“Kapitalistlerin emrindeki kiliseleriniz güneydeki pamuk fabrikalarında çocukların çalıştırılmasına karşı çıktı mı hiç? Altı, yedi yaşlarındaki çocuklar on iki saatlik vardiyalarla gece gündüz çalıştırılıyorlar. Haberiniz yok mu bundan da? Sinek gibi ölüyorlar.

Onların kanlarıyla elde edilen kazançlar göbeklilere dağıtılıyor. Ve bu kazançla muhteşem kiliseler inşa ediliyor. Ve siz bu muhteşem kiliselerde, bu çocukların kanlarıyla göbeklerini şişirmiş o kazanç sahipleri adına vaazlar veriyorsunuz.”

Erzincan’ın İliç ilçesinin kaderi 2010’da Çöpler Altın Madeni sahasının el değiştirmesiyle değişti.

ABD-Kanada menşeili SSR Mining şirketinin yüzde 80, Saray’ın damadının şirketin üst düzey yöneticiliğini yaptığı Çalık Grubu’nun yüzde 20 ortaklığı ile kurulan Anagold Madencilik Çöpler Madeni’ne girdi.

Maden işletmesinin Fırat Nehri’ne 350 metre uzaklıkta olmasına, zehirli siyanürün suya karışması ve toprak kayması tehlikesi olmasına rağmen ÇED olumlu raporu düzenlendi. Olumlu ÇED raporunu düzenleyen firma, SRK Danışmanlık isimli şirketin yönetim kurulu üyesi Ahmet Oğuz Öztürk Anagold Madencilik A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeliğine atanarak ödüllendirildi.

Bu arada şirkete makine alımlarında KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, kurumlar vergisi ve gelir vergisi indirimi, 7 yıl boyunca sigorta primi işveren muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği, 5 yıl emlak vergisi muafiyeti, TÜBİTAK teşvikleri, vergi ödememe, kapasite artışı vb. ne istedilerse verildi.

∗∗

24 Haziran 2022’de altın madeninde kullanılan siyanürü taşıyan boru patladı. Siyanür Fırat Nehri üzerinde kurulan İliç Barajı’na aktı. Olay önce gizlendi, sonra yalanlandı, devamında kamuoyu baskısıyla maden sahası 3 ay kapatıldı ve şirkete 16 milyon TL idari para cezası verildi. 2023 yılında ise Kanadalı şirketin 7,2 milyon dolar vergi borcu silindi. Bu rakam, o günkü kur değeriyle yaklaşık 209 milyon liraydı.

İliç’te madene karşı direnen Sedat Cezayirlioğlu ikinci gün gözaltına alınırken Menzil Tarikatı’na bağlı Beşir Derneği kentte hazır bekliyordu. Tarikatçılar, gazetecilerin, demokratik kitle örgütlerinin girişlerini engellemeye çalıştı, maden girişine çadır kurarak sermayeyi korumak için set oluşturdu. Çünkü onların geçmişlerinde 6. Filoya kıble durmak vardı. Çünkü onlara göre maden işçisinin ölümü fıtrattandı.

∗∗

Sekizinci günde işçilere hala ulaşılamazken Avukat Feyza Altun gözaltına alındı. Diyanet sosyal medya hesabından ‘şeriat karşıtı’ paylaşım yapan Feyza Altun hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.

Diyanet’e göre, Feyza Altun "ahlak ve edep sınırlarını aşan” bir açıklama yapmıştı. Aynı Diyanet ise işçileri göz göre göre ölüme terk eden, halkı, toprağımızı, havamızı, suyumuzu siyanürle zehirleyen emperyalist ve “yerli ve milli” şirketler için ahlak ve edep sınırlarını aşan bir durum görememiş olacak ki tek bir açıklama yapma ihtiyacı bile duymadı.

Aynı saatlerde Halil Konakçı’dan Şevki Yılmaz’a ve onlara eşlik eden örtülü destekçilerin saltanat gösterisinde cumhuriyet karşıtı açıklamalar yapılması onların “ahlak ve edeplerine” uygundu ve suç sayılmıyordu.

Müfredat değişikliği el altından yayınevlerine servis ediliyor, Cumhuriyet değerlerine, karma eğitime karşı çıkan, dine dayalı eğitimi savunan, tarikatların tanınmasını isteyen, Aleviliğe yönelik ayrımcı ve aşağılayıcı ifadeler kullanan Nurettin Topçu yeni müfredat kapsamında “kültür ve medeniyetimize yön veren” isimlerden biri oluyordu.

∗∗

Ortaokul ve liselerde seçmeli dersler kapsamına alınan "Türk sosyal hayatında aile" dersinin müfredatında artık İslam Hukuku’nda aile kurmanın şartları yer alıyordu.

İliç’teki katliamdan gericiliğe, gericilikten eğitime, eğitimden yargıya, yargıdan şirketleşmiş tarikatlara bütünlüklü ve sistematik bir karanlık rejim eliyle toplumu nefessiz bırakıyor. Yerli ve millilik adıyla emekçileri her gün daha da yoksullaştıran, madende göçük, depremde enkaz altında bırakan, memleketin taşını, toprağını, suyunu, deresini yerli ve uluslararası sermayeye peşkeş çeken, Diyanet eliyle bu örgütlü kötülüğe boyun eğmeye zorlayan karanlığa karşı emeğin hakkını ve laikliği yeniden kazanacağımız o yol sokakta, o yol birlik olmakta...