Haklı ya da haksız bir şekilde her an hepimizin başına gelecek bir şey bu. Kimse kendinden o kadar emin olmamalı. İnsan düşündüğümüz kadar rasyonel bir varlık değil. Dahası bugün bize ve topluma doğru gelen ya da gözden kaçan şeyler yıllar sonra başka bir anlam kazanabilir. Yaygın sosyal medyanın tarihi 10 yılı geçti. 10 yıl önceki […]

‘Hepimiz 15 dakikalığına linç edilebiliriz’

Haklı ya da haksız bir şekilde her an hepimizin başına gelecek bir şey bu. Kimse kendinden o kadar emin olmamalı. İnsan düşündüğümüz kadar rasyonel bir varlık değil. Dahası bugün bize ve topluma doğru gelen ya da gözden kaçan şeyler yıllar sonra başka bir anlam kazanabilir.

Yaygın sosyal medyanın tarihi 10 yılı geçti. 10 yıl önceki kendimizle bugünkü kendimiz arasındaki fark epey açıldı belki. Ancak 10 yıl önceki biz orada bir yerde yaşıyor. Bugün asla tasvip etmeyeceğiniz bir iletiniz ya da fotoğrafınız, kamuoyunda isminiz şu ya da bu şekilde geçmesiyle yeniden gündeme gelebilir. Çünkü hiçbir şey, sosyal medya öncesi çağdaki gibi unutulmuyor. İlk anda unutuluyor evet ama uyuyan bir hücre, ekilmiş bir tohum gibi orada bir yerde duruyor. Siz bir hata yapana veya kamuoyu için önem taşıyan bir göreve gidene kadar. Öyleyse şu bilinci hızla kazanmalıyız.

  1. Her yerde kamera, kulak olduğunu, olacağını unutmamak
  2. Sosyal medyada her şeyi paylaşmamak
  3. Paylaştığımız materyalin gizlilik ayarlarını iyi yapmak
  4. Sosyal medyada okuduğumuz her şeyden şüphe etmek ve doğrulama tekniklerini hızla kazanmak.
  5. İnsanların kişisel gizliliğine saygı göstermek.

Çünkü bizim attığımız bir kar tanesi, dev bir çığa dönüşebilir. Tüm bunlar hayatımızın orta yerinde ama hiçbirimiz bu eğitimi almadık. Dahası çocuklarımız için bile etkili bir medya okuryazarlığı müfredatımız yok. Oysa sosyal medya hayatın kendisi artık. Okuma biçimimiz de paylaşma biçimimiz de hayatımızı belirliyor. Umarım kısa sürede hem eğitim sistemimize hem de kendi gündemimize sokarız bu konuyu.