His birliği

Yaz mevsimi boyunca yetişkinlerin ihtiraslı dünyası gösterişten, anlamsız krizlerden ve kutuplaşmalardan ödün vermezken çocukların dünyasında tatil neşesi hakimdi. Koşullar ne olursa olsun çocukların yüreğini çevreleyen sihirli güç kalkanları olduğunu düşünürüm. Anda kalıp zamanı durgunlaştıran, kırgınlıklarını oyunla olgunlaştıran, dinlersek anlatan, desteklersek parıldayan canımız çocukların tatilleri sona erdi. Okullar açıldı. Çocuklarımızın okul ortamındaki davranışları yazı ne şekilde geçirdiklerinin, nasıl bir aile ortamını geride bıraktıklarının ipuçlarını taşıyacak.  İhmalin odasında oturup kalan çocuk ile ilginin bahçesinde koşturan çocuk ne yazık ki bir olmuyor.

Bugün ilk olarak, ilköğretim çağındaki çocukların okul ortamında karşılaşmaları muhtemel zorluklarla başa çıkmalarını kolaylaştırabilecek resimli kitaplardan birkaç örnek vermek istiyorum. 

Leo’yu Affediyorum istemeden incitebilmenin hikâyesi. İstenirse anlaşmanın bir yolunun bulunabileceğini gösteren cici bir sözcüksüz kitap. İçindeki çizimler buram buram çocuk kokuyor. Hikâyenin sonunda çocuklara incindiklerinde ya da birini incittiklerinde neler yapabileceklerine dair rehber niteliğinde notlar yer alıyor. Yetişkinlerin çocuklarla hikâye üzerine konuşabilmesini kolaylaştıracak sözcük ve kavramlara örnekler veriliyor. (Redhouse Kidz)Züleyha Ersingün’ün yazdığı Müjde Başkale’nin resimlediği Lori’nin Masalı, bir nine ile torunu arasındaki bağın ve zamanın yüzlerde derinleştirdiği çizgilerin masalı. Bir öğretmen tedirgin öğrencisini incitmeden ona bir kitap uzatır. Hatırlamanın hayat, unutmanın hüzün olduğu anlarda küçük kıza düşten kanatlar takılır. Hayatta güvenle uçmayı bir çocuğa en iyi kim öğretir? Masalın köklerini elinde tutan Nine’nin torununa anlatacakları vardır. Peki ya torunun anlatmak istedikleri? Okurların güçlü çizimler aracılığıyla kadim bir kentin sokaklarına davet edildiği bu kitapta dilekler bir tavus kuşunun göz alıcı kanadına takılacaktır. (Kırmızı Kedi Çocuk)Kitapları Seven Bo, ilk okuma deneyimlerinin karın ağrılarına dönüşebildiği dönemlerin hikâyesi. Öğretmen öğrencilerinin okuma saatini bir hayvan barınağına taşır ise ne olur?  Minik Ada, köpek Bo’ya kitap okuyacaktır. Okuması kusurlu olabilir ama gün gelecek kendini geliştirecektir. Mühim olan şey ise güvene ihtiyaç duyan iki canlının bir hikâyenin etrafında kendilerini keşfedebilmeleridir. Sizce de kitaplar sayesinde kurulan bağlar yaşamdaki en sağlam bağlardan biri değil midir? (Cosmos Yayınları)Mine ve Maksi Her Şey Yolunda! Kişinin kendisini olduğu gibi kabul etmesinin ve koşulsuz sevebilmesinin hikâyesi. Minik Mine okulda beklenmedik bir gün geçiriyor. Çocuğun ruh hali onu her akşam okul kapısında karşılayan eğlenceli köpek Maksi’yi de etkiliyor. Bu öyküde de dert derinleşince bir ‘Nine’nin bilge sevgisi devreye giriyor.  Dalga geçme, dış görünüşle barışma, farklılıklar ve yetenekler hakkında çocuklarımızla konuşabileceğimiz yönergeleri kapsayan bu rehber kitabın çizimleri okurların duygularını kolayca yakalıyor. (Nobel Çocuk)

∗∗∗

Okula gidebilen, akranlarıyla eğlenip akranlarıyla öğrenen çocuklar çok şanslılar. Aileler eğitim kurumlarına, eğitim kurumları ailelere saygı duyar ve çocuğa da aynı saygı gösterilirse böylesi bir dayanışma ortamında gelişim sürpriz olmaz. 

Usta yazar Süleyman Bulut’un İnsan Okur adlı kitabına değinmeden geçmek istemem. Yazar kitabında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin eğitim hakları ile ilgili kısımlarını ele alıyor. Mutlaka çocukların uğrayabildiği yerlerde bulunmak isteyen “Kitapadam” ile rakamların, yazının, notaların, öğrenme adına geliştirilen dilin, öğrenileni bir başkasına aktarma isteğinin insanlığı nasıl etkilediğini gösteriyor. Kitap “eğitim olmazsa olmaz” diyen etkileyici kurgusuyla kitaplıklarda özel bir yer edinmeyi hak ediyor. (Can Çocuk)

29 Ekim 2023’te Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız. İkinci yüzyılının hikâyesine de bir süre tanıklık edeceğiz. Sorumluluğumuz büyük.

Cumhuriyete bağlı kazanımlarımızı çizgilerin diliyle çocuklara anlatan usta çizer Hicabi Demirci’nin Yaşasın CUMHURİYET adlı karikatür kitabı bu yıla özel arşivlik bir çalışma olmuş. Demirci’nin kaleme aldığı önsöz mizahın akıl, umut ve mücadele dolu felsefesini çocuklara açıklıyor. Kitapta karşılaşacakları Milli Mücadele ruhunu, cepheyi ve cephe gerisini, barışa duyulan özlemi, Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuk sevgisini ve Cumhuriyet’in nadide ilkelerini çizgilerle aktarıyor. Tarihi akışta en umutsuz ya da hüzünlü anlarda bile neşeli bir bilye tıkırtısı duyuluyor, etrafa renkli çiçeklerin kokusu yayılıyor. Kitapta bugünün çocukları milli mücadelenin kahramanlarına saygıda kusur etmiyor. Laik bir ortamda, liyakatten ödün vermeyen eğitim kurumlarında Cumhuriyete yakışır nesiller yetiştirmek gayesi önemini koruyor. (Desen Yayınları)

                                 ∗∗∗                                              

Yeni şeyler öğrenmenin keyfine varmış olan çocukların kurgu dışı kitaplarla da arası genelde iyidir.

Bu yaz keyifli bir kitapla tanıştık. STOP MOTION Çocuklarla Sinema adlı kitabın mottosu  ‘kendi filmini kendin yap!’ Kitabın yazarı, en uzun süreyle - 55 saat 23 dk - aralıksız film izleme Guinness dünya rekortmenlerinden biri olan Gürşat Özdamar. Çok yönlü yazarın yaşamında sinema sanatını gelecek nesle aktarımının ve sinema emekçiliğinin ayrı bir yeri var. Yazar sinemayı dört sekansta; Stop Motion, Çekim Öncesi, Çekim ve Çekim Sonrası aşamalarıyla ayrıntılı anlatıyor. Kitabında hedef, amaç, teknik bilgi ve donanım ve tüm bunları uygularken ihtiyaç duyulan farkındalık ve yaratıcılık üzerine düşünce alanları açıyor. Tarihi bir perspektif de sunan metin, etkileyici ve bilgi dolu dip notlar ile zenginleştirilmiş. Sinema sanatına yakından bakmak, bir filmin -kendi filminin- bileşenlerinden biri olmak, görsel ve düşünsel bir yolculuğa çıkmak isteyen çocuklar için kapsamı itibariyle ilk Türkçe kaynak olma özelliğini taşıyor. Kavramlar, insanlar, devinimler sinema sanatıyla zamana meydan okuyor. (Dinozor Çocuk)

Gösterişli iş birlikleri devrinde asıl ihtiyacımız olan şey çocuklarla his birliği kurabilmek. Çocuklara hikâyelerle sarılmak hatta beraber geçirdiğimiz vakitleri yıllar sonra anlatılası hikâyelere dönüştürebilmek. Utangaç, yaralı ya da hırpalanmış her bir çocuğu topluma kazandırabileceğimize inanalım. Onları kaybetmenin bedelinin ağır olacağını anlayalım. Çocuklarımızı çağdaş eğitimden mahrum bırakmayalım, hayatta gelişim gösterecekleri alanları bulmalarına yardımcı olalım. Yaşamın yönetmen koltuğuna oturmak da isteyebilirler kendi biricik rollerinin hakkını vermeyi yeterli de bulabilirler buna saygı duyalım. Hepimize ilham verecek nitelikli kitapların olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.

İyilikle kalın…