işaret ettiği seçmen tercihlerini “değişmez bir veri” olarak düşünüp, siyasetin sınırlarını ya da kutuplarını aşma cesareti göstermeyen her siyaset ve ittifak arayışı “yenilgiye” mahkûmdur. Daha kendi seçmenini heyecanlandırmayı ya da bir biçimde ortaya çıkan bu heyecanı “ötelere” taşımayı başaramayan bir siyasetin iktidar ufkuna, cesaretine, iradesine sahip olduğuna inanmak elbette aldatıcı olur.

Rejim değişikliğiyle ucube bir sistemi bizlere dayatan iktidar bloğunun en büyük hedefi, gençlerin, işçilerin, işsizlerin, emeklilerin, kadınların, Kürtlerin ve toplumun kaybeden bütün kesimlerinin siyasetten çekilmesiydi; başka bir deyişle siyasetin yok oluşuydu. İslamcı ve Milliyetçi elitlerin geleceğini garanti altına alan bu yeni rejim, halkı süregiden krizlerle yaşamaya mahkum ediyor. Yeni rejimi siyaset mühendisliği ile dizayn ederlerken muhalefeti “kazansa da kaybedeceği” bir yere sıkıştırmayı düşlemişlerdi. İttifak arayışlarının karşı ve yeni bir siyaseti kurma iradesinden yoksun olması, yeni rejimi tasarlayanların düşlerini gerçekleştirmeye yakın olduklarını gösteriyor.

CHP’den ayrılsa rahatlıkla Neo-MC ittifakı içerisinde siyaset yapabilecek adaylara “indirgenmiş” ittifak arayışlarıyla bir sonuç elde edemeyeceğimizi, yeni bir siyaset kuramayacağımızı görelim artık!

Bizler, gündelik yaşamı siyasallaştırabilecek, halkı krize karşı koruyabilecek, dayanışmacı, paylaşımcı, özgürlükçü, cumhuriyetçi bir siyaseti, bu toplumun ezilen bütün kesimleriyle birlikte kurmalıyız.