İran’da sarık bir yana molla bir yana
Videolarda seyrediyoruz. İranlı genç koşuyor, koşuyor, önünde yürüyen mollanın sarığına vuruyor, sarık bir yana molla bir yana… Ve 43 yıl önce Şah’ın devrilmesini “Taht Bir Yana Şah Bir Yana” diye anlatan Zülfü Livaneli şarkısını tarih, böylece sarık bir yana molla bir yana diye güncelliyor.
İran’da Humeyni’nin mollaları, siyasi İslamcıların en iyi becerdiği işi yaptılar, yani Şah’a karşı devrimi (Güray Öz’ün isabetli tabiriyle) “çaldılar” ve devrim idamlarla, sürgünlerle karşı-devrime dönüştü; solcular kurşunlandılar, idam edildiler.
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada seçimi “çalmazlarsa”, seçim olma ihtimali hâlâ var. İran’da ise rejimi değiştirecek seçimler olmayacak. 1979 yılından beri, yani 22 yıl değil tam 43 yıldan beri iktidarda olan mollalar, kitle desteği, rejimin muhafızları, silahlı kuvvetleri ve istihbarat örgütleri sayesinde ayakta kalıyorlar. İdi. Kısa sürede devrilecekleri söylenemez. Ama gencecik Jina Mahsa Amini’nin hunharca katledilmesiyle başlayan protestolar, iki ayı aşkın süredir hâlâ devam ediyor işte.
***
BirGün’den Yaren Çolak, İran’daki eylemler hakkında Arif Keskin’le bir söyleşi yaptı. Bu değerlendirmeler ışığında “farklı benzerlikleri” ve “benzer farklılıkları” fark etmemek mümkün değil. Eskiden Latin Amerika’ya bakardık, benzerlik çoktu. Şimdi İran’a bakıyoruz, bakmalıyız, hem farklılık hem benzerlik çoktur. Yıllar önce gericilik her başkaldırdığında laikler “Türkiye İran olmayacak” diye slogan atardı. Fakat artık Türkiye İran oldu. Ve fakat bakın işte olup bitenlere, sahi Türkiye neden ve yine İran olmasın ki?
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada şeriat İslam “Devrimi” ile değil evrim (seçim, seçilim, mutasyon) yoluyla getirildi ve devrim değil iki darbe (15 Temmuz ve OHAL) “lütfüyle” (!) kurumlaşmaya devam etti. Gelinen noktada ise belki Saraylılar “Türkiye İran olacak mı” diye korkuyordur, olup bitenler babında.
***
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada kitleler sokağa çıkmasın diye bombalar patlatılabiliyor. 2015 Haziran-Kasım seçimleri arası süreç hortlatılıyor. İran’da ise protestolar giderek kalıcı hale geliyor ve farklı sosyal kesimlerin katılımıyla gelişiyor. Arif Keskin “bu protestolar sokakta göründüğünden de güçlü” diyor.
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada Berkin’i ve gençlerimizi katlettiler. İran’da isimler farklı, orada Amanileri katletmeye devam ediyorlar. Arif Keskin, “Mahsa Amini’nin öldürülmesinden sonra herkes, çocuk öldüren, ‘sadece saçı gözüktü diye’ kadın öldüren bir yönetim görüyor. O nedenle yönetim tüm ahlaki üstünlüğünü kaybetmiş durumda” diyor.
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada Saraylıların bir kısmı gidici olduklarını anlayıp ne halt edeceklerinin derdindeler. İran’da da mollaların devleti yekpare duramıyor. Sürekli yalana başvuruyorlar ve böylece insanları daha da öfkelendiriyorlar.
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada insanlar yaşam tarzlarına müdahale ve ekonomik kriz koşullarında ayakta kalmaya çalışıyorlar. İran’da kadınlar yaşam tarzlarına kendilerinin karar vermesi peşindeler ve İranlılar zulme eşlik eden ekonomik krizle de baş etmeye çalışıyorlar.
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada korkutamıyorlar. İran’da hiiiç korkutamıyorlar. Son haberlere göre İran yönetimi 15 bin kişiyi idam edecekmiş. Kendinden emin olsa daha fazlasını idam eder. Ama buna cesareti yok gibi görünüyor. 5 kişi için idam kararı verildiği söyleniyor; ama onların adlarını, şehirlerini dahi açıklayamıyorlar.
***
Ama Türkiye “farklıdır”. Burada örgütlü sol güçler var ve hiç olmazsa, umarız, kendiliğinden gelişen Gezi direnişinden gereken dersleri almışlardır. İran’da ise protestolar örgütlü değil. Arif Keskin “mahalle bazlı bir hareketlenme var. O nedenle de devlet bastıramıyor, başı yok” diyor. Ama devletin protestoları bastıramayışındaki bu türden bir örgütsüzlük “avantajı”, aslında her hareketin en hayati güçsüzlüğüdür, tarih bunu ispatlıyor.
Ama Türkiye ve İran bütün “farklılıklarına” rağmen benzer bir şarkıyı, Zülfü Livaneli’nin “Taht Bir Yana Şah Bir Yana” şarkısını güncelleyerek yeniden söylüyor:
“Doğu dalga dalga vurdu/SARIK bir yana MOLLA bir yana/AMANİ’nin soluğunda/SARIK bir yana MOLLA bir yana/Genç ölülerin başında/Onurlu gülü Doğu’nun/Ak kefenlere bürünmüş/Ağır Safevileri/ Mühürlenince kuyular/Damardan kan akmaz oldu/Kanı su ile yudular/SARIK bir yana MOLLA bir yana…”