Liselerden, üniversitelerden ve halkın geri kalanından katılımcıların gücüyle dersler, seminerler, konferanslar, geziler düzenleyerek, bilimi masa başında değil, laboratuvarlarda ve doğada öğrenmeyi pekiştirecek bir yayılıma kavuştuk.

Halk için bilim seminerleri başlıyor: Evrim ağacı şehir toplulukları
Fotoğraf: Freepik

Çok uzağa değil, sadece 13 sene öncesine gidelim. 2010… Türkiye bugünkünden çok farklı bir yerdi. Sadece siyaseten veya ekonomik açıdan değil; aynı zamanda kültürel açıdan da. Kültürün de her alt başlığında farklıydı tabii ama beni bugün ilgilendiren, evrimsel biyolojinin (veya kısaca “evrim”in) halk arasında nasıl görüldüğü… O dönem internet artık hayatlarımıza iyice girmiş, sosyal medyalar müthiş bir hızla yükselişe geçmeye başlamıştı. Başı Facebook çekiyordu; ancak insanlar halen bilgiye Google üzerinden ulaşıyorlardı. ChatGPT veya Bard yoktu; Google da aradığınız bilgileri internet sitelerinden çalıp en tepede gösterivermiyordu. Dolayısıyla kullanıcı, bir nebze olsun “araştırmacı” kimliğine bürünmek zorundaydı. Bir aramanın sonucunda hangi siteye gideceğini gerçekten kendisi seçiyordu, yapay zekâ tarafından kendisine cevaplar beslenmiyordu. 

Nereden nereye 

Bu ortamda internete evrimle ilgili ne yazarsanız yazın ama ne yazarsanız yazın, karşınıza tek bir kaynak çıkıyordu: Sonradan silahlı bir suç örgütü oldukları anlaşılan ve işledikleri suçlardan ötürü aldıkları binlerce yıllık hapis cezalarının sonunu görebilecek kadar yaşayabilseler, on yıllar boyunca halka hakkında yalanlar söyledikleri evrimsel değişimleri kendi gözleriyle izleme fırsatını yakalayarak Homo sapiens’in bugünkünden çok daha farklı bir türe dönüştüğünü bizzat deneyimleyecek olan bir çetenin açtığı yüzlerce, binlerce evrim karşıtı internet sitesi… Baştan sona yalanlar ve çarpıtmalar üzerine kurulmuş tam bir kültürel hegemonya. Tam bir abluka! Aydınlanma mücadelesinin taraflarından olarak haklarındaki korkunç iddiaları ta o zaman duyuyorduk, biliyorduk; ancak işin gerçek boyutunu anca şimdi öğreniyoruz ve kanımız çekilerek okuyoruz, izliyoruz. Ama evrimle öylesine sistematik bir şekilde ve maddi olarak canavarca bir süpergüçle mücadele ediyorlardı ki, söz konusu suç çetesinin adını bile duymamış sıradan bir öğrencinin internetten evrimi öğrenmesi imkânsızdı. O dönem hiçbir ülkede ve belki de bilim tarihindeki hiçbir noktada bilimsel bir gerçek böylesine bir aktif ve korkunç bir saldırı altında değildi. Bundan sonra da olacağını hiç sanmıyorum. Yani Avrupa ve ABD’deki her bir ülkedeki her bir akademisyen ve öğretmene her biri yüzlerce dolarlık ciltler halinde evrim karşıtı sözde “kitapların” ücretsiz olarak dağıtıldığı bir dönem hayal edin. Toplam maliyeti on milyonlarca doları aşacak bir yalan ve karalama kampanyası… Evrimsel biyoloji sahasında çalışan akademisyenler hakkında düpedüz yalanların Ankara ve İstanbul gibi illerimizde helikopter ve uçaklardan atılan kağıtlarla halka dağıtıldığı bir saldırı düşleyin. Üstlerindeki baskı ve haklarında yapılan karalamalar nedeniyle inme geçiren profesörlerimiz olduğunu tahayyül edin. Duymadınız belki ama bunların hepsi, sadece birkaç sene önce Türkiye’de yaşandı. Akıl almaz ama gerçek! 

Bu ahval ve şerait altında şikâyet etmenin sonucu değiştirmeyeceği açıktı. Eğer aydınlanma ve özgürlük isteniyorsa, gerçek bir saldırıya gerçek bir savunma gerekiyordu. İşte bu şartlar altında, ilk etapta bir grup öğrencinin kendi kendini eğitmesi ve etrafındakilere bilim konusunda eğitimler vermesi amacıyla 5 Kasım 2010 günü Evrim Ağacı isimli bir öğrenci grubu kuruldu. Bu grubu kuranlardan biri olarak amacımız, bizden öncekilerin yaptığı gibi evrim karşıtı bilim düşmanlarına cevaplar yetiştirmek değildi. Biz, farklı bir stratejinin peşindeydik: Yalanı kavgayla boğmak yerine, yalanı gerçekle boğmak… Kolları sıvadık ve teknolojinin tüm olanaklarından sonuna kadar faydalanarak evrimle ilgili gerçekleri halka anlatmaya başladık. Şunun altını çizmekte fayda görüyorum: Evrim çok özel bir doğa yasası olduğu için falan değil; saldırı altında olduğu için. O dönem gazların kinetik teorisi veya elektronik devre teorisi bu tür bir saldırı altında olsaydı, onunla ilgili bir grup kurardık. Zira evrimin bilimdeki yeri kütleçekiminden veya entropiden veya Avogadro yasasından farklı veya özel değil. Evren gibi, bilim de kesintisiz, bilim de bir bütün. Her yasanın yeri aynı. 

O günlerde bilemezdim ki Evrim Ağacı sadece birkaç sene içinde Türkiye’nin en büyük, en çok ziyaret edilen ve en çok güvenilen bilim iletişimi platformu haline gelecek. Boğaziçi Üniversitesi, İTÜ, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi gibi kıymetli üniversitelerimizdeki akademisyenlerimizin öğrencilerine kaynak olarak sunacağı, yüksek lisans ve doktora tezlerine konu olacak, iletişim dalındaki kitaplarında hakkında bölümler olacak bir organizasyona dönüşsün. Hem de bunları pratik olarak sıfır dış destekle yapsın… “Dış desteğe” her şeyi katın: Şirketler yok, devletler yok, holdingler yok, elçilikler yok, vakıflar yok, dernekler yok… Sadece ve sadece bilimseverlerin taşın altına el koyması var. Hatta var oluşunun %90’lık bölümünde sadece ve sadece ebeveynlerin desteği var. Anlayacağınız, tam bir Davut ve Calut öyküsü… 

Aradan yıllar geçtikçe ve bir yandan biz evrimsel biyoloji hakkındaki en büyük Türkçe popüler bilim arşivini yarattıkça, diğer yandan Google’ın algoritmaları geliştikçe, Türkiye’den de modern bilimsel gerçeklere erişebilmek mümkün olmaya başladı. Evrim Ağacı sadece evrimsel biyoloji alanında değil, bilimin hemen her dalında kolayca erişilebilen, kolayca anlaşılabilen, kolayca doğrulanabilen, yarı-akedemik yarı-popüler bir platforma evrimleşti. Tabii ki odağı büyük oranda dijital dünyaya çekince, bir süre sonra Evrim Ağacı tam bir dijital platforma, hatta bir yazılım projesine dönüştü; çünkü biz sadece modern bilimin gerçeklerinin derlendiği bir blog olmanın ötesine geçip, Türkiye’deki bilim insanları ve bilimseverlerin birbiriyle etkileşebileceği bir dijital medya ortamı yaratmak istedik. Bunun için geliştirdiğimiz araçlar sayesinde insanların meraklarını gidebilecekleri, diğer sosyal medya platformları ve haber kaynaklarında olduğu gibi sansasyona dayalı değil, gerçeklere ve değer yaratmaya dayalı bir ortam geliştirdik. Bu dijital devrim, Evrim Ağacı’nın fiziksel dünyadaki faaliyetini kısıtladı. 

Artık bu değişiyor. Evrim Ağacı, geldiği noktada Türkiye genelinde bilim faaliyetleri ve bilimsel etkinlikleri düzenleyebilecek bir konuma geldi. Bu sayede liselerden, üniversitelerden ve tabii ki halkın geri kalanından katılımcıların gücüyle dersler, seminerler, konferanslar, geziler düzenleyerek, bilimi masa başında veya bilgisayar önünde değil, bizzat yerine, sınıflarda, laboratuvarlarda ve doğada öğrenmeyi pekiştirecek bir yayılıma kavuştuk. Bunun direkt bir sonucu olarak da “Evrim Ağacı Şehir Toplulukları” adını verdiğimiz minik bilim gruplarını faaliyete geçirdik. 

Sekiz şehirde toplanıyor  

İlk etapta İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Bursa, Antalya, Samsun, Diyarbakır ve Azerbaycan’da kurduğumuz bu ekipler, bulundukları şehirlerde (ve Azerbaycan örneğinde, ülkelerde) halkın bilime erişimini kolaylaştıracak, belki okullarda yeterince kavrayamadıkları konuları öğrenmelerini sağlayacak etkinlikler düzenleyecekler. Örneğin Evrim Ağacı Ankara’da 8 hafta sürecek ve her biri 3 saat olacak Evrime Giriş derslerimiz başladı (ve 80 kişilik kapasitemiz 8 hafta boyunca %100 dolmuş halde). Sonraki dersimiz Bilim Tarihi olacak, hazırlıklarımız devam ediyor; yakında ilan ederiz. Diğer şehir topluluklarımız da kendi eğitim ve seminerlerini ayarlamaya başladılar. 

Ama bu şehir toplulukları sadece eğitim odaklı olmayacaklar; bilimden ve akılcı düşünceden keyif alan kişilerin akranlarıyla bir araya gelip, fikir alışverişinde bulunabilecekleri sosyal buluşmalar da düzenleyecekler. Böylece fikirlerin özgürce paylaşılabileceği, belki yeni iş ve girişim fikirlerinin ortaya çıkacağı, kendilerini toplumsal baloncukları içinde hapsolmuş gençlerin nefes alabileceği arkadaş ortamları yaratılabilecek. Bilim, ancak böyle özgür ve sistemli ortamlarda yeşerebilir. Bu, sadece dijital dünyadaki faaliyetle olabilecek bir şey değil. 

Ek olarak, bu toplulukların gizli ve özel gruplar olmaması herkese açık olması bizler için çok önemli. Çünkü aydınlanma sadece 3-5 kişiyle olmaz; herkesle birlikte olmak zorundadır. O nedenle bu topluluklarımızı nihayetinde tüm şehirlere yaymak, herkesin kendi ilinde kolaylıkla erişebileceği bilim grupları inşa etmek istiyoruz. Tabii ki bu masraflı bir iş. Gelir elde etmek veya aman aman bir kâr oluşturmak peşinde değiliz; ancak özellikle de mekân, ekipman ve matbaa masrafları bizi çok zorluyor. Eğer bu satırları okuyanlar arasında “Ben şehrimde kurulacak bir Evrim Ağacı topluluğunun giderlerini karşılarım.” veya “Benim matbaam/kameralarım/mekânım var; Evrim Ağacı’nın etkinliklerine ücretsiz olarak hibe ederim.” gibi düşünceleri olanlar varsa, bize ilgili şehir topluluklarımızın Instagram hesaplarından veya info@evrimagaci.org üzerinden ulaşabilirler. Instagram’da ilgili grupları @evrimagaciistanbul, @evrimagaciankara, @evrimagaciizmir gibi “evrimagaci” sonrasında ilgili şehrin adını boşluk bırakmadan girerek bulabilirsiniz. Sadece Azerbaycan’daki topluluğumuz @evrimagaci_az adresinde. 

Umuyorum bu çabalarımız, Türkiye’nin bilimsel gelişimine katkı sağlayacak ve insanımızın bilime erişimini daha da kolaylaştıracaktır.