Tedavinin mantığı basit: O sorunlu genleri bulup, olması gereken hallerine çevirmek. Bu yapılamıyorsa, yetişkinlikte aktive olan o genleri susturup, doğum ardından aktivitesini yitirenleri tekrar aktive etmek.

İlk gen düzenleme ilacı onaylandı

2013 yılında keşfedilen ve 2020 Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülen CRISPR gen düzenleme teknolojisi, şimdi müthiş bir başarıya daha imza attı: Vertex Pharmaceuticals ve CRISPR Therapeutics isimli iki ilaç firması tarafından üretilen Casgevy isimli ve gen düzenleme teknolojisine dayanan bir terapi, orak hücre anemisini tedavi etmek konusundaki başarısı sayesinde tarihte ilk kez, Amerikan Gıda ve İlaç Başkanlığı’ndan (FDA) onay almayı başardı. Bu, bir gen düzenleme terapisinin ilk kez piyasaya sürülmesi ve kullanılabilir hale gelmesi demek! 

Nedir bu CRISPR? 

Bir hatırlatma olması açısından CRISPR, aslen tek hücreli bakterilerin kendilerini virüslere karşı savunmakta kullandıkları Cas9 isimli bir proteine dayanan, doğal bir yöntem. COVID-19 sürecinden de öğrendiğimiz gibi, virüsler bulaştıkları hücrelere kendi genlerini enjekte ettikleri ve hücrenin gen üretme mekanizmalarını ele geçirerek kendilerinin binlerce kopyasını ürettikleri için, bakterilerde de bir savunma yöntemi olarak bu yabancı genleri tespit edip hassas bir şekilde ayıklayacak bir mekanizma evrimleşti. Bu mekanizma, virüsün genlerinin yapıştığı yerleri oldukça isabetli bir şekilde keserek, orijinal bakteri DNA’sının korunmasını sağlıyor. İşte bilim insanları, bu mekanizmaya hükmetmeyi öğrenerek, istedikleri herhangi bir insan hücresinde istedikleri herhangi bir gen değişikliğini isabetli bir şekilde yapabilmeye başladılar. CRISPR-Cas9 adı verilen bu teknoloji öylesine devrimsel, öylesine ucuz, öylesine hızlı ve öylesine başarılıydı ki, keşfinden sadece 7 yıl sonra Nobel ödülüyle taçlandırıldı –ki normalde Nobel Kimya Ödülleri’nde bir keşfin yapılmasıyla ödül alma yılı arasındaki süre ortalamada 30 yıl civarında! 

Tedaviyi anlamak için, öncelikle hastalığı anlamamız gerekiyor: Orak hücre anemisi, genetik nedenlerle kırmızı kan hücrelerinin pul şeklinde düzgün değil de bir orak şeklinde sivri kenarlara sahip olacak biçimde oluşmasına verilen bir isim. Bu bozuk şekil nedeniyle kan hücreleri, damarlar içinde rahat ve esnek bir şekilde akmak yerine sık sık takılıyor, sıkışıyor, üst üste biniyor ve oksijen taşımak konusunda çok daha başarısız bir performans sergiliyorlar. Bu hastalığa sebep olan şey, kırmızı kan hücrelerinin en önemli parçası olan hemoglobin isimli bir proteini üreten genlerde meydana gelen bir mutasyon. Bu mutasyon, sadece yetişkinlikte (doğumdan sonra) üretilen hemoglobini etkiliyor; bu nedenle ana rahmindeki çocuklar orak hücre anemisinden etkilenmiyorlar (ama bu gene sahiplerse, doğumlarından sonra ilerleyen yaşlarında orak hücrenin belirtileri başlıyor).  

Tedavi mantığı 

Aslında tedavinin mantığı da çok basit: O sorunlu genleri bulup, olması gereken versiyonlarına geri çevirmek. Veya bu yapılamıyorsa, yetişkinlikte aktive olan o genleri tamamen susturup, doğumdan sonra aktivitesini yitiren fetal hemoglobini yeniden aktive etmek... Ama bugüne kadar bu, gerek insan genleriyle oynamanın etik tehlikelerinden ötürü, gerekse de elimizde yeterince güvenli, ucuz, hızlı ve etkili bir gen düzenleme teknolojisinin bulunmamasından ötürü yapılamıyordu. Dolayısıyla orak hücre anemisi hastalarının kök problemi tedavi edilemiyordu; daha ziyade, semptomların iyileştirilmesine yönelik çaba sarf ediliyordu. 

CRISPR ile işler değişti. Bu yeni teknoloji sayesinde hedeflenen gen bölgeleri haricindeki genlere hiç dokunmadan (veya diğer metotlara göre çok daha az dokunarak) müdahale yapmak mümkün olduğu için, tıbbi koşullar altında insan genlerinin modifiye edilerek “düzeltilmesi” etik sınırlar içine girmeye başladı. Şimdi, FDA onayıyla bu yeni metot insanlığın tarihinde yeni bir çağın açılması demek olacak. 

Tabii ki her şey güllük gülistanlık değil. CRISPR teknolojisiyle ilgili bilmediğimiz veya emin olmadığımız çok fazla detay var. Aslında bugüne kadar geliştirilen diğer CRISPR teknolojileri, hep genlerin hastanın vücudu içinde düzenlenmesine uğraşıyorlardı (tıpkı sıradan diğer ilaçları vücudumuza aldıktan sonra, vücudumuzun içinde çalışmaları gibi). Ancak bu yöntemi hataya açıklığı dolayısıyla bugüne kadar yeterince güvenli bir ilaç üretilememişti; dolayısıyla FDA onayı da alınamamıştı. Casgevy isimli bu yeni terapiden faydalanmak içinse hastanın hücrelerinden örnekler alınıyor, bunlar vücut dışında modifiye ediliyor ve hastaya kemoterapi uygulanarak vücudundaki hücrelerin bir kısmı öldürülüyor. Böylece dışarıda modifiye edilmiş hücrelere yer açılıyor. Sonrasında ise “değiştirilmiş” hücreler hastaya tekrar verilerek ana rahminde ürettikleri hemoglobini üreten hücrelerin yer edinmesi ve çoğalması sağlanıyor. 

Tahmin edebileceğiniz gibi bu, ucuz bir işlem değil. Hatta hiç değil. Şu anda bu tedavinin maliyeti hasta başına 2,2 milyon dolar civarında! Dolayısıyla olaylanan terapinin yaygın olarak kullanılması henüz beklenmiyor. Üstelik hastaların haftalarca hastanede yatması gerekiyor ve uygulanan yüksek dozlu kemoterapinin en çok etkilediği hücrelerden biri üreme hücreleri olduğundan, bu hastalarda kısırlığın da çok yaygın olarak görülmesi bekleniyor.  

Devrim yaratacak 

Yine de bu onayın bir devrim yaratması kaçınılmaz. Çünkü günümüzde orak hücre anemisinden muzdarip olan 20 milyon hasta, ilk defa kalıcı bir çözüme kavuşuyor olacaklar. Nihayetinde şu anki tedaviler de pek kolay sayılmaz: Birçok hastanın ömürleri boyunca her ay düzenli olarak kan transfüzyonundan geçmesi gerekiyor. Ayrıca hayatlarının her saniyesinde yakan ve giderek kötüleşen bir ağrıyla yaşamak zorundalar. Dolayısıyla birçok hasta, eğer ki maliyeti karşılayabilecek olsalardı, muhtemelen bu kalıcı tedaviden geçmeyi seçerlerdi. Ne yazık ki şimdilik bu tedavi, sadece zenginlerin erişebileceği bir terapi olacak gibi gözüküyor. 

Terapinin geçtiği testler de umut verici: Bir çalışmada, bu terapiden tek sefer geçen hastaların %94’ü 1 sene boyunca hiçbir ağrı çekmediler ve terapi uygulanan hastaların hiçbirinin orak hücre anemisi nedeniyle tekrar hastaneye kaldırılması gerekmedi. Tahmin edebileceğiniz gibi birçok hasta için bu, dünyalara bedel! 

Bu başarının açacağı kapıları şu andan kestirmek zor; ancak bildiğimiz şey şu: CRISPR araştırmacıları, bugüne kadar alt edemediğimiz kanser, kalp ve damar yolu hastalıkları ve nadir görülen hastalıklar gibi zorlu rakipleri alt etmek üzere kolları sıvamış haldeler. Anlayacağınız, orak hücre anemisinin tedavisine yönelik bu ilk terapi, bu hastalıklara atacağımız son yumruk olmayacak, o kesin.