Seçim sonrası
Adet olduğu üzere geleneksel bir “seçim sonrası” yazısı da ben yazayım.
Önce seçim sonuçlarının okunması/değerlendirmesine dair eleştirel bir yaklaşım:
“...Sanki ‘seçmen’ diye gerçek bir kolektif özne varmış gibi, ‘seçmen şöyle dedi, böyle dedi’ diyerek adına konuşup, kendi tercihlerini nesnel bir zorunlulukmuş gibi dayatmaya kalkan maskaraların ‘seçmen’ dedikleri şey gerçek bir özne değil, istatistiksel bir fiksiyondur. Hiç kimse bir partiye oy verirken o parti kazanmasın veya tek başına iktidar olmasın diye oy vermez.” (Cangızbay)
Bu seçim sonrası daha çok kaybeden tarafta bu mesaj okumaları yapıldı. “Seçmen uyardı, seçmen ders verdi, iktidara denetleme görevi verdi, sen devam et ama yerel yönetimleri de denetle, vs”. Diğer seçimlerdeki kadar şenlikli olmasa da (Nazım Alpman’ın deyimiyle) 31 Mart millet mesajları festivali! Yaşandı.
∗∗∗
Kazanan tarafta ise başta CHP olmak üzere daha olgun ve gerçekçi açıklamalar oldu. Kuşkusuz her bir seçim çevresinin özgün dinamikleri, genel ekonomik durum, adaylar, partilerin tutumları, vs. etkili oldu ve bunların analizi önemli. Ancak asıl önemli olan, ortaya çıkan sonucun ileriye dönük olarak doğru analizi olacaktır.
Seçim sonuçları CHP için tartışmasız büyük bir başarı. Bu sonuç, başarıyı getiren dinamiklerden daha önemli. Her şeyden önce geniş kesimlerde 2023 seçimlerinden sonra yaşanan umutsuzluğu, hayal kırıklığı ve siyasete olan ilgisizliği aşma konusunda büyük bir fırsat yarattı.
Özal’dan bu yana gelen iktidarların CHP’ye dönük “bunlar iki koyunu güdemez, bunlar gelirse bayrak iner, ezan susar, Kudüs düşer” iddialarının inanırlığını önemli ölçüde yitirdiğini söyleyebiliriz. Üstelik bu başarının 2019 seçimleri sonrasında elde edilen belediyelerin pratiği sonrasında elde edilmiş olması kıymetli. Muhalefetin “yönetme” kabiliyeti tescillenmiş oldu. Tabi ki bu birçok başlıkta eleştirilebilecek pratikleri olumlama anlamına gelmez.
Seçim sonuçlarını -yerel seçim bağlamında olsa da- seçmeni durağan bir şekilde “%70 sağ/muhafazakar, %30 sol/laik/cumhuriyetçi” olarak kabul edip bunun üzerine politika üretmenin doğrulanması olarak okumak büyük yanılgı olacaktır. Yoksullaşma, ekonomik yıkım, yolsuzluklar, çevre yağması gibi başlıkların siyasetin dışına sürülmesi sonucunu doğuran bu yaklaşım, tam tersi yanlışlanmıştır.
Bence seçimlerin önemli bir diğer sonucu, yapay ve zorlama ittifaklarla, yapay bir şekilde merkez sağ inşaa etmeye çalışarak iktidara gelme yaklaşımı da iflas etmiştir. Kuşkusuz bu bir yerel seçim ve dinamikleri farklı ama unutulmasın ki temel çelişkiler yerelde daha keskin yaşanabiliyor.
∗∗∗
Önümüzdeki dönemde CHP’nin üzerinde en çok durması gereken şeyler ise; değişik sosyolojilerde değişik siyasi geçmişlerden gelen adaylarla kazanılan belediyeleri ortak bir siyasi söylemde ve belediyecilik pratiğinde buluşturarak, bunu genel iktidarı elde etmek için seferber etmek. Şöyle ki; Afyon da alındı, Bolu da alındı, Esenyurt da alındı, Fındıklı da alındı. Belediyelerin -yerelde belli oranda olması gereken- özgün pratikleri ve söylemleri bir dağınıklığa ve kakafoniye dönüşmemeli. Bu da ancak partinin ideolojik hattının güncellenerek netleştirilmesi ile mümkündür. Aksi takdirde genel iktidarı elde etmek bir yana gerilemeyi getirir. 2019 yılında yerel seçimde elde edilen başarı genel seçimlere yansımamıştı. Bunun nedenleri iyi analiz edilmeli.
CHP’nin içine düşmesi muhtemel bir diğer hata ise seçim başarısının, özgün koşullar göz ardı edilerek izlenen aday belirleme yöntemlerine, kişilere ve söylemlere indirgenmesi olacaktır. Unutulmamalı ki genel seçimlere oranla yaşanan düşük motivasyon ve iç tartışmaların çoğu izlenen yöntem nedeniyle ortaya çıktı.
Ekonomik yıkımın derinleşeceği önümüzdeki süreçte toplumun belediyelerden beklentisi fazla olacaktır. Seçim sürecinde bol keseden verilen sözler yerel yönetim/merkezi idare sorumluluğunu belirsizleştirmiş durumda. İktidar bu durumu fırsata bile çevirebilir. O nedenle geçmiş belediye yönetimlerinin kötü uygulamaları halkla paylaşılıp, halkçı, gerçekçi, dayanışmacı ve şeffaf bir belediyecilik pratiği ortaya konulmalı.
Sonuç olarak; elde edilen yerel seçim başarısı çok kıymetli ancak bir o kadar da riskler içeriyor. İktidar yolunu açabilecek bu fırsat heba edilmemeli.