Hayat başarısına uzanan yol
Küresel salgın sürecinde ülkemizde uygulanan karantina kuralları toplumun bel kemiği ve geleceğin teminatı olan eğitim sistemini büyük ölçüde etkiledi. Aksayan örgün eğitim yalnızca akademik kayba sebep olmadı; çocukların sağlıklı gelişiminin önemli bir parçası olan ve en çok da okulda kurdukları ilişkiler sayesinde gelişen sosyal becerilerine ciddi zararlar verdi. Okullar açılacak mı, açılırsa tekrar kapanacak mı derken zaman öğütüldü. Ekrana hapsolmuş, yalnızca izleyerek tatmin olan, bilme hevesini, merak hissini kaybeden, iç dünyasıyla bir başınalığını bir çeşit konfor alanı haline getiren çocukları bu atmosferden çıkarmak çok kolay olmayacak. Yeniden coşkulu, meraklı, çözüm odaklı, hedefler koyan, oyunlar oynayan, hayaller kuran bireylere dönüşmeleri zaman alacak. Böylesi bir ortamda yalnızlaşmaya dur diyecek, sosyal hayatın gerekliliğini hatırlatacak, bilgi karmaşasından doğan yılgınlık ve ataleti üzerimizden atmamıza yardımcı olabilecek bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
Sosyal Beceri – Duygular ve Zihin Kuramı Temelinde Sosyal Uyumu Geliştirmeye Yönelik Pratik Uygulamalar. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı’nda görevli olan uzman hekimlerin hazırladığı bu rehber kitap, çocukların sosyal yaşamını yeniden yapılandırmaya davet niteliğinde. Yüzü aşkın bilimsel makale ve çalışmadan alıntıların da derlendiği kitabın sonsözü asıl niyeti net bir biçimde ortaya koyuyor. O da “Bir çocuğun hayatına dokunan ve gelişimine katkıda bulunan her bireyin sosyal beceri sanatından haberdar olması.” ‘Sosyal Biliş’ kavramının tanımıyla başlayan kitap ‘Duyguları Tanıma’, ‘Zihin Kuramı’, bebeklikten ergenliğe yaşa özgü gelişim aşamaları, ‘Sosyal Algılama’, ‘Sosyal Bilgi’, ‘Sosyal Bilişsel Yetersizliklerde Ortaya Çıkan Klinik Tablolar’ adlı konu başlıklarını yalın örneklerle açıklıyor.
İnsan ne zaman karşısındakinin kendisinden farklı bir zihne sahip olduğunu fark eder? İnanış, duygu ve hedeflerin dış dünyayı algılayışımızdaki rolü nedir? Bir başka kişiyi anlamaya çalışırken en sık başvurduğumuz yer neresidir? Sosyal bağ kurmayı düzenleyen ya da sosyal biliş becerisini azalttığı bilinen hormonların hangileri olduğunu öğrenirken bir bebeğin annesinden süt emişinin basit bir beslenmenin çok ötesinde kodlar barındırdığını fark edeceksiniz.
Çocuklar, duygularının bedenlerinde yarattığı etkiyi kavrayıp temel duygularını yönetebilirler mi? Kitapta yer alan “sosyal bukalemun” okura duyguları düzenlemek için gerekli olan stratejileri ve bunlarla ilişkili egzersizleri anlatıyor. İlerleyen sayfalarda egzersizlerin cevap anahtarı bulunuyor. “Kaçınma” davranışı kısa vadede insana çözümler sunarken uzun vadede “dikkat” kavramının gücü ve etkisi fayda sağlıyor. Sosyal bilişin en çok iş, okul gibi karmaşık sosyal çevrelerdeki etkileşimler sayesinde gelişen bir yetenek olduğunu anlıyor ve yargılamaya yatkın bir zihnin gelişimin önündeki engellerden biri olduğunu görüyoruz. Anne babalara pratik öneriler de sunan kitabı okuduğunuzda sosyal becerisi zayıf olan çocukların hayatın pek çok alanında problemlerle karşı karşıya kalacağı gerçeği ile yüzleşiyorsunuz.
Sosyal beceri
Yitik Ülke Yayınları
Yayına Hazırlayanlar: Prof. Dr. Burcu Özbaran, Doç. Dr. Sezen Köse, Uzm. Dr. Helin Yılmaz Kafalı
Resimleyenler: Beyza Özbaran, Ali Deniz Köse, Helin Yılmaz Kafalı
Çatışma, iletişim problemleri belki de bu problemlerin en basit olanları. Bir çocuk doğduğu andan itibaren sosyal biliş becerisine sahipken zaman içinde ne gibi yanlışlar yapılıyor da gelişme ve örgütlenme özelliği olan bu donanım köreliyor? Kitap sorunun cevabını kendi yaşantılarımızda aramamız için bizlere fırsat sunuyor.
Gafları anlamanın, metafor, ironi, ima arasındaki farkı bilmenin çocukta yaratacağı zenginliğe işaret ediyor. Beynin farkındalık, anı biriktirme, karar verme becerileriyle ilişkili bölgelerini grafiklerle gösteriyor. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Otizm, Beslenme Davranışı Bozukluğu, Şizofreni, İki Uçlu Bozukluk gibi klinik tablolar yönetilirken sosyal biliş çalışmalarını konumlamanın önemine dikkat çekiyor.
“Çocukla oynanan her oyun, okunan her kitap, dinlenen her müzik, birlikte yapılan her gezi çocukta sosyal beynin ince detaylarının gelişmesine katkıda bulunuyor.” Hayat başarısına uzanan yol ötekinin zihnini çözümleyebilmekten, karmaşık sosyal patikaları bir bir aşmaktan geçiyor.
Çocuklar galiba hiçbir çağda günümüzdeki gibi yalnız ve kendi haline bırakılmadılar. Geçmişe bakacak olursak anne baba vakit ayıramasa bile geniş aile, mahalle ya da okul çocuğun imdadına koşardı. Ya şimdi? Eğitim ve sosyo-ekonomik düzeyden bağımsız bir ilgisizlik hali göze çarpıyor. Az ya da çok herkesin bahanesi ve benzersiz meşguliyetleri var. Ailesinde, mahallesinde, okulunda, her yaştan insanla ama en çok da yaşıtlarıyla sosyal ilişkiler kurarak büyümüş olan ebeveynler bir miktar daha duyarlılar. Çocuklarına benzer ortamlar sunmak için çaba sarf ediyorlar. Şehirlerde yalnızlaşsalar bile oyunların, masalların, hikâyelerin içindeki sosyal gerçeklikten destek alıyorlar.
Su insan ve çeşmesi
NotaBene Yayınları
Yazan: Ivo Rosati
Resimleyen: Gabriel Pacheco
Çeviren: Gülfer Kırbaş
NotaBene yayınlarının 2020’de yayımladığı Su İnsan ve Çeşmesi adlı çağdaş masal kitabından bahsetmek istiyorum. Musluğu iyi kapatmayan biri nedeniyle damlacıklar birikiyor ve bu sayede yazar düş dünyamıza Su İnsan adını verdiği şeffaf, mavi, kristalden bir varlık armağan ediyor. Su İnsan’ın masal boyunca başından geçenleri okurken sosyal bilişe dair kavramlar ve bazı davranışlar satırlar arasında beliriyor. Masal ögeleri şiirsel tümceler ile birleşiyor. Su İnsan’ın önünde koca bir dünya duruyor. Korku, öfke gibi temel duygular, özgürlük, aidiyet, istek, beklenti ve bazı mecburiyetler Su İnsan aracılığıyla okura biz ‘insan’ı hatırlatıyor. Su İnsan uyur mu? Ne yer, ne içer? Yok olmamak için nelere dikkat eder? Ne düşünür? Ne umar, neyi özler? Su İnsan’ın peşine düşenler kimler? Peki ya onu aralarına davet edenler? Kitapta yer alan “Su İnsan hiç kimseyi terslememişti ve kimseye arkasını dönmemişti” ifadesi sosyal algının izlerini taşıyor. Masalın sonunda, köy meydanında, çocuk heykelinin hemen yanında bir parıltı dudak büküyor. Su İnsan’ın gizemi varlığını koruyor. Tersleyen ve dönüp giden, yargılayan, yok sayan, küsen, konuşmayan, üşenip okumayan galiba bir yerlerde hata yapıyor. “Geleceğin doğmasında hiçbir şey düş kadar etkili olamıyor.”
Çocuklarımıza keyifli bir eğitim yılı diliyorum. Oyunsuz, arkadaşsız, sorusuz ve cevapsız kalmasınlar. Okul koridorlarında cıvıltıları eksik olmasın.