Sercan Meriç

sercanmeric@birgun.net

Belediyelerin kültür sanat etkinlikleri ile ilgili tartışmalar uzun yıllara dayanıyor. 
AKP’li belediyelerin uzun yıllardır muhalif olan isimlere alan açtığı, fahiş kaşe ücretleri ile kendisine yakın olan kişileri sahneye çıkardığı, kendisine muhalif isimlere ise yıllardır adı konulmamış bir sansür uyguladığı sayısız habere konu oldu. 

Bu sahnelere çıkanlar AKP’li alelade bir bürokratın tanışmaya çalıştığı kişiler oluyor. Yahut da Saray’da kendisini “sadrazam” gören zatların bir poz için takla attığı kişiler…
Bunun en net örneğini pandemide yaşadık. O dönemde “İstanbul Yeditepe Konserleri”ni Saray’a yakın organizatör Polat Yağcı’ya yaptırdılar. Soy ismi ile müsemma olan bu zat, kendi yapım şirketindeki detone tayfasını sahneye çıkararak, milyon liralar kazandı. 
AKP’nin kültür-sanat alanındaki çizgiyi nasıl çukura düşürdüğünün önemli örneklerinden birisiydi bu organizasyonlar…

Belediyelerin sanatçılarla kurduğu ilişki yeni değil. AKP’yle sınırlı da değil.
Muhalif belediyelerin 2019’dan sonra müzisyenlerle kurduğu ilişki de tartışılıyor. Son tartışma CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) uygulamaları sonrasında ortaya çıktı.

Nesrin Ulusu, Yılmaz Kararaslan, Hasan Ali Sezer, Umut Altınçağ, Haluk Tolga İlhan, Bedriye Alkan, Ali Haydar Timisi, Haluk Tolga İlhan, Taner Özdemir ve Pınar Aydınlar, İBB’nin sahneyi belli kişilere açtığını iddia ederek ortak bir bildiri hazırladılar.
O bildiri, hafta sonu gerçekleştirilecek CHP Kurultayı nedeniyle henüz yayınlanmadı. 
Öğrendiğime göre bu isimler, kaleme aldıkları açıklamayı 7 Kasım’da kamuoyuna duyuracak. 

Endişeleri; CHP Kurultayı’nda yeni bir Alevilik tartışması açmamak. 

Ancak…

Tolga Sağ’ın “Değişimciler”in öncüsü olan ve Kılıçdaroğlu’nun karşısında yarışan Özgür Özel ile beraber fotoğraf vermesine tepkililer. “Puzzle’ın parçaları tamamlandı” görüşündeler.  Bahsi geçen kimi sanatçıların 100-150 bin TL’lik kaşeler ile İBB sahnelerinde yer aldığını söylüyorlar.

“Bu kadar büyük kaşeler vererek, belli kişilere alan açmak yerine, daha az ücrete, daha demokratik bir konser takvimi organize edilebilir” görüşündeler. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetin 100. yılı ile ilgili “10 milyonu aşkın yurttaşın katılımı ile 750 konser gerçekleşti belediyelerimizde. 10 milyon vatandaşa ulaştık” demişti.

İktidarı da, ana muhalefeti de bu konser meselesinde istediği gibi at koşturuyor. Ancak mesele kaç kişinin izlediği konser değil. Bugün sosyal medyada bunların katbekat fazlasına ulaşılabiliyor. 

Konser düzenlemek elbette önemli ve tüm belediyelerin kamusal görevi… Ancak bu konserlerde kime, hangi ekibe yakın olduğuna bakmadan, doğru sanatçı tercihlerinde bulunmak en önemlisi…

Bu tartışmaların önüne geçmek için yeni formüller üretmeliyiz. Üç beş bürokratın kararı yerine halkın ne istediğine kulak vermeliyiz.