Cumhuriyet’in ilanını takip eden aylarda ülke, yeni bir siyasal rejimin inşası yolunda radikal bazı kararlar vermekteydi. Bu bağlamda Müslüman dünyanın temsilinde sembolik değeri olan hilafet de yıkılmak üzereydi. Gerçi 1922 yılında saltanatı kaldıran Meclis, bu sembolik kurumu korumuş; hatta 18 Kasım 1922’de Abdülmecit’i Halife olarak seçmişti. Ancak Cumhuriyet rejiminin siyasal ve düşünsel kurgusu içinde halifeye yer yoktu ve tasfiye edilmek için sırasını beklemekteydi. Yüzyıllar boyu nerdeyse bütün Müslüman âlem adına söz söyleme iddiasındaki bu geleneksel kurum, modern yeni rejim tarafından çizilen bir plan dahilinde tarihe karışıyordu.


O gerilimli günlerde hilafete ve halifeye dair tartışmalar önce 20 Şubat 1924’de TBMM bütçe görüşmeleri içinde gündeme gelmişti. Cumhuriyet’in bu ilk bütçesinde Maliye Vekili Mustafa Abdülhalik, halifenin artırılmasını istediği tahsisatı 100 bin lira kıstıklarını açıklamıştı. Konu 2 Mart’ta bu kez Halk Fırkası grubunda tartışılmış ve halifeliğin kaldırılmasına yönelik politik ortam biraz daha hazırlanmıştı Bir gün sonra 3 Mart 1924’de ise “Hilafetin İlgasına ve Hanedan-ı Osmanlı’nın Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair Kanun” TBMM’de hızlıca kabul edilmiş ve ilk maddesinde yazıldığı gibi “halife haledilmişti.”

Kuşkusuz tek parti rejiminde böyle radikal kararlara uygun kanunlar çıkarmak görece kolaydı ama halifenin ve maiyetinin yerinden ve ülkeden çıkarılması o kadar da kolay olmasa gerekti. Çünkü sembolik de olsa köklü bir dini kurum feshediliyordu. Bu nedenle uygulama için detaylı bir “plan” yapılmıştı. Planın ilk adımlarından biri olarak süreci organize etmek üzere Muhittin Bey (Üstündağ), Şubat 1924’de Emniyet Genel Müdürlüğü görevine getirilmişti. Muhittin bey bu görevi İçişleri Bakanı Ahmet Ferit Tek, İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Ali Haydar Yuluğ ve İstanbul Polis Müdürü Saadettin Acar ile birlikte yönetmişlerdi.

Dönemin İçişleri Bakanı Ahmet Ferit Tek, yıllar sonra, 1952’de, Osmanlı Hanedanı’nın kadın üyelerinin ülkeye girişlerine izin veren düzenleme yapıldığında, o planın detaylarını anlatmıştı. Buna göre daha kanun Meclis’ten çıkmadan halifeyi ülkeden ve saraydan çıkarma planı, daha sonra Mustafa Kemal’in en çok güvendiği kişilerden biri olarak anılacak olan Muhittin Bey tarafından hazırlanmış; Ahmet Ferit Bey bu planı sadece bir-iki noktada revize etmişti. Plan gereği Muhittin Bey önceden İstanbul’a gelmiş, merak eden gazetecilere de “Polise esvaplık kumaş almaya geldim” diyerek başından savmıştı. Hatta Ali Haydar Bey’le birlikte Tepebaşı Gazinosu’nda yemeğe gidip, “gezip eğlenmekle meşgul izlenimi vermeye çalışmıştı.”

Muhittin Bey, plana uygun olarak İstanbul Ordu Kumandanı ile konuşup, sarayın muhafız birliğinin değişmesini sağlamıştı. Halifeye verilecek 30-40 liralık tahsisat için Osmanlı Bankası yöneticisi Keresteciyan Efendi’den, halife ailesinin eşyalarını taşımak için de Tokatlıyan Oteli’nin sahibi Medoviç’ten destek alınmıştı. Muhittin Bey, plana dair hiçbir detayı atlamamıştı ki halifeyi taşıyacak araç şoförünün yerine de kendi kardeşi Hikmet Bey’i görevlendirmişti. Plan gereği sabah herkes uyuyorken Dolmabahçe Sarayı’ndan Çatalca’ya doğru otomobillerle yola çıkılacak, oradan da Simplon Ekspresi ile halife ve maiyeti ülke dışına çıkarılacaktı.

Nitekim Muhittin Bey, Ali Haydar Bey ve Sadettin Bey gece saat 23.00 sıralarında Dolmabahçe Sarayı’na, Halife Abdülmecit’i almaya gitmişlerdi. Son Osmanlı Halifesi için oldukça dramatik bir geceydi ve halifenin Mustafa Kemal ile görüşme talebi de dahil saatlerce süren itiraz ve girişimlerine rağmen sonuç değişmemişti. Bunun üzerine Halife Abdülmecit sabah namazını kılıp Cumhuriyet idaresini destekleyen bir konuşma yaparak kendisi için çizilen plan dahilinde saraydan ve memleketten ayrılmış, İsviçre’ye gitmişti. Müslüman dünyanın sembolik kurumu böylece tarihe karışmış ve bu dünyanın son Osmanlı Halifesi hayatını Müslüman olmayan bir ülkede, Fransa’da tamamlamıştı. Kendisi ve bu geleneksel kurumun politik gerilimlerle yüklü tarihsel mirasını Müslüman dünyanın gelecek kuşaklarına ve kesimlerine devrederek.