Bu sene Cumhuriyetimizin 100. yılı olması sebebiyle onlarca marş karşımıza çıktı. 10. Yıl Marşı’mız var. 50. Yıl Marşı’mız var. Peki 100. yılda bir marşımız var mı? Bu soruya birlikte yanıt arayalım.

Hangi marşı söyleyeceğiz?
Kenan Doğulu, Fazıl Say, Tarkan, Erol Evgin (Fotoğraflar: Depo Photos)

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 50. yılında Ankara’da Cumhuriyet Lisesi’nde öğrenciydim. Kızılay başta olmak üzere Ulus, Bahçelievler, Çankaya, Emek Mahallesi, Yenimahalle bayraklar içerisindeydi. O zamana kadar İstiklal Marşı, 10. Yıl Marşı ve Dağ Başını Duman Almış diye bildiğimiz Gençlik Marşı hep birlikte söylediğimiz çok güzel marşlardı.

1973 yılında ise çok yeni ve bir o kadar da güzel bir marşla karşılaştık.

Bekir Sıtkı Erdoğan tarafından yazılan ve Necil Kazım Akses tarafından bestelenen Türkiye Cumhuriyeti’nin 50. Yılı için yazılan marş. 50. Yıl Marşı.

Bu sene Cumhuriyetimizin 100. Yılı olması sebebiyle onlarca marş karşımıza çıktı.

İşinin uzmanları tarafından bestelenen bu marşların birçoğu hem marş formundan, hem de sözleri itibarıyla 100. Yıl coşkusundan uzak eserler. Bence bambaşka bir yol izlenmeliydi. Bir ülkenin 100. yılından söz ediyorsak ve de 100. yılın bir marşı olacaksa herkesin sosyal medyasından paylaştığı marşlar değil, tüm ülkenin bir ağızdan söyleyeceği bir marşta karar kılınmalıydı.

10. Yıl Marşı’mız var. 50. Yıl Marşı’mız var. Peki 100. yılda bir marşımız var mı?

Aslına bakarsanız Fazıl Say’dan Kenan Doğulu’ya, Tarkan’dan Norm Ender’e, Ege’den Erol Evgin’e kadar birçok önemli isim tarafından bestelenmiş onlarca 100. Yıl Marşı var ama biz hangisini söyleyeceğiz? Bence bir an evvel ülkemizin tüm vatandaşlarının görüşünün alındığı bir referandum yapılıp -bu dijital çağda zor olmamalı- tek bir marşa karar verilmeli.

Aslına bakarsanız -kişisel görüşüm olarak- marşlar bir ihtiyaçtan ortaya çıkmalı.

İstiklal Marşı mesela. Ya da 10. Yıl Marşı. Atatürk hayatta. Cumhuriyet kurulalı on sene olmuş ve de insanlar coşkulu mu coşkulu.

Onuncu Yıl Marşı, Türkiye’nin içerde ve dışarda büyük mücadele verdiği, rejime yönelik yenileşme ve Türk ulusuna yeni bir kimlik kazandırma çabasının yoğunlaştığı bir süreçte yazılarak bestelenmiş.

Ve de Giresun mebusu Hakkı Bey ve dört arkadaşı, Cumhuriyetimizin 10. Yılı olması nedeniyle bu duruma yakışacak şekilde kutlamalar yapmak için bir kanun teklifi vermişler. 26 Haziran 1933 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren bu teklifte kutlamaların nasıl olması gerektiği ayrıntılı bir şekilde belirtilmiş.

Bu kutlamaların bir marşla taçlanacağını düşünen kutlama komisyonu, marşın nasıl olması gerektiğiyle ilgili ülkenin önemli şairlerine bir duyuru yapmış ve gelen güfteler içerisinde Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar tarafından yazılan sözler 10. Yıl Marşı için uygun bulunmuş.

O yıllarda -sanırım- ülkede çok fazla marş besteleyecek isim olmadığı için de tek bir isme, Cemal Reşit Rey’e bu görev verilmiş.

Cemal Reşit Rey besteyi tamamladıktan sonra marşı Gazi Mustafa Kemali’n de aralarında bulunduğu hükümet erkânına Çankaya Köşkü’nde Muhafız Bando Alayı’nın seslendirilmesiyle tanıtmış. Atatürk’ün de onayıyla 10. Yıl Marşı olarak resmiyet kazanmış.

Hepimizin de bildiği gibi marşlar, ulusal bayramlarda, milli maçlarda, resmi açılışlarda, eğitim ve öğretim dönemlerinde kullanılan asıl amacı toplumsal bütünlüğü sağlamak ve vatandaşlar arasındaki dayanışmayı göstermek için yazılmış sözlü müzik eserleri. Belki 50 sene önce olsa toparlayıcı bir tarafı olabilirdi ama bu milenyum çağında, bu sosyal medya karanlığında birlik ve beraberlik için yeni bir marştan çok daha fazlasına ihtiyacımız var.

Kalın sağlıcakla…