İkinci tur hesapları: Zor ama imkansız değil

14 Mayıs’taki seçim sonuçları muhalif kamuoyunu ciddi bir moral bozukluğuna sürükledi. Seçim öncesi pek çok araştırma şirketi Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ın en az 2-3 puan önünde olduğunu gösteren tahminler paylaşmıştı ancak oyların çoğunu Kılıçdaroğlu değil Erdoğan aldı. Üstelik iki aday arasında 4 puanın üzerinde bir fark ortaya çıktı. Muhalefetteki karamsarlığa da beklentiler ve gerçekler arasındaki bu uyumsuzluk yol açtı.

Her şeye rağmen herhangi bir aday yüzde 50’nin bir oy fazlasını alamadığı için seçim ikinci tura kaldı. Evet, yüksek beklentilerin neden olduğu hayal kırıklığı anlaşılabilir ancak seçim henüz bitmedi. Önümüzde ikinci turdan da öte referandum niteliğinde yeni bir seçim var ve iki aday arasındaki fark kapanması zor olsa da imkansız değil. En büyük engel ise muhalif kitlelerin seçimin bittiği ve tablonun terse çevrilemeyeceği düşüncesiyle bir umutsuzluk bataklığının, teslimiyetçi bir ruh halinin içine düşmesi. En zor durumda bile yapılabilecek hamlelerin, zorlanabilecek imkanların olduğu unutulmamalı. Elbette ilk tur sonuçları, ikinci turu muhalefetin kazanacağı ihtimalini güçlü kılmıyor fakat elde direnci canlı tutacak, 28 Mayıs’ın heyecanla beklenmesini sağlayabilecek bazı göstergeler var.

İlk turda 64 milyon seçmenin 55,7 milyonu oy kullandı. 8 milyonu aşkın seçmen sandığa gitmedi. Kullanılan oyların 1 milyon 36 bini geçersiz sayıldı. Erdoğan 27 milyon oy alırken Kılıçdaroğlu’nun oyu 24,5 milyonda kaldı. İki aday arasındaki oy farkı yaklaşık 2,5 milyon. Sinan Oğan ve Muharrem İnce’nin aldıkları oy toplamı ise 3 milyonu biraz geçiyor. 14 Mayıs’tan sonra 18 yaşını dolduran yaklaşık 50 bin seçmen daha ikinci turda oy kullanacak.

***

Peki bu sayılar ne ifade ediyor? Bu sayılar, 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçiminde, ilk turda Erdoğan’a ve Kılıçdaroğlu’na gitmeyen 12,5 milyondan fazla potansiyel oy yığınının olduğu anlamına geliyor. Yani iki aday arasındaki farkın 5 katı kadar henüz adresi henüz belli olmayan potansiyel oy var. İşte ikinci turda gerçekçi bir umudun büyütüleceği yer de burası.

Adresi belirsiz potansiyel oyun yaklaşık 8,5 milyonu ilk turda bir nedenle sandığa gitmeyen seçmenlerden oluşuyor. Sandığa katılımın zaten yüzde 100 olması beklenemez. Türkiye’de rekor 1987 yılındaki siyasi yasaklar referandumunda kırılmış, katılım oranı yüzde 93,3 olmuştu. Muhalefetin ilk turda yüzde 87 olan katılım oranını en az yüzde 92’ye çıkaracak bir çalışma yürütmesi elzem. Katılımın yüzde 92 ve üzerine çıkması, ikinci turda 3 milyondan fazla seçmenin daha sandığa gitmesi demek.

Şunun da altını çizmek lazım. Sinan Oğan’a verilen oylar, bir tepkinin yansıması. Oğan ikinci turda kendisinin destekleyeceği adayın rahat bir galibiyet alacağını söylüyor ama bu hayli iddialı bir varsayım. Çünkü Oğan kült bir lider değil ve seçmeniyle arasında kuvvetli bir özdeşlik bağı olduğunu söylemek zor. Büyük çoğunluğu genç seçmenden gelen oyları, esas olarak Erdoğan’ın yönettiği bir ülkede yaşamak istemeyen iradeyi temsil ediyor. Muhalefete de tam olarak ikna edilemedikleri için bu oylar Oğan’ın hanesinde “iki seçenek dışı bir itiraz” olarak kümeleniyor. Fakat temel motivasyonları, ülkeyi ve geleceklerini siyasal İslamcı iktidarın elinden kurtarmak. Adaylıktan çekilmesine rağmen İnce’ye giden oylar da bu niteliğe sahip. İnce çekilmeseydi, Oğan da bu kadar büyük görünmeyecekti. Hatta sandığa gitmeyen seçmenlerin kayda değer bir bölümünün de bu yurttaşlardan oluştuğunu düşünmek mantıksız olmaz.

Sinan Oğan ile kurulacak temasın ötesinde, ilk turda Erdoğan tarafından yönetilmeyi reddetmesine rağmen Kılıçdaroğlu’na oy vermeye eli gitmeyen genç seçmen üzerinde yoğunlaşılmalı. Kılıçdaroğlu da dün ikinci tura ilişkin yaptığı açıklamada bunun farkında olduklarının işaretini verdi. “Genç arkadaşlarımın mesajını da aldım” dedi ve iktidarın en büyük kazığı gençlere attığını hatırlattı.

***

Bitirirken tekrar hatırlatalım. Potansiyeli 12,5 milyonu aşan ve ikinci turda yarışacak adayların ilk turda alamadığı büyük bir oy yığını söz konusu. Muhalefet eğer tabloyu değiştirecekse, bu düzenin sona ermesini isteyen seçmen kitlesinde motivasyonu yüksek tutmalı ve ikinci turda sandığa katılım konusunda asla fire verilmemeli. Sandık güvenliği meselesinde şapka öne konulmalı, birinci turdaki hatalar tekrarlanmamalı. Yurtdışında da gerekli tedbirler alınarak eksiksiz bir çalışma yürütülmeli.

Önümüzde henüz yapılmamış bir seçim daha var. Bu seçim fiili bir referandum. Erdoğan’ın alacağı galibiyet, başta gençler olmak üzere bu ülkede yaşayan tüm kesimlerin yaşamını her açıdan daha fena hale getirecek. Domuz bağcılar, kadınların kamusal yaşamdan dışlanarak “sahiplendirilmesi” gerektiğini savunan ilkel kafalar Meclis’e girdi. Halkın kaynaklarına gözünü diken “AK çocuklar” ellerini ovuşturuyor. Dolar fırlamak, hayat pahalılığı toplumun üzerinden geçmek için gün sayıyor. Muhalefetin tüm bu tehlikeleri sonuç alacak bir biçimde anlatabilmesi için önünde 12 gün duruyor.

Tek adam rejimine, yoksulluğa, adaletsizliğe, çürümüşlüğe ve geleceksizleşmeye karşı olmasına rağmen ilk turda mührü Kılıçdaroğlu’ndan yana vurmayan seçmenler ikinci turda ikna edilerek “olmaz” denen iş başarılabilir. Bu hesap henüz kapanmadı. Bugünlerde Arjantin’de Plaza De Mayo Anneleri’nin sloganını akıldan çıkarmamak gerek: “Bir tek mücadele kaybedilir; o da terk edilen mücadeledir.”